Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri, Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.

Törenin gerçekleştirildiği salona, “Özgür basın susturulamaz” ve “Yeni Yaşam 6 yaşında” pankartı ile Musa Anter ve Gurbetelli Ersöz’ün fotoğrafları asıldı. Törene, çok sayıda gazetecinin yanı sıra siyasi parti, sendika, sivil toplum ve kadın örgütleri temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Saygı duruşuyla başlayan törende, sık sık “Jin jiyan azadî” ve “Şehit namirin” sloganları atıldı.

‘ÖZGÜR BASIN SUSMAYACAK’

İlk olarak Yeni Yaşam gazetesi adına konuşan gazeteci Kibriye Evren, Musa Anter’in ölüm yıldönümünde yaşamını yitiren oğlu Anter Anter’i anarak, konuşmasına başladı. Özgür Basın’ın Kürtlerin acısını dile getirdiğini ifade eden Evren, çok sayıda çalışanın bu uğurda katledildiğini söyledi. Evren, “Tarafsız bir gazetecilik yapmıyoruz. Biz ezilenlerin, halkların, kadınların, sözünü alanlarda meydanlarda söyleyenlerin tarafıyız. Saldırılar hep oldu ama yıldırmadı, yıldırtmayacak. Gurbetelli Ersöz’ün kalemi yazmaya devam edecek. ‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesi dünyada hayat bulana kadar Gulistan Tara’nın, Nagihan Akarsel’in, Gurbeteli Ersöz’ün kalemi yere düşmeyecek” diye belirtti. 

‘APÊ MUSA’NIN ÖYKÜSÜ KÜTLERİN ÖYKÜSÜ’

Ardından konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer, “Bugün Apê Musa ve şehit düşenler için buradayız. Onların direnişi bizim direnişimizdir. O’nun kalemini yerde bırakmayan bütün baskılara, işkencelere, mahpuslara rağmen o değeri taşıyan herkesle olmaktan onur duydum. Siz halkın dili, sesi oldunuz. Bundan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Apê Musa’nın öyküsü tam Kürtlerin öyküsü. İçinde ölüm, katliam, kaybedilme var. Ama hakikat ve mücadele de var. Mehmet Uzun bir romanında, ‘insanlar doğar, ölürler ve çoğunlukla unutulurlar. Ama kimileri unutulmazlar’ diyor. İşte Apê Musa böyle bir insandır, unutulmazdır” ifadelerini kullandı. 

ÖZGÜR BASIN’IN HAKİKATİ 

Özgür Basın’ın geçmişten günümüze gelen yolculuğunu Amed’de yaşayan Yaşa ailesinin hikayesiyle anlatan Bakırhan, şöyle devam etti: “Yaşa ailesi, Kürt bir ailedir ve Diyarbakır’da yaşıyor. Ofis semtinde Bulvar diye bir büfe var. Orada Özgür Gündem satılıyordu. Yaşa ailesi, gazeteyi sattıkları için sürekli tehdit edilir. Bir gün orası bombalanır ve Yaşa ailesinden Yaşa hayatını kaybeder. Ama Yaşalar vazgeçmez. Daha sonra kardeşi Haşim, Özgür Gündem gazetesini satma işini üstlenir. Ancak Haşim oğlunun gözü önünde katledilir. Bu sefer Yaşaların en küçükleri ortaya çıkar, Yalçın ve Yahya. Onlara da saldırı düzenlenir. Yalçın (13) katledilir, Yahya (15) ağır yaralanır. Yani biz asla vazgeçmeyeceğiz. Onları anacağız ve onlar için her şeyi yapacağız. Musa Anter baskı ve trajikomik mahkemelerle çok uğraştı. Evet, baskılar devam ediyor değişmedi ama değişmeyen bir şey daha var oda Apê Musa’nın mücadelesi ve onun yerine mücadele etmeye devam edenlerdir. Bu vesileyle onun generallerine de başarılar diliyorum. Yine Gulistan Tara, Hero Bahaddîn, Nagihan Akarsel ve Gurbetelli Ersöz şahsında Özgür Basın’ı selamlıyorum.” 

Daha sonra Özgür Basın’ın serüvenini anlatan bir sinevizyon gösterimi yapıldı. 

