Şirnex'in Cizîr (Cizre) ilçesinde Eylül 2010’da gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Naif İşçi (28), yargılandığı davada "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek", "örgüt propagandası yapmak", "toplantı, gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet" iddialarıyla 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay, İşçi’nin yaşını göz önünde bulundurarak cezayı 16 yıla düşürdü. İşçi’nin normal şartlarda 27 Ağustos 2023 tarihinde tahliye olması gerekiyordu.
Ancak İşçi'nin tahliyesi, birçok kez, “açlık grevine girmek” ve "pişmanlık" dayatmasını reddettiği gerekçesiyle ertelendi. Ahlat T Tipi Cezaevi İdari ve Gözlem Kurul’u İşçi’ye dair, 1 Ağustos’ta verdiği kararla tahliyesini 3 ay erteledi. Bu kararın ardından İşçi 2 Ağustos’ta açlık grevine başladı.
İşçi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi’ne gönderdiği mektupta maruz kaldığı hukuksuzlukları anlattı.
'HAK İHLALLERİNE HER GÜN YENİSİ EKLENİYOR'
Mektubunda cezaevi yönetiminin keyfi uygulamalarıyla karşı karşıya kaldığını aktaran İşçi, “13 yılı aşkın bir süredir cezaevinde kalmaktayım. Son üç yıldır da Ahlat T Tipi Cezaevi’nde bulunuyorum. Esasen, burada temel hakların tamamının askıya alındığını ve mutlak tecrit uygulamalarının olduğunu daha önce derneğinize yazmıştım. Mevcut sorunların çözülmesi bir yana dursun, her geçen gün hak ihlallerine yenisi eklenerek hak gaspları devam ettirilmektedir. Bunların başında idare ve gözlem Kurulunun infaz yakma girişimi koşullu salıverilme uzatma kararları gelmektedir. Halihazırdaki infaz yasasına göre koşullu salıverilme tarihim 27 Ağustos 2023 tarihinde (11 ay önce) dolmuştur. Ancak İdare Gözlem Kurulu’nun keyfi, ideolojik ve dayatmacı yaklaşımları neticesinde her defasında üçer aylık sürelerle uzatılmakta ve tahliye olmam engellenmektedir. Kurulan, kararların dayandırdığı gerekçelerin hiçbirine ilişkin somut tek bir delilleri yoktur” dedi.
6 TUTSAK DA AYNI DURUMDA
İdare Gözlem Kurulu’nun kendisi gibi 6 tutuklunun daha tahliyesini ertelediğini aktaran İşçi, “Tümüyle soyut ve kendi hayat görüşlerine göre verilmiş kararlara dayanmaktadır. Her üç ayda bir ‘Pişman mısın’, ‘PKK terör örgütü müdür’, ‘Abdullah Öcalan ile ilgili neler düşünüyorsun’, ‘Neden taraflı koğuşta kalıyorsun’ ve ‘suçunu kabul ediyor musun’ gibi infaz aşamasında durumumla ilgisi olmayan sorularla karşılaşıyorum. Kurul bir mahkeme gibi hareket ediyor. Özellikle cezaevi 1’inci müdürü ideolojik yaklaştığını açıkça ortaya koyarak, diğer kurul üyeleri üzerinde etkide bulunup olumsuz yönde oy kullanmalarına sebebiyet vermektedir. Bu durum sadece şahsıma yönelik de değildir. Şuan kaldığım koğuşta 6 kişi daha benimle aynı durumdadır” ifadelerini kullandı.
'REHİN TUTMA POLİTİKASINA DÖNÜŞTÜ'
Kendilerine yapılan hukuksuzluğun son bulması için süresiz açlık grevini başlattığını kaydeden İşçi mektubun devamında şunlara yer verdi: “Bu gayri insani, gayri vicdanı ve gayri hukuksuz durumun ortadan kalkması için ciddi hastalıklarım olmasına rağmen süresiz açlık grevine girmiş bulunmaktayım. Talebim karşılanana dek de devam edeceğiz. Konuya ilişkin derneğinizin kimi çabalarının olduğunu biliyorum. Ancak Ahlat T Tipi Cezaevi’nde bu konu tam anlamıyla çığırından çıkmış ve açık bir rehin tutma politikasına dönüşmüştür. Başlattığım açlık grevinin sağlığım üzerinde çok olumsuz etkileri bırakacağını biliyorum. Ancak taleplerim karşılanana kadar hiçbir şekilde eylemimi sonlandırmayacağım. Cezaevi idaresi ise talebimi karşılamak yerine hakkımda disiplin soruşturması başlatarak cevap vermiştir. Tüm bunlar ışığında konu açısından derneğinizin gerek Adalet Bakanlığı, gerek TBMM, gerekse de ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde gerekli girişimlerde bulunacaktır.”