HDP belediye eş başkanları, HDP’ye yönelik baskıları değerlendirmek üzere online toplantıda bir araya geldi.
Toplantının açılışını HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar yaptı.
Pervin Buldan, salgına dikkat çekerek “Özellikle İstanbul başta olmak üzere pek çok yerde iş çığırından çıktı. AKP’nin salgını yönetemediğini başından beri söylüyoruz” dedi.
HDP’nin halkın sağlığını öncelediğini ve halkın sağlığını her şeyin üstünde tuttuğunu ifade eden Buldan, bir ay önceki 8 Mart ve Newroz kutlamalarını da hatırlatarak, “hükümete önemli bir mesaj verildiğini” belirtti.
“Özellikle Newroz'da genç ve kadın katılımının yoğun olması bu mücadele sürecinde bizlere umut verdi” diyen Buldan, “Gençlerin bu katılımı ve mücadeleyi sahiplenmesi örgütlü bir duruşa dönüştürülmeli, parti ile örgütlü bir ilişkiye evrilmelidir” şeklinde konuştu.
PERVİN BULDAN: A, B, C PLANLARIMIZ VAR
Cezaevlerindeki duruma da değinen Buldan, “Açlık grevine giren arkadaşlarımızın talepleri çok net. Hayata geçirilmeyecek talepler değil. Eğer istenirse, hukuka uyulursa bu talepler karşılanmış olur. Sorunlar, Türkiye'nin kendi yasalarına uymamasından kaynaklanan sorunlardır. İmralı'daki tecrit meselesidir, Kürtler üzerinde uygulanan haksız ve hukuksuzluklardır, yine cezaevlerindeki ihlallerdir” dedi.
AİHM’in Selahattin Demirtaş kararının da uygulanmasını isteyen Buldan, “Tüm arkadaşlarımızın özgürlüklerine kavuşmasını her platformda ifade etmeli” diye belirtti.
HDP ve Kürtleri hedef alan saldırılar ve kriminalizasyon çabalarına işaret eden Buldan, “Özellikle MHP’nin HDP’yi hedef alması Cumhur İttifakı içerisindeki kırılmanın ve yaşadıkları sorunları HDP’ye saldırarak çözmeye çalışmaları ya da örtme çabaları olduğunu söylemek isterim” diye konuştu.
HDP’ye yönelik kapatma davasının hukuksuzluğuna dikkat çeken Buldan, “Böyle bir iddianame Türkiye’nin gündemine asla bir daha girmemelidir” dedi.
Buldan, “HDP olarak tüm hazırlıklarımıza kapatmayı gündemde tutarak değil ama bunun A, B, C planlarımızı yaparak devam ediyoruz. Bunun da bilgisini paylaşmak isterim. Çok güçlü bir hukuk komisyonu oluşturuyoruz. Bu hukuk komisyonu sadece kapatma davası ile ilgili değil” şeklinde konuştu.
Kayyımlar sorununu da değerlendiren Buldan, “Ama sizler hem halkımızın hem de bizlerin belediye eşbaşkanlarısınız. Bir sonraki seçime kadar halkın içerisinde belediye eşbaşkanları olarak durmak, emek vermek bizler ve halkımız açısından önemli. Tabii ki şu anda görevde olan ve atanan kayyımları teşhir etmek konusunda sizlere büyük bir görev ve sorumluluk düştüğünü görüyoruz” ifadelerini kullandı.
MİTHAT SANCAR: ÇÖKTÜRME SÜRECİNİN YENİ BİR AŞAMASINA GİRDİK
Mithat Sancar ise, “Şu an içinde bulunduğumuz dönem ‘yeni hamlelerle eski planın ilerletilmesi’ olarak tanımlanabilir” vurgusunda bulundu.
“Tasfiye - çöktürme sürecinin yeni bir aşamasına geldik” diye ekleyen Sancar, şu hatırlatmalarda bulundu: “Her bir süreçte farklı operasyonlar gerçekleştirdi iktidar. 7 Haziran sonrası, 1 Kasım’a giden süreçte neler yaşandığını biliyoruz. 1 Kasım’dan sonra yeniden çoğunluğu sağlayınca, çöktürme planları ve tasfiye politikaları daha da güçlendirildi. Özellikle çözüm süreci sona erdirildikten sonra. 15 Temmuz’un ardından gelen dönem ise hepimizin hafızalarında canlı. 4 Kasım operasyonu, dokunulmazlıkların kaldırılması...”
