28 yıl önce Ankara’da aracına yerleştirilen bomba ile katledilen gazeteci Uğur Mumcu basın meslek örgütleri ve sendikalar tarafından yapılan açıklamalarla anıldı.

ÇGD, "Uğur Mumcu da Uğur Mumcu gazeteciliği de ölümsüzdür" derken, DİSK Basın-İş, "Ocak ayı gazeteciler için bir tür matem ayı" dedi. Basın Konseyi; "Aradan geçen 28 yılda ne yazık ki bu suikastın planlayıcıları, azmettiricileri, bombayı koyan tetikçileri ortaya çıkarılamadı" açıklamasında bulundu. TGC ise dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın , ‘Bir tuğla çekersem, duvar yıkılır' sözlerini hatırlattı.

‘UĞUR MUMCU, KİMLERİ RAHATSIZ ETTİ?’

Mumcu’nun üyesi olduğu Çağdaş Gazeteciler Derneği, ‘Uğur Mumcu, kimleri rahatsız etti’ sorusunu sorarak, “Uğur Mumcu, sadece gerçekleri yazdığı, sadece gazetecilik yaptığı için katledildi. Uğur Mumcu, kimleri rahatsız etti? 28 yıldır bu cinayeti kimler aydınlatmadıysa, kimler dosyaları üst üste yığarken hala içinden gerçeği bulamıyorsa onları…

Uğur Mumcu, bugün hala yazdıklarıyla, 28 yıl geçmesine karşın, önümüzü aydınlatıyorsa, bu onun gazetecilik ilkelerinden taviz vermeden, kalemini satmadan yazmasından kaynaklıdır.

Uğur Mumcu önce biz gazetecilerin sonra tüm toplumun ışığı olmaya devam edecek. Bugün gazetecilerin tutuklamalar, gözaltı, sansür ve baskı ile karşılaştıklarında gazetecilik ilkelerinden sonra Uğur Mumcu’nun adını anmalarının sebebi de bu ışığı söndürememeleridir.

Uğur Mumcu da Uğur Mumcu gazeteciliği de ölümsüzdür! Mesleğimize yönelik saldırıları, Uğur Mumcu gibi inadına gazetecilik yaparak aşacağız.

Üyemiz Uğur Mumcu’yu özlem ve saygı ile anıyoruz temsil ettiği meslek değerlerini her ne olursa olsun savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz” dedi.

‘OCAK AYI GAZETECİLER İÇİN BİR TÜR MATEM AYI’

DİSK Basın-İş Sendikası da Ocak ayı içerisinde birçok gazetecinin katledildiğini belirterek son zamanlarda Ankara’da gazetecilere yönelik saldırıları hatırlattı. Sendikadan yapılan açıklamada, “Ne yazık ki Ocak ayı gazeteciler için bir tür matem ayı. 8 Ocak’ta Metin Göktepe’nin mezarı başındaydık, 19 Ocak’ta ise Agos’un önünde, Hrant Dink’in vurulduğu yerde. Bugün Türkiye’de gazetecilik denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Uğur Mumcu’nun katledilişinin 28. yıldönümü. Şubat başında ise bir başka büyük gazeteci Abdi İpekçi’yi anacağız mezarı başında.

İktidar uzun yıllardır yargıyı ve elindeki tüm enstrümanları kullanarak gazetecileri ve gazeteciliği sindirmeye çalışıyor. Ancak son günlerde yeni bir baskı, sindirme yöntemi daha deneniyor. Abdi İpekçi’yi katleden zihniyet şimdi sokaklarda gazeteci dövüyor, ölümle tehdit ediyor, hoşlarına gitmeyen yazılar yazan, haber yapan gazetecileri hedef gösteriyor.

Başta 28 yıl önce kaybettiğimiz Uğur Mumcu olmak üzere, katledilen tüm gazetecileri saygıyla anıyoruz, hapishanelerde tutulan meslektaşlarımıza dayanışma duygularımızı iletiyoruz.

DİSK Basın-İş’li gazeteciler olarak bir kez daha baskılara boyun eğmeyeceğimizi söylüyoruz. Basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller kalkana, barış ve demokrasiyi kazanana kadar mücadelemiz sürecek” ifadelerine yer verildi.

