Özgür Özel'den Erdoğan'ın açıklamalarına tepki: Mali darbe girişimi, şantaja boyun eğmeyeceğiz Özgür Özel'den Erdoğan'ın açıklamalarına tepki: Mali darbe girişimi, şantaja boyun eğmeyeceğiz

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti), haftalık ilk Meclis grup toplantısını düzenledi. Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürtçenin Kirmanckî lehçesiyle konuşmasına başladı. Diyarbakır’ın Bismil ilçesine bağlı Serçeler ve Sarı Hüseyin mezrasında arazi kavgasında yaşamını yitiren yurttaşlara Allah’tan rahmet, yakınlarına ise sabır dileyen Uçar, yaşanan kavgayı sıradan bir olay olarak görmediklerini belirtti. Uçar, “Kürt halkı bu kadar ağır baskı, zulüm, saldırı ve savaş koşulları altındayken; bir kavganın, bu tür anlaşmazlıkların, sahip olduğumuz toplumsal değerler ile çözülmesi için herkesin özel çaba sarf etmesi gerekir” dedi.

‘USULSÜZLÜK ARIYORSANIZ BELEDİYELERİNİZE BAKIN’

Patnos Belediye Eşbaşkanları Müşerref Geçer ile Emrah Kılıç’ın tutuklanmasına da değinen Uçar, Patnos halkının iradesinin gasp edildiğini söyledi. Uçar, “Tutuklamaya gerekçe olarak usulsüzlükleri gösterenler Sayıştay, raporlarına baksın! Eğer gerçekten usulsüzlük arıyorsanız, kendi belediyelerinize bakın. 48 belediyemize atanan kayyımların, her gün bu halkın iradesini nasıl gasp ettiğini, halkın değerlerini nasıl çarçur ettiğini deneyimledik. Buna karşı dün olduğu gibi bugün de görüyoruz. Sizin belediyeden anladığınız şey, sokak ortası yolsuzluk ve hırsızlıklarınızı yazan gazetecileri, polisler eşliğinde dövdürmek ve tehdit etmektir. Bu vesileyle gazeteci Sinan Aygül’e de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, davanın takipçisi olacağımızı buradan belirtiyoruz” dedi.

‘KÜRTÇE OYUN YASAKLANDI’

ŞanoWan ekibinin “Haylo Dîsa Tevlihev bû” adlı tiyatro oyunu Tatvan Kaymakamlığı tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden yasaklanmasına ilişkin konuşan Uçar, “Mafyatik işler dışında ek iş olarak belediyecilik yapılan Tatvan’da başka bir şey daha yaşadık. Kaymakam eliyle ŞanoWan ekibinin Kürtçe oyunu hiçbir gerekçe gösterilmeden yasaklandı. Bu iktidarın kendisi kadına, doğaya ve tüm toplumsal değerlere, en çok da Kürde ve Kürtçeye düşman. Bunu uzun süredir yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

İKTİDARI KINIYORUZ

Şiddeti olağanlaştırmaya çalışan mevcut iktidarın öncelikli hedeflerinden birinin de LGBTİ+’lar olduğuna dikkat çeken Uçar, “Varlıklarını, aleni şekilde hedef haline getiren nefret söylemi ile suç haline getiren iktidarı kınıyoruz” dedi.

MÜLTECİLERE YÖNELİK NEFRET

Bugünün Dünya Mülteciler Günü olduğunu belirten Uçar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mültecilere yönelik nefretin, düşmanlığın yarattığı yakıcı sonuçları bu ülkede mülteci olarak yaşamak zorunda bırakılan bizler yaşıyoruz. Bu dünyada yeri yurdu neresi olursa olsun savaş, ekonomik sorunlar nedeniyle yerini yurdunu terk eden insanların yanındayız. Bu göç dalgalarının en büyük nedeni olan savaşlara karşı söylemlerimiz bakidir. İnsanların doğduğu yerde doymasını ancak dileyen herkesin dilediği yerde yaşama özgürlüğünün olmasını savunuyoruz. Yeşil Sol Parti olarak mülteciler için güvenli, onurlu ve pazarlık konusu yapılmayacak bir yaşamı hep savunmaya devam edeceğiz.

DENİZ POYRAZ’A SÖZÜMÜZÜ YENİLEDİK

Hafta sonu İzmir’deydik. Canımız, yoldaşımız Deniz Poyraz’ı katledilişinin ikinci yıl dönümünde andık. Deniz Poyraz’a sözümüzü yeniledik, bu katliamın arkasındaki organizasyonun üstü örtülmeye çalışılıyor. Bunun farkındayız. O gün nasıl mücadele ettiysek bugün de mücadele etmeye devam edeceğiz. Deniz’e tekrar sözümüzü verelim, geri durmayacağız mücadelemizden.