‘BEDELİ ÇOK AĞIR’

Cezaevinde 30 yılda 30'un üzerinde kitap yazdı Cezaevinde 30 yılda 30'un üzerinde kitap yazdı

Ardından sahneye çıkan siyasetçi Gültan Kışanak, bir Kürt kadını ve devrimci olduğunu ancak en çok gazeteci kimliğini değerli bulduğunu söyledi. Kışanak, “Özgür Basın geleneği bana hakikatin ne kadar önemli olduğunu öğretti. Hakikat, çok değerli, işte bu gördüğümüz şehitlerimiz kadar. O yüzden bedeli çok ağır. Bizler bu geleneğin yolcuları olarak yola çıktığımızda ‘gerçekler karanlıkta kalmayacak’ diye söz verdik ve görüyorum bugün bunu yapan çok sayıda kişi var. Hepsini tebrik ediyorum” dedi. 

‘TEMELLERİ SAĞLAM ATILDI’

Özgür Basın geleneğinin temelinin çok sağlam atıldığını ifade eden Kışanak, Musa Anter ve Gurbetelli Ersöz’ü anarak, ekledi: “Bir halkın sesi, soluğu olmak, onun mücadelesine tanıklık etmek, onun direnişini kaydetmek bir anlamda tarih yazmaktır. Bu gelenek bu halkın tarihini yazıyor ve bu gerçekler kaybolmayacak. Bu yüzden Özgür Basın’a yönelik çok ağır saldırılar var. Görünmek istemeyeni gösterdikleri için. Maalesef hala Özgür Basın’ı susturmak için 90’lı yıllar geride bırakırken, bugün faili belli açık şekilde katledilenler var. Bu doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Yalanın perdesini yırtmak için yola çıktık. Sonuna kadar gideceğiz. Kalemini satmayan hakikatin yolunda ilerleyen bütün Özgür Basın çalışanlarını tebrik ediyorum. Bunu yapmasaydınız bu ülke daha da karanlık içinde olacaktı. Bunu aydınlatan bu fotoğraflar, kameralardır.” 

ÖDÜLLER SAHİPLERİNİ BULDU

Daha sonra ödül törenine geçildi. İlk olarak Türkçe haber dalında “İliç’te göçüğe giden yol: Siyanür sızdırdı, ruhsatı iptal edilmedi, vergi borcu silindi, kârlarını katladı” haberiyle ödüle layık görülen T24’ten Cengiz Anıl Bölükbaş, ödülünü Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk’ten aldı. Ödülü verdikten sonra konuşan Öztürk, “Sayın Öcalan Türkiye’ye gönderildiğinde ‘Ben Türkiye’nin değil, kapitalist sistemin rehiniyim’ dedi. Bugün ekolojik sorunların olmasının nedeni de kapistalist sistemin kendisidir. Çünkü bu yolla yapılan her şey mubah görülüyor. Bu anlamda duyarlılığa sevk eden habercilik çok kıymetlidir” diye belirtti. 

“Konuş Sen Nerelisin?” görüntüsüyle “Jüri Özel Ödülü”ne layık görülen JINNEWS muhabiri Dilan Babat’a ödülünü Cumartesi Anneleri adına Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun takdim etti. “Kürtçe Haber” dalında Silava Ebdulrehman Mihemed Emîn “Çîrokek sûdwergir a ziman û têkoşîna azadiyê” başlıklı haberi ile Özel jüri ödülüne layık görülen Hawar Haber Ajansı’ndan (ANHA) Silava Ebdulrehman Mihemed Emîn’in ödülünü gazeteci Aziz Oruç, Barış Annesi Güler Buğday’dan aldı

FOTOĞRAF ÖDÜLÜ MA’YA VERİLDİ

“Fotoğraf” kategorisinde Amed-Mêrdîn arasında çıkan ve altı köyü etkileyen yangından etkilenen hayvanların durumunu gösteren fotoğrafıyla ödüle layık görülen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Müjdat Can’ın ödülünü MA muhabiri Diren Yurtsever’e, Musa Anter’in oğlu Dicle Anter takdim etti. Ödülü alan Yurtsever, Can’ın mesajını okudu. Gazetecinin Can’ın mesajında şunlar yer aldı: “Öncelikle basın şehitlerinin sembolü olan Apê Musa’nın adına düzenlenen ödüle layık görülmekten gurur duyuyorum. Çok acılar çekildi, çok bedeller ödendi, çok can verdik ama hala dimdik ayaktayız. Elbette bu, Apê Musa ve basın şehitleri sayesinde. Bizler her zaman toplumun aynası olmayı şiar edindik. Halkımızın yaşadıklarını, acılarını, kederlerini ve direngenliğini yansıtmaya çalıştık. Her anımızı daha iyi neler yapabiliriz üzerine kurguladık. Adının bile anılmaktan çekinildiği bir coğrafyanın basıncıları, gazetecileri olduk. Bu bizim basın şehitlerine borcumuzdu ve Apê Musa’ya verdiğimiz sözdü. Bugün aranızda olmasam da yüreğim sizinle atıyor. Orada bulunarak, bizleri onurlandıran herkesi saygıyla selamlıyorum.”

