Hozan Aydın hayati tehlikeyi atlattı Hozan Aydın hayati tehlikeyi atlattı

Müze denildiğinde genelde aklımıza büyük şehirler gelir. Bu sefer sıradışı bir müze ile karşı karşıyayız. Bir köy müzesi ile. Kendini bir kültür avcısı olarak nitelendiren derlemeci ve fotoğrafcı Seyda Goyan'ın müzesi.

2017 yılında TEİAŞ Batman Bölge Müdürlüğü'nden emekli olan Goyan, 27 yıldır devam ettiği kültürel çalışmalarını daha da genişletti. Herkes onun memurluktan emekli olduktan sonra ya evde ya da kahvehanede vakit öldüreceğini beklerken o sırtına aldığı kamerası ile fotoğraf ve belgesel çekimleri ile beraber haber konusu ettiğimiz müzeyi de oluşturdu

1-20210314091550.jpgBeş adet folklorik şarkılar kitabını yazan Goyan'ın yirminin üzerinde belgesel filmi de mevcut. Aynı zamanda profesyonel fotoğrafçı olan Goyan'ın Avrupa'da ve Irak'ta fotoğraf sergileri de oldu. Çeşitli fotoğrafları Avrupa'da ayın fotoğrafı seçildiler. Emeklilik dönemini adeta zamanının her dakikasını kültürel çalışmalar için büyük bir titizlikle geçiren Goyan ile kendisinin eski ev aletleri ve aksesuarlarından oluşturduğu müzesini konuştuk. 'Evimi müze yaptım' Bir folklorcu olarak hep etnografya müzelerine ilgisinin olduğunu söyleyen Goyan: “İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl teknolojik ve internet çağı dünya milletlerinin kültürel miraslarının yokolma çağının başlangıcı ve tektip bir yaşam tarzına doğru gidiyoruz malesef. Kültürel bir felakete doğru hızla gittiğimiz bu dönemde, geç olmadan bugün derlediğimiz bir şey gelecek için paha biçilemez kültürel bir hazine değerinde olur. Bende bunun farkında vardığımdan böyle bir müze fikri oluştu. Bireysel bir girişim de olsa bir özedönüşe vesile olmak istedim. Bundan dolayı da köydeki evimi müzeye çevirdim” diyor.


Müzenin oluşumuna başladığında çoğu kişinin kendisi ile alay ettiğine de dikkat çeken Goyan, şöyle devam ediyor: “İçinde bulunduğum yaşam koşullarından dolayı maalesef çok geç başladım. Derlediğim eşyaların çoğu ahırlara atılmış hatta bazılarını çöplerden, sokaklardan topladım. Yıllar önce ahırına atılmış bir testiyi sahibinden istediğim zaman o testi birden kıymete biniyordu. 'Hayır olur mu canım, babadan kalmış bir antikadır! Ucuza verilir mi?' diyenler bile oldu. Çöplüklerden bulduğum eşyaları omuzuma atıp eve getirirken balkondan beni gören tanıdıklarım bu halime gülüp, alay ediyorlardı. Yolda önümden geçenler, hayırdır Batmanda iş bulamadın mı buraya gelip çöpçü mü oldun diyorlardı. Çocuklar arkamdan kuyruk halinde gülüşüp beni takip ediyorlardı. Eşyaları özenle temizleyip eve yerleştirdiğimde zamanla komşularım alaylı bir şekilde merak edip bakmaya geldiklerini söylediler. Manzarayı görünce gözlerine inanamadılar. Adeta zaman tüneline girip görmediği dedelerini nenelerini görür gibi olduklarını dile getirdiler. Çocuklar ve gençler çok ilgi gösteriyorlar. Grup halinde ziyarete geliyorlar. Dışarda gördüklerinde amca, dayı ne olursun bize kapıyı aç eşyaları görmek istiyoruz diye ricada bulunuyorlar. İçeriye gelen insanlar çalan telefonlara bile cevap vermiyorlar, sessize alıyorlar. Kapıldıkları büyü bozulmasın diye. Onlarca hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. Gelin ve damatlar albüm fotolarını burada çekmek için gelip izin istiyorlar.”

Müze tamamlandıktan sonra tahmin ettiğinden daha fazla ilgi ile karşılaştığını belirten Goyan, son olarak şunları dile getirdi: “Müze bölgede büyük bir yankı uyandırdı. Irak'taki bir çok televizyon kanalının canlı yayın programına katıldım. Gazeteler de başlıca haber oldu. Şırnak Üniversitesi Rektörü üniversiteye vermemi istedi. İsmail Beşikçi Vakfı da benzer bir teklifte bulundu. Hatta Batman gazetesinde manşet haber olarak geçince Batman Kültür Müdürlüğü'nün de ilgisini çekti. Batmanda yaşadığım için müzeyi bu şehire taşımaya niyetlerinin olduğu duyumunu da aldım. En son Uludere belediyesine vermeye karar verdim. Belediye Başkanı Sait Ürek, Uludere'nin en işlek bir yerinde, yörenin mimari yapısına uygun bir müze evi inşa edeceklerini söyledi. Belediyenin bu projesini memnuniyetle karşıladım. Birçok ilde bile müze bulunmaz iken ilçemizde bir etnografya müzesinin olması ve böyle değerli bir kültürel mirasa vesile olmak benim için gurur verici bir durum.” (9 Eylül Gazetesi)