CUMARTESİ ANNELERİ’NİN MÜCADELESİ MÜCADELEMİZDİR

Cumartesi Annelerinin her cumartesi günü yürüttüğü yakınlarının faillerinin bulunması mücadelesi, bizim mücadelemizdir. Yine Cumartesi Annelerinden Asiye Aydemir yaşamını yitirdi. Asiye anneye Allah’tan rahmet, sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Asiye annemiz yaşamını yitirmiş olabilir ama kimse sanmasın ki Hüseyin Aydemir’in faillerinin aranmasından vazgeçeceğiz. Hem Deniz Poyraz’ın mücadelesi hem de Asiye annelerin mücadeleleri; bizlere, sizlere emanet.

BARIŞ MÜCADELESİNDEN VAZGEÇMEYİZ

Bilindiği üzere Türkiye, seçim tarihi açısından 14 ve 28 Mayıs olmak üzere, iki kritik eşik yaşadı. Şüphesiz bu seçimlerin pek çok açıdan önemli sonuçları var. Seçim sonuçlarına bakarak hiç kimse bizim barış, emek, ekoloji ve kadın mücadelesinden vazgeçtiğimizi düşünmesin. Seçim sonuçları mücadelemizin haklılığını, hem de büyüyerek devam etmesi gerektiğini, büyük bir ödev olarak önümüze koymuştur. Buradan bir kez daha seslenelim; seçim sonuçları ne olursa olsun, Kürt sorunun çözümsüzlüğü ile yaşadığımız bütün toplumsal sorunların bağını kuramayan hiçbir iktidar; hayatını sürdüremez. Bu yüzden bu ülkeyi yöneten devlet aklına sesleniyorum, geleceği görmek ve buna uygun pozisyon almak zorundasınız.

ASGARİ ÜCRET

Yoksunluk can yakmaya ve can almaya devam ediyor. Asgari ücret bugün 11 bin 402 lira oldu. Asgari ücretin bu şekilde belirlendiği ülkede yoksulluk sınırı 33 bin lira. İktidara sesleniyorum, bununla siz geçinin bakalım nasıl geçineceksiniz? Biz, emekçilerin insanca bir yaşam sürdürecekleri bir rakam talep ettik ve bunu talep etmeye devam edeceğiz. Ülkenin sorunları orta yerde duruyor. İktidarın tüm politikaları akıl dışı. Bizler buna karşı dün nasıl mücadele ettiysek, bugün de buna geçit vermeyeceğiz. Ekonomik krizin faturasının halka çıkartılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ağır kriz halinden nasıl çıkılacağı bizim mücadele mirasımızda saklı.

YENİ SİYASAL YAPILANMAYA İHTİYAÇ VAR

İlk grup toplantımız olması nedeniyle birkaç şey ifade etmek isterim. 2023 seçimlerinin önümüze koyduğu önemli görevler olmakla birlikte, ortaya çıkarmış olduğu tablonun kendisi ciddi bir eleştiri ve özeleştiri gerekçesidir. Yeni bir siyasal yapılanmaya ve örgütsel dile ihtiyaç duyduğumuz açık. Bu yolda eleştiri bizim en büyük gücümüz, özeleştiri ise bizi yeniden kuran ve ileriye taşıyacak mekanizmadır. Bu sorumluluğun farkındayız, bu inanç ve sorumlulukla da seçimden bugüne kadar bütün kurullarımızla bu hakikati gören bir yerden bu tartışmaları yürütmeye devam ediyoruz. Parti Meclisimizle, MYK’mızla, bileşenlerimizle, ittifak güçlerimizle yaptığımız tartışmaların sonuçlarını sonuç bildirgesinde bütün kamuoyuna deklare ettik. Bu sürecin eleştiri ve özeleştiri ile yeniden bir inşanın, yapılanmanın sözünü verdik ve bunu büyük bir kararlılıkla kamuoyuna deklare ettik.

Şimdi ise gerçek resmimizi görmek için il ve ilçe toplantıları ve halk toplantıları ile bir araya geleceğiz.

