Wan’ın Miks (Bahçesaray) İlçesine Bağlı Sündüz Yaylası'nda Zorlu Hayvancılık Yaşamı
Sündüz Yaylası, hem bölge halkının geçim kaynağı hem de hayvancılığın merkezi konumunda. Havaların ısınmasıyla birlikte birçok yerden gelen koçerler, yönünü Sündüz Yaylası’na çeviriyor. Yüksek rakımlı bu yaylada, en büyük yük bêrîvanların omuzlarında. Sabahın erken saatlerinde traktör ve transit gibi araçlarla 25 kilometrelik dar, kıvrımlı ve tozlu yolları katettikten sonra hayvanların sağım işleminin gerçekleştirildiği yere varan bêrîvanlar, hemen "beri" (hayvan sağma) işlemine başlıyor. Bu işlem, günde iki kez tekrarlanıyor ve hem çobanları hem de bêrîvanları büyük ölçüde etkiliyor. Sağılan süt ise peynir, yoğurt, katık ve yağ yapımında kullanılıyor.
Hayvancılıkla Geçim Sağlayan Koçerler ve Ekonomik Zorluklar
Koçerler, yoğurt ve peynirin bir kısmını geçimlerini sağlamak için satarken, bir kısmını ise kış için saklıyor. Ancak, hayvanları beslemenin giderek zorlaştığını ve ekonomik kriz nedeniyle hayvan sayısının her geçen gün azaldığını belirtiyorlar. Bêrîvanlar, yaşadıkları zorlukları şu şekilde dile getiriyorlar:

Naciye Sağmi: "Yaylaya Gelmeyi Düşünmüyoruz"
Yayla yaşamını anlatan Naciye Sağmi, "Yaylaya koyunlarımı sağmak için sabah geliyoruz ve akşam saat 18.00 gibi dönüyoruz. Hayvancılık yaparak geçimimizi sağlıyoruz, bundan başka bir işimiz yok. Çocuklarım iş olmadığı için çalışmıyor, ve bizim dışımızda hiçbir gelir kaynağımız yok. Hayvancılık yapmamız için devlet tarafından da hiçbir destek verilmiyor. Kendi aldığımız koyunlara bakmak zorundayız. Bu yıl da yaylaya geldik ama bundan sonra gelmeyi düşünmüyoruz. Şu an yaylaya 3 aile geliyoruz. Çoban tutmaya gücümüz yetmediği için çocuklarımız çobanlık yapıyor. Bu durumdan dolayı bu yıldan itibaren artık yaylalara da gelmeyebiliriz" dedi.
Hayvancılığın Ekonomik Yükü: "Artık Gelmeyeceğiz"
Naciye Sağmi, hayvancılığın büyük bir masraf haline geldiğini belirtti ve ekledi: "Araba kiralıyoruz, yollarımız bozuk ve imkanlarımız bu yolu yapmaya da el vermiyor. Yollar kötü olduğu için bazen yaylalarda kalıyoruz. Yaylalarda kaldığımızda ise birçok zorlukla karşılaşıyoruz. Çocuklarımız çobanlık yapıyor, ancak şebeke olmadığı için onların başına bir şey gelirse kimse haberdar olmaz. Yaylaya sabah gelirsek, onların durumlarından haberdar olabiliyoruz. Eğer böyle devam ederse, artık yaylaya hiç birimiz gelmeyeceğiz. Ekonomik nedenlerden dolayı çok fazla sayıda hayvan bakmıyoruz ve bu yüzden süt de az oluyor. Süt ve peynir almak isteyenlere ise satamıyoruz. İmkanımız olsaydı ve ekonomik koşullar el verseydi, 200 tane koyun bakardım."
Hatice Tenli: "Yaylalarımızı Terk Etmek İstemiyoruz"
Bütün geçimlerinin hayvancılığa dayalı olduğunu belirten Hatice Tenli, "Topraklarımızı çok sevdiğimiz için hala buna katlanıyoruz. Ekonomik kriz bizi ne kadar zorlasa da köyümüzü ve yaylalarımızı terk etmek istemiyoruz. Daha fazla hayvan beslemek istiyoruz ama buna bütçemiz el vermiyor. Yaylaya giden yollar çok kötü, araçlarımız çıkamıyor. Daha önce belediyeye başvurduğumuzda da herhangi bir geri dönüş sağlanmadı. Tek geçim kaynağımız bu hayvanlar. Önceki yıllarda köylülerle birlikte birçok koyunumuz vardı ve yaylaya getiriyorduk. Ancak, artık çoğu köylü, artan yem ve arpa fiyatlarından dolayı para kazanamadığı için hayvanlarını sattı. Şu an köyde 150 koyun besleniyor. Yetkililerden tek isteğimiz, bir an önce yolumuzun düzeltilmesidir" diye konuştu.
Nezaket Kamaz: "Göç Etmek Zorundayız"
Ekonomik zorluklardan dolayı köyden göç etmeyi düşünen Nezaket Kamaz, şunları söyledi: "6 çocuğum var ve hiçbiri de çalışmıyor. Evin geçimini sağlayan benim. Geçimimi hayvanlarla yapıyorum. Ekonomik kriz herkesi çok derinden etkiliyor. Kimse evine bir ekmek götüremiyor ve iş bulamıyor. Geçim sıkıntısından dolayı göç edeceğiz. Burada bir imkanımız olsaydı gitmezdik. Kim ister ki köyünü, doğup büyüdüğü yeri terk etmeyi? Geçen yıl 100 koyunum vardı ama şimdi bu sayı 50'ye düştü. Köyde neredeyse kimse kalmamış, herkes ekonomik zorluklardan dolayı göç etmiş."






