Taşçı dilekçesinde Erdoğan’ın grup toplantısındaki ifadelerini hatırlattı, kullanılan “sürtük” kelimesinin Türk Dil Kurumu'ndaki tanımlarına yer verdi, “çürük” ve “sürtük” kelimelerinin toplumda aşağılama ve küçük düşürme amacıyla kullanılan, özneyi kamuoyu önünde kötüleyen ve nefret edilmesine neden olan anlatımlar olduğunu belirtti.
RTÜK’ün dil konusunda sorumluluklarını hatırlatan Taşçı, “Bir hukuk devletinde hiç kimsenin bir başka kişi veya kişilere her ne sebeple olursa olsun ve her ne konumda bulunursa bulunsun küfür, hakaret veya argo sözcüklerle seslenmesi, tanımlaması, tarif etmesi ahlaken de hukuken de olanaksızdır. Bu ifadelerin canlı yayınlarda milyonlarca yurttaşa yönelik kullanılması düşünülemez, kabul de edilemez” dedi.
Erdoğan’ın açıklamalarının sosyal medya başta olmak üzere farklı mecralarda infial yarattığını söyleyen Taşçı, “RTÜK Yasası gereğince tüm yurttaşlara -her ne konumda olursa olsun- ve tüm yayıncılara eşit mesafede olmak zorundadır. 84 milyon yurttaşın duyduğu bu kaba ve argo ifadeleri RTÜK duymamazlıktan gelemez, gelmemelidir. RTÜK hem bu dile, hem de bu dilden kaynaklı rahatsızlığa kulak tıkayamaz” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakaret, kaba dil, argo içermeyen açıklamalarını canlı yayınlayan televizyonlara “ışık hızında refleks göstererek bir gecede rapor hazırlattıran, tavandan idari para cezası kararı veren RTÜK’ü harekete geçirmeye çağıran Taşçı, “Özellikle çocuklara ve gençlere rol model olması gereken/beklenen Sayın Erdoğan’ın hakaret ve küfür içerikli kaba dil kullanımını canlı yayınlarda ve haber bültenlerinde ekrana taşıyarak, 6112 sayılı kanunun 8. Maddesi Birinci fıkrasının (m) bendini ihlal eden medya hizmet sağlayıcılar hakkında da derhal değerlendirme raporu hazırlattırılarak ilk Üst Kurul toplantı gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim” dedi