ÇÖZÜM İDEOLOJİK HATTIMIZIN GÜÇLENMESİDİR

Ama buradaki esas mesele karşımızdaki faşizmin kendisi ve bu faşizmle hangi yol ve yöntemlerle mücadele edeceğimizdir. Bunun için de mücadele mirasımızın çok kıymetli bir yeri var. Bizler açısından çözüm için esas mesele ideolojik hattımızın güçlenmesidir. Zaten bu bakış açımızın kendisi de bizi diğer politik hatlardan, işleyişlerden ayıran en önemli motivasyonlardan biridir. Temsili ve orta sınıf siyasetine sıkışmayan, siyaseti siyasetsizleştiren popülizme kapılmadan en önemlisi de toplumsal ittifaklarımızı genişletecek bir anlayışla çalışmalarımıza devam edeceğiz.

BURADAN SİZE EKMEK ÇIKMAZ

Bütün bunları yaparken partimizin güçsüzleşeceğini düşünenler, sorunları tek tek kişilere indirgeyerek partimizin içini oymaya çalışanlar, milliyetçi ve hamaset diline sarılanlar, siyasetimizi dar bir alana sıkıştırmaya çalışanlar, bunun gayreti içinde olanlar ve farklı yapılanmalar üzerinden gücümüzü kırmaya niyetlenenlere buradan ifade edelim; buradan size ekmek çıkmaz. Asla buna geçit vermeyeceğiz. Herkes duysun, herkes bilsin; bizi reddettiğimiz yollara, zihniyete, söylemlere mahkum edemediniz, bundan sonra da edemezsiniz. Partimizi kuruluş paradigması sapa sağlam ortada duruyor. Bizleri inkar eden bütün yapılara ve sözleşmelere karşı toplumla birlikte yeni bir toplumsal sözleşmeyi birlikte inşa edeceğiz. Biz sadece bir seçim partisi değiliz, merkezden kurulan bir parti değiliz. Bu parti ve geleneğini takip eden bundan önceki partiler, halkın kurduğu, emek verdiği ve halkın mücadelesine dönüşen partilerdir.

EMEĞİNİ VERMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ

Bu dönem açısından da yapacağımız bütün tartışmalar, kamuoyu ile yürüteceğimiz bütün tartışmalar, aslında bu paradigmanın daha güçlü bir şekilde hayat bulmasına yol açacak. Bunun emeğini vermekten vazgeçmeyeceğiz. Yine buradan ifade etmek isteriz, herkes bilsin toplumu savunan tek muhalefet ve tek güç biziz. Bu sürecin sonunda da final biçiminde bir kongremizi gerçekleştireceğiz. Kongremiz, bütün bu tartışmalarda açığa çıkan fikirleri damıtarak ihtiyaç duyduğumuz yeni ve güçlü örgütsel bir yapıyı kurmaktır. Bunun için yola çıktık. Halklarımızla birlikte en güçlü şekilde kongremizi gerçekleştireceğiz. Buradan zayıflayarak çıkacağımızı düşünenlere, kaybettiğimizi söyleyenlere ifade edelim; halkımızla birlikte, çok güçlü bir kongre ile birlikte, Türkiye’de demokratik siyasetin nasıl yapıldığını toplumla birlikte herkese göstereceğiz. Hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın. Kongremizin en önemli başlıklarından birisi de 3’üncü yol iddiamızın adım adım ve ilmek ilmek örülmesidir. Yeni bir başlangıç için esas yapmamız gereken şeyin toplumsal ittifakımız ve demokrasi ittifakını büyütmek ve hayatın içerisinden gerçek ittifakı kurmak olacaktır.

MÜCADELEYİ SOKAKTA BÜYÜTME SÖZÜ

Kadınlardan gençlere, emekçilerden ezilenlere, engellilerden yoksullara, ekolojistlere kadar bu toplumun bütün mücadele alanları ve dinamikleriyle daha güçlü ve sahici bağlar kurarak, kenetlenerek, onların mücadelesini sadece parlamentoda da değil onlarla birlikte sokakta büyütmenin sözünü veriyoruz.

BİR ARADA YAŞAMI SAVUNAN TEK ADRESİZ

Önümüzdeki süreç her birimiz açısından çetin olacaktır. Toplumsal muhalefeti toparlamak, onu yeniden inşa etmek, ülkenin en ücra köşesindeki bütün itirazları kendi itirazlarımız olarak görüp sahiplenmek adına verdiğimiz sözler var. Bu sözler doğrultusunda; Türkiye’de en güçlü demokratik mücadeleyi hep birlikte başaracağız. Çünkü faşizme karşı en güçlü ve tek adres biziz. Çünkü ırkçılığa, nefrete karşı bir arada yaşamı savunan tek parti biziz. Bizim bu özelliğimiz elbette bugün yaşadığımız saldırıların da temel sebebidir. Bu bağlamda bugüne kadar yürüttüğümüz demokrasi mücadelesini en güçlü yürüten kadın mücadelesi ve bizlerin mücadelesidir. Kadın mücadelesini kendisini sadece parlamentodan ibaret görmüyoruz, kadın mücadelesinin ana hatta sokakta yürüttüğümüz mücadeledir. Sokak mücadelesi ne kadar buraya yansırsa, gerçek parlamento hayat bulacaktır.

