Halkların Demokratik Partisi (HDP), Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar başkanlığında olağanüstü toplandı. Sancar MYK toplantısının ardından basına değerlendirmelerde bulundu. Sancar MYK’yı acil olarak toplantıya çağırdıklarını belirterek, “Dünden beri canlı bir şekilde hepimizin izlediği bir çöküşü değerlendirdik. Ülkede ekonomide çöküyor. Sadece ekonomi değil toplumsal ve siyasal sistemde çöküyor. Çok boyutlu krizlerle karşı karşıya olduğumuzu uzun zamandır anlatıyoruz” dedi.

‘HALKI ENKAZ ALTINDA BIRAKMAYI KAFASINA KOYMUŞLAR’

Çoklu krizin esas kaynağının iktidar politikaları ve mevcut sistem olduğunu belirten Sancar, “Ekonomik çöküş derken bunu açık ifade etmekte fayda var. Çöken sistemin kendisidir, tek adam rejimi ve onun izlediği politikalarıdır. Ama tek adam rejimi ve yandaşları bu çöküşün bütün maliyetini halka, emekçilere yoksullara çıkarma derdindedir, peşindedir. Halkı enkaz altında bırakmayı kafasına koymuş bunu göze almış planlı bir politika ile karşı karşıyayız” diye konuştu.

Sancar konuşmasına şöyle devam etti:

“Döviz kurlarındaki oynana bunun zirvesini oluşturmaktadır. Sadece bir günde gerçekleşen artışların bile Türkiye halkına, toplumuna nasıl ağır bir bedel olarak geri döndüğünü rakamlarla anlatmayacağız. Bunu her an, her gün her alanda halkımız zaten yaşamaktadır. Sadece son bir aydaki kur artışı ya da TL’nin değer kaybı Türkiye’nin dış borcunu 2022 Merkez Yönetim Bütçesi kadar artırmıştır. Yani 2022 Merkezi Yönetim Bütçesi artık anlamını kaybetmiş durumdadır. Karaborsadan söz ediliyor, bunu zaten sokağa çıktığınızda görüyorsunuz. Ürünlere sınırlama getiriliyor, fiyatlar günlük değişiyor hata ekonomide Fiyat kavramın ortadan kalktığını bile söyleyebiliriz. Fiyat kavramının ortadan kalkması her türlü fırsatçılığa soyguna zemini iyice hazır hale getiriyor. Bizler HDP olarak halkın karşı karşıya bırakıldığı bu yıkıma karşı neler yapabileceğimizi, neler yapmak istediğimizi tartışmak üzere MYK toplantımızı gerçekleştirdik.”

İKTİDAR DERHAL İSTİFA ETMELİ’

“Bugün yaşananların hiç biri sürpriz değil. İktidarın bütçesi de ekonomi alanındaki politikaları da üç temel unsura yaslanıyor, savaş, yandaş ve rant. Bu iktidarın savaşa, yandaşa ve ranta ayırdığı kaynaklar ülkenin bir yangın yerine dönmesine neden oluyor. Bu politikalar ekonomik çöküşü beraberinde getirmiş, siyasi çöküşü de aynı anda yaşatmaktadır. Toplumsal bir krizle karşı karşıya olduğumuz gerçeğini buradan hatırlatmak istiyoruz. Şu an yapılması gereken ilk iş bu iktidarın derhal istifa etmesi ve bununla birlikte derhal seçim kararı almasıdır. Eğer iktidar cumhurbaşkanı istifa etmez ve derhal seçim kararı almazsa görev muhalefet partilerine düşüyor.

‘MUHALEFETE ÖZEL ÇAĞRIMIZ VAR’

“Bizim bütün parlamentoda temsil edilen muhalefet partilerine özel bir çağrımız var. Gelin derhal seçim önergesini ortak hazırlayıp Meclis’e sunalım. Eğer cumhurbaşkanı kendisi seçim kararı almıyor ve istifa etmiyorsa o zaman Meclis devreye girmelidir. Bütün muhalefet partileri derhal seçim önergesini ortak hazırlamalı ve meclise sunmalıdır. Biz inanıyoruz ki sadece muhalefet partilerine mensup milletvekilleri değil, iktidar partilerinin milletvekilleri de bu önergeye destek verecektir. Muhalefet partilerinin erken seçim ya da derhal seçim için gerekli çoğunluğa sahip olmadığını biliyoruz. 360 oya ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Önergemizi verelim ve iktidar kanadında da halka karşı karşı sorumlu davranacak milletvekillerine bir fırsat ve imkan verelim. Gecikmeden derhal seçim önergesinin bütün muhalefet partilerinin imzasıyla meclise sunulması gerekiyor.”

‘ÜLKEYİ ÇÖKTÜRME PLANI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ’

“Ülkeyi çöktürme planı ile karşı karşıyayız. Bu iktidarın en iyi bildiği yöntem, çöktürme planlarını hayata geçirilme çabasıdır. Siyasete karşı çöktürme planı 7 yıldır uygulanıyor ve fakat bu çöktürme planı bizzat iktidarın çöküşüne yol açtı. Başta HDP olmak üzere hedef alınan toplumsal muhalefet güçleri dimdik ayakta duruyor. Mücadelemizi halkı savunmak adına daha da büyüteceğiz, daha fazla çalışacağız.”

