Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk ordusunun varlık gösterdiği Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesinde iki Özel Harekât polisinin YPG’nin düzenlediği füze saldırısında hayatını kaybetmesiyle "Polislerimize yönelik son saldırı ve topraklarımızı hedef alan tacizler artık bardağı taşırmıştır. En kısa sürede bu sorunların çözümü için gereken adımları atacağız" çıkışında bulundu.

Erdoğan, bu çıkışına "Suriye'den ülkemize yönelik terör saldırılarının kaynağı mahiyetindeki kimi yerler konusunda artık tahammülümüz kalmamıştır. Buralardan kaynaklanan tehditleri ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız" ifadelerini de ekleyince, bu sözler Suriye'ye yeni bir operasyon sinyali olarak değerlendirildi.

Rus hava güçleri ile Suriye ordusunun saldırılarını artırdığı İdlib'te 10 Eylül'de de Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları hedef alınmış ve dört Türk askeri hayatını kaybetmişti.

SURİYE İLE BAĞLANTILI GELİŞMELER

Ankara bir yandan bölgedeki askeri varlığını artırırken, bir yandan da diplomatik çözüm arayışlarını sürdürdü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'deki gerilimi sonlanması için 29 Eylül'de Soçi'de Rusya lideri Vladimir Putin ile baş başa görüştü. Erdoğan, Soçi dönüşü Suriye'deki gerilimin sona erdirilmesi için Rusya ile iş birliği içinde olacaklarının mesajını verirken, Kremlin'den de tarafların 5 Mart 2020'de yaptıkları ortak anlaşmaya bağlılıklarını hatırlatan bir açıklama geldi.

Rusya, anlaşma gereğince Ankara'dan Heyet Tahrir el-Şam başta olmak üzere tüm radikal güçleri İdlib'ten çıkarmasını ve Esad yönetimi ile iş birliği ve diyalog kanallarını açmasını istedi.

Esad yönetimi ile diyalog kurmak istemeyen Ankara'nın İdlib'teki radikal güçleri bölgeden çıkaramamaya dönük sıkıntısı, ABD hükümeti ile de Suriye'de ters düştüğü bir döneme denk geldi.

ABD Başkanı Joe Biden Suriye'deki Türk unsurlarının IŞİD'le mücadeleye zarar verdiğini belirtirken, Ankara Washington'a "YPG terör örgütüne destek vermekten vazgeçin" çağrısını tekrarladı.

Bu çağrılara Amerikan yönetiminden yanıt gelmeyince Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'ye "Paramızı aldılar, F-35'lerimizi vermediler" çıkışında bulunması, uluslararası çevrelerde Türkiye'nin Suriye'de ABD ile değil de S-400 hava savunma sistemleri aldığı Rusya'yla iş birliği yapmak istediği şeklinde değerlendirildi.

Diplomasi kulislerinde Erdoğan'ın Rusya'dan "Yeni parti S-400'leri de alabiliriz" açıklamasına gönderme yapılırken, Suriye'de Türk güçlerine dönük saldırılar artınca operasyon sinyali vermesi, bu operasyonun ne kadar mümkün olduğunu, Rusya'yla iş birliğinin sonuç getirip getirmeyeceği sorgulanmaya başladı.

"TEL RİFAT YA DA FIRAT'IN DOĞUSU"

DW Türkçe’den Hilal Köylü’nün haberine göre, Ankara'daki diplomatik kaynaklar Türkiye'nin Suriye'de güvenliği sağlamaya çalışırken başta YPG olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadelede kararlı olduğunu vurguluyor.

Diplomatik kaynaklar, önümüzdeki günlerde Ankara'nın bölgedeki gelişmeler konusunda tüm NATO müttefiklerini bilgilendireceği bilgisini aktarıyor. Askerî kaynaklar ise Suriye'deki Türk unsurlarına dönük saldırıları geri püskürtmek için Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yeni nokta operasyonlar için hazırlıklı olduğunu söylüyor.

Peki operasyon mümkün mü? Ortadoğu uzmanı Oytun Orhan, Erdoğan'ın "gerekeni yaparız" çıkışıyla Suriye'de YPG'ye dönük yeni bir askeri operasyonun fitilini ateşlediğini düşünüyor.

