Mahmut Tanal, dün akşam Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada, Meclis Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nda Urfa ve mevsimlik tarım işçiliğiyle ilgili yapılan değerlendirmelere tepki gösterdi.
Urfalı vekil Tanal, “Hep biz mi maraba olacağız. Bu toplumun marabası bizler mi olacağız” dedi.
Önceki gün üyesi olduğu İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Çocuk Hakları Alt Komisyonu toplantısında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bürokratları ile akademisyenlerin, çocuk işçiliği ve sosyal yardımlara ilişkin sunum yaptıklarını hatırlatan Tanal, yapılan değerlendirmelerin bir Urfalı olarak kendisini rahatsız ettiğini söyledi.
Tanal, “Urfa’daki aşiret yapısının mevsimlik tarım işçiliğine yatkın olduğunun iddia edilmesini mi dersiniz, mevsimlik tarım işçiliğinin girişimcilik olarak, kârlı bir işmiş gibi sunulmasını mı dersiniz, Batı illerinde tarlada çalışan Şanlıurfalı, Adıyamanlı ailelerin kültürel alışkanlıklarından dolayı çadırda kaldıkları tezinin ortaya atılması mı dersiniz, Meksikalı ailelerin ABD’de mevsimlik tarım işçisi olarak çalışması örneğinden hareketle, diğer bölgelerden işçilerin Ordu’ya gelip fındık toplamaları gerektiğinin, mevsimlik tarım işçiliğinin bitirilmemesi gerektiğinin dillendirilmesi mi dersiniz…” ifadelerini kullandı.
Urfalılar dışında herkes konuşuyor
“Şanlıurfalılar, Güneydoğulular hariç, herkes konuşuyor!” diyen Tanal, sözlerine şunları ekledi:
“Komisyon toplantısında itiraz ederken de vurguladım. Şanlıurfalılar olarak hep biz mi maraba olacağız bu toplumda? Bu toplumun marabası bizler mi olacağız? Mevsimlik tarım işçiliği, şehir şehir, tarla tarla dolaşmak Şanlıurfalıların kaderi mi? Öyle bir anlatılıyor ki, sanki Urfalı aileler güle oynaya Ankara’ya, Konya’ya, Kayseri’ye, Eskişehir’e, Giresun’a, Ordu’ya tarlada çalışmaya gidiyor. Hemşerilerim, Mart’ın sonundan Kasım ayının sonuna kadar Türkiye’nin dört bir yanına dağılıyor. Gittikleri şehirlerde zamanla yarışırcasına tarlayı çapalıyorlar, bağ ve bahçede ürün topluyorlar. Yoksulluğun, garibanlığın gözü kör olsun! Urfalıları buna mecbur bırakan politikalarınız batsın!”
CHP’li vekil, Urfalıların mecburen mevsimlik tarım işçisi olarak yollara düştüğünü vurguladı.
Bölgesel gelir eşitsizliği ve adaletsizliği nedeniyle Urfa’da yoksulluğun sürekli arttığını ifade eden Tanal, “2 milyonu aşan nüfusuyla Şanlıurfa’da zaten Şanlıurfalılar yoksul. Ak Parti’nin izlediği politikalarla yoksulluk daha da derinleşti. Şanlıurfa aynı zamanda 450 bin Suriyeli sığınmacının da yükünü taşıyor. Eğer Şanlıurfa’da fabrika açılmış olsaydı, iş imkânı yaratılmış olsaydı, GAP projesi bitirilmiş olsaydı inanın, Şanlıurfa’dan kimse mevsimlik tarım işçisi olarak başka yerlere gitmezdi” diye konuştu.
“Kültürel alışkanlıklarından dolayı çadırda kalıyorlar” sözlerine tepki
Tanal, Urfalı, Adıyamanlı ailelerin kültürel alışkanlıklarından dolayı çadırda kaldığı yönündeki değerlendirmelere tepki göstererek, “Sizler çadırı hobi, oyun, eğlence alanı olarak görebilirsiniz ama Şanlıurfalılar için çadır demek; zulüm demektir, yoksulluk demektir, çile demektir, adaletsizlik demektir. Çoğu mevsimlik tarım işçisi, derme çatma çadırlarda âdeta üst üste yatmak zorunda kalıyorlar. Yağmur yağdığında çadırlar daha da yaşanmaz bir hâl alıyor. Çadır hayatını çok merak ediyorsanız, benim Şanlıurfalı çilekeş analarım size çadır yaşımın anlatsın. Belki o zaman bakış açınız değişir” dedi.
Urfa ve “Güneydoğu” merkezli mevsimlik tarım işçiliğinin adeta bir devlet politikası olarak teşvik edilmesine itiraz ettiğinin altını çizen Tanal, çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasının yolunun, yoksulluğun bitirilmesinden ve bölgeler arası eşitsizliğin giderilmesinden geçtiğini kaydetti.
Tanal, “Ancak Çocuk Hakları Alt Komisyonu’na gelen akademisyenler ve Bakanlık temsilcileri, şunu söylüyor: ‘Efendim, biz mevsimlik tarım işçisini nerede bulacağız?’ Ya, bula bula Şanlıurfa’yı mı buldunuz? Allah’tan korkmuyor musunuz? Bu Şanlıurfa’nın kaderi mi, sürekli mevsimlik tarım işçisi olmak? Mevsimlik tarım işçisi olan ailelerin çocukları okula gidemiyor, eğitimden pay alamıyor, medeni, uygar bir konutta kalamıyor. Barınma hakkı yok. Yani yerleşim hakkı perişan, gıda hakkı perişan. Bunu, Mustafa Demir (AKP İstanbul Milletvekili) Bey, Diyarbakırlı aslen kendisi, İstanbul’da yaşıyor, bunları bire bir yaşayan insan. Değerli Başkanım, sizden de istirham ediyorum. Güneydoğulu olarak, Diyarbakırlısı bu durumda, Adıyamanlısı bu durumda, Mardinlisi bu durumda, Şırnaklısı bu durumda. Güneydoğuluları eğer gerçekten terörün pençesinden çıkarmak istiyorsanız gelir eşitsizliğini kaldıralım, adaletsizliği kaldıralım, yoksulluğu bitirelim” değerlendirmesinde bulundu.