‘BU AYIP MAALESEF HALA DEVAM EDİYOR’

Basın Konseyi ise açıklamasında Mumcu’nun katillerinin hala bulunmamış olmasını eleştirerek, “ Uğur Mumcu, Türk basının en cesur kalemlerindendi. Yolsuzlukların, haksızlıkların, Cumhuriyet ve aydınlanma karşıtı tüm odakların üzerine korkmadan gitti. Yayımladığı araştırma dosyaları, köşe yazıları ve kitaplarıyla, gerçekleri halka ulaştırdı. Gerçeğin halka iletilmesinden, hakikatlerin bilinmesinden korkanlar ona kıydılar.

Uğur Mumcu gazeteci ve yazarlığının yanında, Cumhuriyetin kurucu ilkelerinin ve aydınlanmanın yılmaz savunucusuydu.

Karanlık ve derinlerde çalışan odakların hedefi olan Uğur Mumcu, Ankara’da evinin önünde 24 Ocak 1993 günü otomobiline binerken hain bir elin yerleştirdiği bombanın infilak ettirilmesi sonucu katledildi. Aradan geçen 28 yılda ne yazık ki bu suikastın planlayıcıları, azmettiricileri, bombayı koyan tetikçileri ortaya çıkarılamadı. Bu ayıp maalesef hala devam ediyor.

Meslektaşları ve bu ülkenin aydınları olarak Uğur Mumcu’yu aramızdan koparılışının yıldönümünde saygı, sevgi ve özlemle anıyor; onun araştırmacı gazeteciliğini devam ettiren genç meslektaşlarının çabalarının varlığı ile teselli buluyoruz” dedi.

‘BASIN MÜZESİNDE SALDIRILARDA CAN VERMİŞ 66 GAZETECİNİN FOTOĞRAFLARI BULUNUYOR’

Meteoroloji'den Kuvvetli Yağış ve Rüzgar Uyarısı Meteoroloji'den Kuvvetli Yağış ve Rüzgar Uyarısı

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ise yazılı açıklamasında Uğur Mumcu’nun ‘halkın vicdanı’ olduğunu söyleyerek, Mumcu’nun yaptığı araştırmalarla kamu görevlilerinin toplumda infial yaratan olaylardaki rolünü açığa çıkardığını belirtti.

TGC’den yapılan açıklamada, “Cinayetten sonra yaşanan bir olayı hatırlatmak istiyoruz: 1993 yılının yaz aylarında Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’yu ziyaret eder. Mumcu’nun avukatı M. Emin Değer’in de bulunduğu konuşma sırasında, Güldal Mumcu’nun ‘Bu olayların ortaya çıkmasını engelleyen bir duvar oluşuyor…’ demesi üzerine Mehmet Ağar ‘Evet, soruşturmayı engelleyen bir duvar var…’ der. Güldal Mumcu da ‘Bir tuğla çekin o zaman, gerçekler ortaya çıksın…’ dediğinde ‘Bir tuğla çekersem, duvar yıkılır…’ yanıtını alır” hatırlatması yapıldı.

TGC gazetecilere yapılan saldırıların cezasızlıkla sonuçlandığını vurgulayarak, “Basın Müzesinde son 100 yıl içinde bu tür saldırılarda can vermiş 66 gazetecinin fotoğrafları bulunuyor. 28 yıl sonra bugün de gazetecilere yapılan saldırıların, ülkeyi yönetenlerce hâlâ olağan şiddet olaylarından kabul edildiğini görüyoruz. Saldırıları gerçekleştirenlere karşı cezasızlık uygulaması sürüyor. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün, halkın haber alma, gerçekleri öğrenme ve bilgilenme hakkının önündeki duvarların yıkılmasını, gazetecilere yönelik saldırıların, gerçek azmettiricilerinin bulunmasını hala bekliyoruz. Uğur Mumcu’yu ölümünün 28. yılında sevgi ve saygıyla anıyoruz” dedi.

Türkiye Gazeteciler Sendikası ise Mumcu'yu Cuma günü anmıştı. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Mumcu'nun izinde habercilik yapmaktan vazgeçmeyeceklerini ifade ederek, hakikati yazanların var olduğunu dile getirdi.Durmuş, "Bu ülkede gazeteciler katledildi. Belki bugün katledilmiyor ama gazetecilik faaliyetleri engelleniyor. Hakikati yazması engelleniyor. Her şeye rağmen gerçekleri yazacağız ve bir an olsun geri adım atmayacağız" dedi.