Güney Kürdistan’da 5 Mart 1991 Raperin’inin ardından aralarında Kerkük’ün de olduğu Kürdistani bölgelerin çoğu özgürleştirilmişti. Ancak 27 Mart 1991’de Irak Ordusu karadan ve havadan büyük bir saldırı başlatarak, çocuk, kadın, yaşlı, genç demeden sivilleri bir kez daha katletmeye başladı. Aynı gün Kerkük, ayın 31’inde ise Erbil işgal edildi.

Ardından Güney Kürdistan halkının büyük göçü başladı ve yüz binlerce kişi Rojhılat ve Türkiye sınırlarını geçti.

Güney Kürdistan’da 1991 yılında bir milyonun üzerinde insan korunaklı bir barınak bulmak için yollara düştü. Özellikle o dönem Hakkari ve Şırnak sınırında çekilen görüntülerde Kürt halkının çaresizliği gözlerinden okunuyordu. Zira Türk yetkililer ilk başta Kürt göçzedelere sınırları açmamakta diretiyordu. Sınırda bekleyen askerler halkın geçişine izin vermiyordu. Uluslarararası baskıların artmasıyla Türk yetkililer halkın sınırdan geçişine izin verdi.

Cihatçıların Şam’a Girişi ve Esad’ın Kaçışı: Rojava’da Olağanüstü Hal İlanı Cihatçıların Şam’a Girişi ve Esad’ın Kaçışı: Rojava’da Olağanüstü Hal İlanı

Yaklaşık bir buçuk milyon Kürt Enfal soykırımının tekrarlanacağı korkusuyla sınırlara yığıldı. Kısa bir süre içerisinde sınırda kamplar inşa edilmeye başlandı. Birleşmiş Milletler (BM) Yüksek Komisyonu’nun verilerine göre, 750 bin insan Rojhılat sınırına, 280 bin insan Hakkari ve Şırnak sınırına ulaştı, ayrıca 300 bin insanda Güney Kürdistan sınırları içerisinde göç etmek zorunda kalmıştı.

Sınırlarını göçzdelere daha erken açan İran yönetimine karşılık Türk yönetimi ilk önce sınırlarını açmakta direttiyse de uluslararası baskılar ve mali yardım karşılığında sınırlarını açmıştı.

Çadır, su ve gıdanın bulunmadığı göçte en büyük acıyı çocuk ve yaşlılar çekiyordu. Tıbbi desteğin olmamasından dolayı binlerce çocuk ve yaşlı Kürt, soğuk ve açlık nedeniyle yaşamını yitirdi.

Bir çok göçzede Baas rejiminin helikopterlerinden açılan ateşte şehit edildi. Çoğunluğu çocuk olan bir çok kişi de İran-Irak savaşı döneminde sınırlara döşenen mayınlara basarak ya şehit oldu ya da yaralanarak engelli bir insan oldu.

İlaç ve gıda eksikliği nedeniyle çocuklar ishal, enfeksiyon, gıda yetersizliği ve bir çok farklı hastalığa yakalandı. ABD Dışişleri Bakanlığı ve uluslararası insan hakları derneklerinin raporlarına göre Hakkari ve Şırnak sınırında günlük 500 ile 1000 kişi arasında hayatını kaybediyordu.

Aynı şekilde Rojhılat sınırında da her gün onlarca kişi hayatını kaybediyordu. Uluslararası ajanslar Kürtlerin içinde bulunduğu ağır insanlık şartlarını dünyaya ulaştırmasıyla dünyanın Kürtlere ilgisi artmaya başladı.

İnsan hakları dernekleri geçici kamplara ilaç ve gıda yardımında bulunmaya başladı. Ancak buna rağmen Kürtler uzun süre Rojhılat ve Kürt illerindeki kamplarda kaldı.

BM uçuşa yasak bölge ilan etti

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Fransa ve Belçika’nın talebi üzerine 5 Nisan 1991 tarihinde Güney Kürdistan’da oluşturulacak güvenli bölge ile Kürtlerin Irak ordusunun saldırılarından korunması, insani yardımların ulaştırılması ve göç edenlerin eski yerlerine dönmelerinin sağlanmasına karar verdi.

688 sayılı BMGK kararı ile Baas rejimi güçlerinin 36’ıncı paralel’in kuzeyine geçişleri yasaklanarak, bu bölgede uçuşa yasak bir alan oluşturuldu. Bu karar ile BM, 1925 yılında Milletler Cemiyeti’nin Musul meselesi ile aldığı karardan sonra ilk kez Kürtleri tanıma ve korumaya dönük bir kararı oldu.

Oluşturulan uçuşa yasak bölge ile bir nevi Kürdistan Bölgesi facto olarak özerk bir bölge oldu.

Raperin Kürdistan’daki siyasi cephede de birliğe yol açtı. 1991 yılının Aralık ayında Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) öncülüğündeki Kürdistan Cephesi, Kürdistan Bölgesinde bir parlamento seçimi yapılmasına karar verdi.

7 Temmuz 1992’de bakanlar kurulunun oluşturulmasının ardından Kürdistan Parlamentosu 4 Ekim 1992’de Kürdistan’ı Irak’ın içinde federal bir yönetim olarak ilan etti.

Bu federal yönetim 2003 yılında ABD’nin Irak’ta Saddam rejimini devirmesine kadar uzanan yaklaşık 10 yıl boyunca Saddam’ın ekonomik ve siyasi baskılarına direnerek işleyişini devam ettirdi.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 5 Nisan 1991 tarih ve 688 no’lu kararında ilk defe Kürt ulusunun ismi, baskı ve zulme uğrayan bir ulus olarak BM belgelerinde yer edinecekti.

91 göçünden sonraki süreçte Kürt ulusunun dünya nezdinde tanınırlığı arttı. Bu tanınırlık, sonraki 12 yıl boyunca uçuşa yasak bölge ilanıyla Kürtlerin özerk bir şekilde kendi kendilerini yönetmelerini getirdi.