Orhan, Türkiye'nin operasyonu büyük olasılıkla Rusya'yla koordineli yapacağı öngörüsünü paylaşırken, "Tel-Rifat ya da Fırat'ın doğusunda Ayn el Arap bölgesine dönük bir operasyon söz konusu olabilir. Koordineli operasyon için Ankara, Rusya'dan bölgedeki muhaliflere, Türk askeri üs bölgelerine ve sivillere dönük baskıyı azaltmasını isteyebilir. Taraflar karşılıklı anlaşma ile ilerleyebilir" değerlendirmesinde bulunuyor.

"TÜRKİYE OPERASYON YAPAMAZ"

Rusya uzmanı Kerim Has ise Erdoğan operasyon sinyali vermiş olsa da böylesi bir operasyonun sahadaki gerçeklerle uyuşmadığını düşünüyor.

Has'a göre Erdoğan'ın açıklaması belirsizliklerle dolu:

"Suriye'den ülkemize yönelik terör saldırıları olduğunu söylüyor Erdoğan. Peki, Suriye'nin kuzey batısı mı, kuzey doğusunu mu kastediyor, belli değil. Buralardan kaynaklanan tehditler ifadesini kullanıyor ama tam olarak hangi bölgesi işaret ediyor, o da belirsiz. Bölgedeki etkin güçlerle birlikte hareketten bahsediyor ama etkin olan güçlerle cihatçı grupları mı yoksa Rusya-ABD gibi ülkeleri mi kastediyor onu da anlamıyoruz. Fırat'ın batısı da doğusu da ABD'nin IŞİD'le mücadelesi ve Rus kontrolü yüzünden Türkiye için operasyona müsait değil. Türkiye, operasyon yapamaz. Erdoğan, daha çok yaklaşan seçim öncesi iç siyasete ve iç kamuoyuna operasyon mesajı veriyor."

Katalonya Eski Başkanı Pere Aragonès’ten Suriye’nin Geleceği İçin Kritik Çağrı Katalonya Eski Başkanı Pere Aragonès’ten Suriye’nin Geleceği İçin Kritik Çağrı

ABD'nin Suriye'deki Türk unsurlarının IŞİD'le mücadeleye zarar verdiğine dönük açıklamasının Türkiye'nin olası tüm operasyonlarının önünü tıkayacağını anlatan Has, Rusya'nın da Türkiye'ye operasyon için alan açmayacağını öngörüyor.

Has, "Ruslar Fırat'ın doğusunu, sınır hattını kontrol altına almış durumdalar. Kontrol altına aldığı bölgelerden niye çekilsin? Çekilmez. Türkiye'nin Rusya ile iş birliği yapabilmek için her şeyden önce Rusya'ya söz verdiği gibi İdlib ve çevresindeki radikalleri bölgeden çıkarması gerekiyor. Türkiye sözünü tutmadıkça Rusya ile yeni iş birliği kapısı aralayamaz" diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurul toplantıları için gittiği New York'ta ABD Başkanı Joe Biden ile görüşememiş, sonrasında da Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği için "Pek hayra alamet değil" açıklamasını yapmıştı.

Ortadoğu uzmanı Oytun Orhan, Ankara'nın ABD yönetimine YPG ile ilişkisini kesmesi koşuluyla Suriye'de iş birliğine gidilebileceği mesajı da verdiğini ancak bu mesajın karşılığını alamadığını hatırlatırken önümüzdeki süreçte Suriye-Rusya-Türkiye ve ABD hattında sıcak gelişmeler yaşanabileceğini öngörüyor.

Rusya uzmanı Kerim Has da bu öngörüyü paylaşıyor ancak "Türkiye için çok zorlu ve çok sıkışık bir dönem. Bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya. Türkiye; birinden kaçıp, diğerine sığınmamalı. Türkiye her şeyden önce Esad yönetimi ile diyalog kurup bölge barışına nasıl katkı sağlayacağını düşünmeli" değerlendirmesini yapıyor.