Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz’da ırkçı saiklerle katledilen 7 kişilik Dedeoğulları ailesinin iddianamesinin detayları ortaya çıktı. Katil zanlısı Mehmet Altun’un da aralarında bulunduğu Keleş ve Çalık ailelerinden 11 kişi hakkında “Canavarca Hisle Tasarlayarak Yedi Kişiyi Kasten Öldürme”, “Azmettirme”, “Yakarak Mala Zarar Vermeye Azmettirme” suçlarından dava açıldı.
Ali Çalık, Mehmet Altun, Lütfi Keleş ve oğuları İbrahim Keleş ile Ali Keleş, Veli Keleş ile oğlu Ali Keleş, Altun’un kız kardeşi Ayşe Keleş, Ramazan Çalık, Yahya Çalık ve Ali Keleş sanık olarak yargılanmasına karar verilirken şüpheliler Serife Çalık, İbrahim Altun, Zehra Altun, Mevlüt Çalık, Ahmet Keleş,M. Nur Şengün, Mehmet Güven, Hidayet Şahin, İsmail Çalık, İsmahan Altun ve Helim Şahin hakkında “Kasten Öldürme” suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildi.
YAKALANDIĞINDA DA SİLAHINDA VE CEBİNDE MERMİ
İddianamede katil zanlısı Mehmet Altun’un yakalanması sırasında üzerinde bulunan silahta 10 mermi bulunduğu, cebinde de bir şarjör mermi olduğu yer aldı. Ayrıca pantolonunun cebinde 3 adet MKE yapımı 9P ibareli 9 milimetre fişek daha bulunduğu belirtildi.
Ankara Polis Kriminal Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 27 Ağustos 2021 tarih ve ANK 21-07212 sayılı raporuna da yer verilen iddianamede şu detaylar yer aldı: “Şüpheli Mehmet Altun'un yakalandığında üzerinde bulunan kot pantolon üzerinde atış artığının tespit edildiği, Antalya Polis Kriminal Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 3 Ağustos 2021 tarih ve ANT-BLS-21-03468 sayılı raporuna göre; 9x19 mm. çap ve tipinde toplam on sekiz(18) adet kovan, 2 adet Sibel Dedeoğulları vücudunda çıkan, Metin ve İpek Dedeoğulları’nın vücudunda çıkan altı(6) adet mermi çekirdeği, Bir(1) adet mermi çekirdeği gömlek parçası, 1 adet deforme olmuş mermi çekirdeği bir adet mikroskopta kendi aralarında yapılan karşılaştırılmalarında, çap ve tipine uygun aynı bir ateşli silah ile atıldıkları tespit edilmiştir.”
HEM YASAKLI HEM YASAL
Yine raporda tabancanın yarı otomatik olduğu, atışına engel mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı kaydedildi. Ayrıca silahın “6136 sayılı yasaya göre yasak niteliği” taşıdığı ancak söz konusu tabanca nitelikleri itibarıyla aynı yasanın 12/4’üncü maddesinin kapsamı dışında kaldığı kaydedildi.
ALİ ÇALIK VE VELİ KELEŞ’TE ATIŞ ARTIKLARI
Olayda tek bir silahın kullanıldığına dair ifadelerin yer verildiği raporda, “Silahın Mehmet Altun tarafından kullanıldığı ve tüm maktullerin bu silahla vurulduğunun sabit olduğu bununla birlikte Ankara Polis Kriminal Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 23.08.2021 tarih ve ANK-KIM-21-07209 sayılı raporuna göre olay sonrası svap örnekleri alınan şüphelilerden Ali Çalık ve Veli Keleş'de atış artıklarının tespit edildiği bu hususun da mahkemenin takdirinde olduğu…” ifadeleri yer aldı.
Yangına dair incelemede ise şunlar kaydedildi: “Kimliği belirsiz kişi veya kişilerce binanın bahçe girişindeki antrenin sol iki kösesinde, sağ tarafta bulunan odanın sag ön köşesinde, tarafta bulunan odanın sol duvarın önündeki kanepe ve binanın arka tarafında bulunan 2 odanın iki kapı arasında olmak üzere toplam 5 farklı noktadan kibrit veya çakmak kullanılarak yakıldığı..”
Ali Çalık ilk saldırı olayında 18 gün, Ayşe Keleş'in 49 gün, Veli Keleş ve Yahya Çalık'ın 57 gün cezaevinde kaldığı bilgileri yer aldı.
Harun oğlu Ali Keleş’in "mahkeme" adı altında kurduğu WhatsApp grubunda Yahya Çalık, İbrahim Keleş, Ramazan Çalık, Ali Çalık, Ali Keleş, Veli Keleş ve Ayşe Keleş’in yer aldığı kaydedildi.