Sancar şöyle devam etti: “Bütün bunlar büyük bir planın parçaları. Her dönem güncellenmiş hamleler olarak görmek lazım. Bunlar devam ediyor, 16 Nisan Referandumu, ardından yerel seçimler, genel seçimler; bu süreçte en önemli politika ve uygulama da kayyım rejimiydi. Kayyım rejimi basit bir ‘belediyeyi gasp etme ve seçimle kazanamadığını elde etme’ olarak ele alınmamalı. Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye’deki muhalif kesimleri bastırmak amaçlanıyor.”
Kayyum rejiminin Kürt halkını teslim alma planını bir aracı olarak devreye konulduğunu belirten Sancar şöyle konuştu: “Kürt halkı için önemli başka boyutları var; Kürt halkı bastırılmak isteniyor. Kürt halkı biat ve itaat sistemine tam bir şekilde entegre edilmeye çalışılıyor. Kürt halkı özellikle Ortadoğu'da, başta Suriye olmak üzere, Kürdistan’ın başka parçalarında bu yüzyılın en önemli aktörlerinden biri olarak yükselmeyi yaşadı. Bu, rejimi ve başka güçleri tedirgin etti. Kısacası Türkiye’de yürütülen politikalar genel Kürt politikasından bağımsız değildir.”
Kapatma davasının da bu bağlamda görülmesi gerektiğini söyleyen Sancar, “Çok kapsamlı bir tasfiye planı vardır. Bu tasfiye planının hedefi Kürt halkı ve onun siyasi temsilcileridir” dedi.
TEK YOL VAR
HDP’nin kolay kurulan bir parti olmadığını belirten Sancar, kapatmaya karşı etkili bir mücadelenin önemine vurgu yaptı. İktidarın yeni hamlelerle farklı yolları deneyeceğine işaret eden Sancar, “Bu tasfiye planından iktidarı ve devletin aygıtlarını vazgeçirmenin tek yolu vardır; o da güçlü bir mücadele ve kararlı bir siyasi çizgidir. Bunu başarırsak elbette kapatma davasını da boşa düşüreceğiz” diye vurguladı.
HDP’yi hedef alan “Kobanê Davası”nı hatırlatan Sancar, “Bu da son derece önemli bir hamle tasfiye planlarında. Çünkü sanıklar listesine bakarsanız geçmişten bugüne pek çok değerli katkısı olan arkadaşımız burada yargılanacak. Ama yargılanacak olan geçmişten bugüne kadar gelen birikim ve HDP fikriyatı ve mücadelesidir. Bunu biliyoruz. Bunun arkasında Kobanî'de IŞİD’e karşı yürütülen büyük direnişi farklı bir tarih yazarak değersizleştirme gibi bir hedefi de var davanın. Bu hedefleri ortaya koymaları onları gerçekleştirebilecekleri anlamına gelmiyor” şeklinde konuştu.
Kobanî Davası için çok güçlü bir hazırlıklarının olduğunu söyleyen Sancar, şöyle noktaladı: “Önümüzdeki dönem bu tasfiye politikalarını boşa çıkarma, partiyi sahiplenme ve büyütme dönemi olacaktır. Eğer böyle olursa, burada başarılı olursak ki olacağımıza yürekten inanıyorum, yeni dönemde hem HDP’nin hem Kürt halkının siyasi temsiliyetinin Türkiye’nin kaderini belirleme gücünü göstermiş olacağız. Yani Türkiye’de geleceği belirleyen en önemli güç olduğumuz gerçeği bu eşiği atladığımızda daha iyi görülecek ve bu yeni bir dönem olacak. Başarılı olmamak için hiçbir gerekçe yok. Geçmişten güç alacağız, geleceğe dönük de umutlu ve kararlı bir yürüyüşü sürdüreceğiz.”