Kadın haberciliği dalında tarım işçisi kadınların yaşadıklarına odaklanan haber dizisiyle Kadın İşçi muhabiri Rahime Karvar layık görüldü. Karvar, ödülünü Gültan Kışanak takdim etti. Karikatür dalında kazanan olmazken, Halil İbrahim Çoban’a Mansiyon ödülü verildi. 

ONUR ÖDÜLÜ

“Onur Ödülü” ise bu yıl direnen gazeteciler şahsında Türkiye’nin Federe Kurdistan’da 23 Ağustos’ta gerçekleştirdiği saldırıda katledilen gazeteciler Gulistan Tara ile Hero Bahaddîn anısına verildi. Ayrıca İran’da idam cezasına çarptırılan kadın hakları savunucusu ve Kürt gazeteci Pexşan Ezîzî’yi de Onur Ödülü’ne layık görüldü.

Ödülü Gulistan Tara ailesi adına abla Dicle Erdem, Ezîzî adına ise gazeteci Aysel Işık aldı. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Erdem'e ödülü takdim etti. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak ise Işık'a ödülü takdim etti.

Dicle Erdem, “Bu hakikat yolculuğunda hepinize başarılar diliyorum. Ödülü basın şehitleri ve kadın emekçileri adına alıyorum” dedi.

EZÎZÎ’DEN MESAJ

Daha sonra Pexşan Ezîzî’nin Evin Cezaevi’nden gönderdiği mesaj okundu. Ezîzî mesajında şunları belirtti: “Bu mesaj direniş kalesi Evin Cezaevi’nden ‘Berxwedan jîyan e’ felsefesinden Kuzey Kurdistan’a. Devrimci selamlarımla Özgür Basın şehitleri Mûsa Anter, Gurbetelli Ersöz, Deniz Firat, Karwan Hewramî ve bu uğurda canını feda eden hakikatin yazarlarını saygıyla anıyorum. Kurdistan’daki direnişlerde Kuzey Kurdistan her zaman önemli bir yerdedir her zaman tutsakların özgürlük isteyenlerin sesi olmuştur. Bende ‘jin jiyan, azadî’ felsefesini takip eden biri olarak, devrimin ikinci yıldönümünde, bu ödülü ‘jin, jiyan, azadî’ ailesine atfediyorum.”

Törende son olarak Koma Hevra sahne alarak stranlarını seslendirdi. 

BAHADİN'İN AİLESİNİN MESAJI

Hêro Bahadin’in ailesi ise, törene şu mesajı gönderdi: "Hakikat, tarihten günümüze tüm ulusların ve toplumların en kutsal değerleri olmuştur. Yaşanan tüm bu terör saldırıları, hakikatin iğdiş ve yok edilmesi içindir. Şehit Hêro ve Gulistan bizlerin, hakikatin ve Kürdistan’ın kızlarıydı. Onlar da tıpkı Apê Musa gibi gerçekler uğruna ulusların özgürlük mücadelesinde birer yıldız oldular. Apê Musa Onur Ödülü’ne bizlerin ve şehit kızımızın layık görülmüş olması, bizim için onur ve mutluluk gerekçesidir. Şehit Hêro, Özgür Basın aracılığıyla özgür kadına öncülük edilebileceğini ve bu çerçevede çalışılabileceğini; bununla birlikte ahlaki ve politik bir toplumun inşa edilebileceğini kavramıştı. Bunun için Şehit Hêro, Özgür Basın’ın tüm şehitleri gibi bu yola büyük bir aşkla sarıldı.

Hêro, bu yolda hiçbir zaman ikirciklilik yaşamadı. Apê Musa, faşist Türk devletine karşı mücadele etmenin nasıl ki bir sembolü ve örneği olduysa, Hêro ve Gulistan da bu yolu takip ederek Apê Musa’nın kalemini ve mücadelesini devralmıştır. Bugün Özgür Basın’ın bu ferasetle mücadelesini sürdüren büyük bir erkekler ve kadınlar ordusu var. Bizler, bu özgürlük kervanının, zaferi elde edeceği güne kadar mücadelesinden taviz vermeyeceğini biliyoruz. Bir kez daha özgürlük yolunda şehit düşenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz. Büyük bir şeref ve onurla Yeni Yaşam’ın Apê Musa Onur Ödülü’nü kabul ediyoruz. Bizler şehitlerimiz için yas tutmayacağız. Çünkü bizler şehitlerimizin halkın kalbinde yaşadıklarını biliyoruz.Jin, Jiyan, Azadî. Kahrolsun ihanet, yaşasın Kürdistan!”