KELEŞ AİLESİNİN EV KAMERA GÖRÜNTÜLERİ
Yapılan incelenmede kameranın 8 adet kamera açısı ile kayıt aldığı ve 24 Temmuz ile 30 Temmuz arasında kayıtlara el konulduğu belirtildi.
İKİNCİ KEZ GİTMEDEN ÖNCE KIRTASİYEYE GİTMİŞ
Altun’un Dedeoğulları ailesinin evine ikinci kez gittiği sırada kırtasiyeye uğradığı ve ifadesinde geçen elindeki kağıtları aldığı da ortaya çıktı. Kırtasiyeden alınan kamera görüntülerinde şu ifadeler yer aldı: “Yapılan incelenmede kamera saatinin güncel saatten 1 saat 16 dakika ileri olduğu anlaşılmış ve görüntülerin yapılan incelemesinde; 30.07.2021 günü saat 18.24.50 sıralarında kırmızı halka içerisinde belirtilen Şüpheli Mehmet Altun isimli şahsın kırtasiye içerisine tek başına geldiği ve mavi halka içerisinde belirtilen kırtasiye sahibinin 18.25.06 sıralarında kırmızı halka içerisinde belirtilen mavi klasör verdiği görülmektedir…18.26.26 sıralarında Şüpheli Mehmet Altun isimli şahsın kırmızı halka içerisinde belirtilen klasör, kâğıt ve kalemi alarak kırtasiyeden tek başına ayrıldığı görülmektedir.”
HTS KAYITLARI
HTS kayıtlarında da Altun’un “0 535 927 00 07” ve “0532 344 38 42” nolu GSM hattının 30 Nisan 30 Temmuz arasında kullandığı hatta birçok şüpheliyle iletişim kurmadığı belirtildi. Ablası Ayşe Keleş’i de 3 ay içerisinde bir kez aradığı ifade edildi.
Altun’un Lütfi Keleş adına kayıtlı yeğeni Ali Keleş’in kullandığı telefonu ise 6 kez kayıt bulunduğu belirtilerek, “Mehmet Altun’un yeğeni Ali Keleş'i 2 kez aradığı ve 4 kez arandığı, bahse konu olay tarihlerinde herhangi bir iletişimlerinin olmadığı tespit edilmiştir” denildi. Lütfi Keleş ile de 4 kez aradığı ancak iletişime geçemediği bilgileri yer aldı
Altun, katlettiği Dedeoğulları ailesinin isimlerinin yer aldığı kağıdı ise yolda buruşturarak, attığını belirtti. Olay ardından “…07” ile biten GSM operatör hattını kırdığını söyleyen Altun’a dair eniştesi Mehmet Güven ile yaptığı görüşmeler her iki telefonun HTS kayıtlarında da yer almadı. Güven Altun ile telefonda görüştüğünü söylemişti. Olay öncesi aramasına rağmen kayıtlarda yer almaması dikkat çekti.
OLAY ARDINDAN 5-6 KEZ ARAMIŞ
Saldırgan Altun’un eniştesi Mehmet Güven, ifadesinde şunları söyledi: “27 Temmuz günü eşimle birlikte sebze toplamak için Mehmet ve kayınvalidemin oturduğu eve gittim. O gün Mehmet’i görmedim. Eşine sorduğumda yatıyor dedi. Onunla Mehmet’in işi hususunda görüşmüştüm, o da gelsin konuşalım demişti. Ben de Mehmet’e telefon açarak bu durumdan bahsetmiştim ama o yarın gideriz diye beni oyaladı. 29 Temmuz günü kendisini tekrar bu iş için aradım, gidelim dedim. Bana sanayiden iş baktım onlar olmazsa en son çare senin dediğin yere gideriz dedi. 29 Temmuz Perşembe gününden sonra kendisi ile ne yüz yüze ne de telefonla bir daha görüşmedim. İnternetten olayı okudum. Dedeoğulları ile Mehmet Altun ve akrabalarının husumeti olduğunu bildiğim için ilk önce kendi hattımdan Ali Keleş’i aradım, bana pazarda olduğunu söyledi. Ondan sonra İbrahim Keleş’i aradım, o da pazarda olduğunu söyledi. Baldızım Ayşe Keleş’i aradım ama meşgul idi. İsmihan Altun’u aradım sizde bir şey var mı diye sorduğumda Mehmet gelmedi dedi. Ondan sonra yine kendi hattımdan Mehmet’i 5-6 kez aradım ama telefonu kapalı olduğu için görüşemedim.”