EŞİT TEMSİLİYET VE EŞBAŞKANLIK SİSTEMİ

Türkiye siyasetinde erkek egemenliğe karşı panzehir elde ettiğimiz bir kazanım var. Eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemi. Bu sistemi savunan, hayat veren kadın arkadaşlarımızın birçoğu bugün cezaevlerindeler. Cezaevinde olmalarına rağmen bu mücadelelerini oradan da savunmaya, büyütmeye devam ediyorlar. Ben de grup toplantımız aracılığıyla oradaki bütün kadın mücadele arkadaşlarımıza buradan selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

KADIN MÜCALESİ

Bunu farkında olan iktidarın seçim süreci boyunca en çok müdahale ve mücadele ettiği alanlardan biri de kadın mücadelesi oldu. Hem Kürt düşmanı ittifak hem de kadın düşmanlarıyla yaptığı ittifaklar, seçim sürecindeki hattın en belirleyeni oldu. Açığa çıkan seçim sonuçları üzerinden kadın mücadelesinin seçimle ölçülemeyeceğini ifade etmiştik. Bugün hem kadınların eşitlik ve özgürlüğünü hem de Türkiye’de, toplumda, demokratik bir siyaset ve birlikteliğin nasıl inşa edileceğine dair çok ciddi veriler ve dinamikler açığa çıkaran bir kadın mücadelesi var. Farkındayız, bu iktidar bütün kazanımlarımızı gasp etmeye çalışıyor. Farkındayız, bu iktidar kadın mücadelesini kendine en büyük tehdit olarak görüyor. Çünkü kadın mücadelesi, sizin varlığınızı en aza indirgeyecek ve toplumun değerlerini en yüksek seviyeye taşımaya devam edecek.

KRİZLERDEN ÇIKMANIN REÇETESİ 3’ÜNCÜ YOL İDDİAMIZDIR

Yeşil Sol Parti’nin ilk grup toplantısında bir aradayız. ‘Nasıl başlarsak öyle gider’ diyen bir deyim var. Ben güçlü başladığımızı düşünüyorum, hem kadın arkadaşlarımız hem de emek veren bütün arkadaşlarımızla birlikte. Buradan sözümüzü tekrar edelim, biz Yeşil Sol Parti olarak esas mücadelenin verildiği yerde, yani yerellerde, halkımızla birlikte bölgelerde olmaya devam edeceğiz. Mevsimlik işçilerle, yollarda, tarlada, hakkını arayan herkesle birlikte sokakta olmaya azami önem sarf edeceğiz. Siyasi iktidarın önümüze koyduğu ekonomik, sosyal, siyasal bütün krizlerden çıkmanın çok güçlü bir yolu var. Bu reçetenin adı paradigmamız ve üçüncü yol iddiamızdır

3’üncü yol iddiamızı yaşamsallaştırmak için önümüze engeller çıkacak; ama biz siyasi ve tarihsel olarak baktığımızda 90’lardan beri önümüze engel konulmayan hiçbir seçim ve süreci geçirmedik. Bütün engelleri aşa aşa buraya gelen, Türkiye siyasetinde niteliksel olarak önemli bir ağırlığı koruyan bir parti olarak bir aradayız. Bu ağırlığın ve mirasın kendisi elbette Türkiye’de demokratik siyasetin inşasında gerekli görevi görecektir. Bu hakikatin ve üstlendiğimiz sorumluluğun farkındayız. Buna denk bir çabanın içinde olmaya özen göstereceğiz.

ERDOĞANCIKLARA GEÇİT VERMEYECEĞİZ

Karşımızda olan iktidar için şunları söylemek mümkün; ruhu hırs ile zehirlenen, dünyayı dar bir nefret çemberinden görenler, ülkeyi kaz adımlarıyla adım adım kan ve sefalete sürükleyenlere geçit vermeyeceğiz. Dün yapılanları yapılmamış gibi gösteren, gerçekleri ters yüz eden ve devletin her kademesinde türeyen Erdoğan’a ve Erdoğancıklara geçit vermeyeceğiz. Bu hayatı özgür, güzel ve yaşanabilir kılacak bir güce, bir motivasyona ve bir mücadeleye sahibiz. Başarmak zorundayız ve mutlaka başaracağız! Katıldığınız için hepinize teşekkürler. Yolumuz, yolunuz açık olsun.”