DEMOKRASİ İTTİFAKI OLARAK ÇAĞRIMIZ VAR’

Ekonomiyi çöktürme planlarına karşı da çoklu bir mücadele yürütme mecburiyetimiz var. Çoklu mücadele çoklu ittifaklar gerektirir. Bu ittifak bir demokrasi ittifakı olarak zaten bütün çağrılarımız yer almaktadır. Şimdi bunu daha da somutlaştırma zamanıdır. Cumhurbaşkanı ekonomik kurtuluş savaşından bahsediyor bunu ilk defa dile getirmiyor. Bundan önce de benzer şeyler söylemişti. Bunu şöyle anlamak lazım, halka karşı bir savaş. Bu politikalarla talan, rant, yandaş ve savaş anlayışı ile yürütülen program “ekonomik kurtuluş savaşı” değil halka karşı savaştır. Çünkü bedelini halkın ağır bir şekilde ödediği sonuçlar doğuruyor. Biz de halkın haklarını birlikte savunmak için çoklu ve güçlü bir demokratik mücadele ortaklığını geciktirmeden hayata geçirme yükümlülüğü ile karşı karşıyayız.”

‘İKTİDAR KENDİ ÇÖKÜŞÜNDEN ÇIKIŞ ARIYOR’

İktidarın bu dönemde başvurduğu yöntemlerden biri de uzun süredir yürüttüğü kutuplaştırma, düşmanlaştırma ve gerilim politikasıdır. Bu iktidar bütün toplumsal kesimlerle kavgalıdır toplumsal barışı yok etmiştir. Şimdi bize düşen bütün ezilenlerle, mağdurlarla, ötekileştirilenlerle ve bütün toplumu kesimleriyle diyalog ve müzakereyi derinleştirerek sürdürmek, demokrasi mücadelesini aynı zamanda bir toplumsal barış meselesi olarak önümüze koymaktır. İktidarın bu kendi çöküşünden çıkış ararken başvurabileceği çeşitli oyunlara karşı bütün demokrasi güçlerinin toplumsal ve siyasal muhalefetin, uyanık ve duyarlı olması gerekiyor. Halkı savunmak adına bize önemli görevler düştüğünü biliyoruz. Bunu hakkıyla yerine getirilmesi için de yine ortak demokratik mücadeleyi en geniş noktalara taşımamız gerekiyor. Bizler hemen bugün eşbaşkanlar başkanlığında bir “kriz koordinasyon merkezi” oluşturduk. Bütün gelişmeleri anında izleyecek bir çalışma başlattık. Her gelişmeye karşı da değerlendirme ve politika önerileriyle demokratik mücadele programlarımızı halka duyuracağız.”

“Ancak bizim bir kriz koordinasyon merkezi kurmamız da yeterli değil. Başka çevrelere de çağrı yapıyoruz. Sendikalar, emek ve meslek örgütleri, meclisin içinde ve dışında yer alan bütün muhalefet partilerinin bir araya geleceği temsilciler göndereceği geniş bir kriz koordinasyon kurulu oluşturulmalıdır. Tek adam rejimi ve onu besleyen düzen unsurları bu ülkenin ve halklarının kaderi değildir. Kimse karamsarlığa kapılmasın. Ekonomideki çöküş bu ülke emekçilerinin ürettiği kaynakların yetersizliğinden ileri gelmiyor.”

Ahmet Türk TBMM'de: Bahçeli ile görüşme planım yok Ahmet Türk TBMM'de: Bahçeli ile görüşme planım yok

‘SEÇİMDEN ÖNCE EKONOMİ ANLAYIŞINI HAYATA GEÇİRMELİYİZ’

Derhal seçimden sonra, biraz önce bahsettiğim ekonomi anlayışını hayata geçirebiliriz. Halkçı, katılımcı, adil, kamu yararını esas alan bir ekonomi düzeni. Ekonomideki her gelişme siyasetteki gelişmeden bağımsız değildir olamaz. Ekmek özgürlükten ayrı düşünülemez. Demokrasi ve adalet, ekonomideki gidişatın esas belirleyici unsurlarıdır. Bir ülkede demokrasi rafa kaldırılmış ise hukuk yok edilmiş adalet sıfırlanmışsa halkın yoksullaşmasına giden bu soygun düzeni de hızla yerleşir.”

“Bu iktidar halkın ekmeğine işine özgürlüğüne karşı yürüttüğü savaşın sonunda tükenmiştir meşruiyetini kaybetmiştir. Çıkış halkın hakemliğine başvurmaktır. Derhal seçim bunun en kestirme yoludur. Biz bu konuda da üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazırız. Türkiye’de halkın soyulmasına, ülke kaynaklarının talan edilmesine, demokrasinin yok edilmesine toplumsal barışın dinamitlenmesine karşı en büyük güvencenin halkın haklarını ve barışı savunan HDP olduğunu hatırlatalım. HDP’nin de bu konuda bütün demokrasi güçleriyle birlikte yürütme kararlılığı devam etmektir. Bu kararlılığın somut programlara dönüşme çalışmalara dönüşmesi çalışmalarını yürüteceğiz.”

Açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sancar, gazetecinin sorduğu “Muhalefet partileri ortak basın açıklaması yapılması 7 bölgede açıklama yapsınlar demişti. Sayın Demirtaş’ın bu açıklamalara nasıl bakarsınız?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Bizim yoldaşlarımızdan siyasi rehin olarak tutulan yoldaşlarımızda gelen önerileri önümüze koyup tartışıyoruz. Önerileri de elbette değerlendiriyoruz. Elimizdeki verilerle bu önerileri dikkate alarak program oluşturuyoruz. Şuan oluşturduğumuz programın ana hatları budur ikinci bölümünde bunu tartışmaya devam edeceğiz.”