“Gelir dağılımındaki adaletsizliğin, yoksulluğun ve yolsuzluğun bir kader olmadığını ortaya koymak adına 2023 seçimleri bir dönüm noktasıdır” denilen açıklamada Cumhur ve Millet ittifakları arasında belirgin bir farkın olmadığı ifade edildi.

PİA’nın tutum belgesinde partinin 2023 seçimlerini ilişkin görüşleri; “2023 seçimlerinin tarihi önemi?”, “Kürtler, Cumhurbaşkanlığı seçimine Demokrat ve Özgürlükçü geniş bir blok ve kendi adayı ile girmeli?”, “Yeni bir Anayasa ihtiyacı”, “Kürt sorunu barışçı bir çözüm bekliyor” ve “Kürtlerin ittifakının önemi” maddeleriyle açıklandı.

“Kürt siyasetinin başat aktörü olanların ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’na gösterdikleri itinanın onda birini Kürt ittifakına vermediğinin farkında olarak bu alandaki çalışmaların daha yoğunluklu bir emekle sürdürülmesinin takipçisi ve destekçisi olacağız” denilen açıklamada Emek ve Özgürlük İttifakı’nın “yaratamadığı” sinerjinin, ‘Kürt ittifakı’ tarafından yaratılabileceği belirtildi.

İnsan ve Özgürlük Partisi’nin (PİA), 2023 seçimine ilişkin tutum belgesinde öne çıkan bazı kısımlar şu şekilde:

Çandar: Dış politika, Ortadoğu gerçeğine uygun yeniden düzenlenmeli Çandar: Dış politika, Ortadoğu gerçeğine uygun yeniden düzenlenmeli

“1) 2023 seçimlerinin tarihi önemi?

Siyaset Kurumu sorun çözme merciidir. Konuşmak diyalog sorun çözme de kullanılması gereken en etkin, doğru ve gerekli araçtır. Siyaset bu aracı etkin kullanarak rolünü yerine getirebilir.

Maalesef günümüz Türkiyesinde Militarizmi besleyen, şiddete kapı aralayan, çatışmaları çoğaltan, toplumu umutsuzluk girdabına mahkum eden bir siyasal iklim hakim. Demokratik niteliklerden yoksun insan hakları müktesebatını hiçe sayan bu siyasal iklimin değiştirilip dönüştürülmesi kendini dayatmaktadır.

Böylesi sıkıntılı bir dönemde bu sorumluluk bilinci ile 2023 seçimlerine giderken, tarihe bir not, topluma umut ve siyasete doğru bir yön vermek zorundayız. Bu açıdan 2023 seçimleri her zamankinden daha büyük anlam ve önem taşımaktadır.

Türkiye'de, Türk Tipi Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi beraberinde ittifaklar siyaseti dönemini getirmiştir. Bunun sonucunda merkez siyasetinde biri Cumhur biri Millet olmak üzere iki ittifak ortaya çıkmıştır. Bu iki ittifak arasında birinin iktidar diğerinin de muhalefet olması dışında belirleyici bir fark yoktur. Âdeta birbirine paralel iki çizgi gibi durmaktadırlar.

Ülkenin temel sorunlarını çözmeye sırtını dönmüş iki paralel ittifaka karşı emekten, ezilenden, inkâr edilenden, yok sayılandan, ötekileştirilmişten, haktan, hukuktan, adaletten, özgürlükten, eşitlikten Demokrasiden ve çoğulculuktan yana merkezi değil çevreyi temsil eden, üniformalı değil sivil siyaset yapan, ideolojik dar kalıpları kırmış, temel sorunları çözecek cesur projeler ortaya koyan 3. Bir siyasete ihtiyaç vardır.

Gelir dağılımındaki adaletsizliğin, yoksulluğun ve yolsuzluğun bir kader olmadığını ortaya koymak adına 2023 seçimleri bir dönüm noktasıdır.

2) Kürtler, Cumhurbaşkanlığı seçimine Demokrat ve Özgürlükçü geniş bir blok ve kendi adayı ile girmeli?

Görünen o ki Türkiye'deki merkez iki ittifakında önümüzdeki yüzyıl planlamasında bugüne kadar olduğu gibi Kürtler yine inkar ediliyor ve yok sayılıyor. Ancak şu çok iyi bilinmelidir ki; yüzyıllık bütün inkar, imha, asimilasyon, zorunlu göç, politikalarına rağmen Kürtler, etnik kimliği, dili ve kültürü ile vardır bu ülkenin azınlığı ve ötekisi değil kurucu asli unsurudur.

Sistem siyasetinin HDP üzerinden Kürtleri görmezden gelen ve yok sayan bu politikalarına karşı Kürtler Cumhurbaşkanlığı seçimine Demokrat ve Özgürlükçü kesimlerle kendi adayları ile girmelidir.

Bu minvalde HDP'nin kendi adayımızla seçime gireceğiz açıklaması önemsenmeli ve desteklenmelidir. Tüm Türkiye seçime gitse de Cumhurbaşkanını Kürtler belirleyecek. Kürtlerin çıkaracağı aday ilk ikiye kalmaması durumunda ise ilk ikiye kalanlardan hiç kimseye mecbur değil.

İster Cumhur ister Millet ittifakı olsun, Kürtler bunlar arasında Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, farklılıkların temel haklarına ve kendilerine kazandıracak olana kazandırılmalıdır. Kürtlerin bu gücü ve iradesi vardır.

3) Yeni bir Anayasa ihtiyacı

21. yüzyılda Dünya teknoloji çağını yaşarken ve ileri Demokrasilerin dünya vatandaşlığını tartıştığı bir zamanda, Türkiye'nin de halen 1982 Darbe Anayasası ile yöneltiliyor olması, bugün içinde bulunduğu toplu krizler yumağının temel sebeplerindendir.

Son günlerde tartışılan Anayasanın 66. Maddesinin değiştirilmesi ve başörtüsüne yasal güvence konuları bunun en açık göstergeleridir.

Türkiye'nin mevcut Anayasanın kısıtlayıcı, yasaklayıcı, tekçi ve inkârcı yapısı ile yönetilmesinin imkansızlığı ortadadır.

Bu nedenle bütün toplumsal kesimlerin hakkını, hukukunu ve temel hak ve özgürlüklerini teminat alan, çağdaş dünya değerleri ile barışık toplumsal mutabakata dayanan çoğulcu bir Anayasaya ihtiyacı vardır.

4) Kürt sorunu barışçı bir çözüm bekliyor

Kürt sorunu Ortadoğu'da yaşayan bütün Kürtlerin insanlık Ailesi içinde olmazsa olmaz olan temel insan hakları ve hukuku talebi, bu taleplerin insani bir düzlemde karşılanmamasının ortaya çıkardığı şiddet, cehalet, geri kalmışlık, yoksulluk ve işsizliğin iç ve geçtiği çok

Komplike bir sorundur. Bugün Kürtlerin üzerinde yaşadıkları topraklarında başta anadilde eğitim, kendi kendini yönetme hakkı gibi meşru hakları ve diğer sosyal talepleri baskı ve şiddetle terörize edilmektedir. Kürtlerin meşru taleplerinin terörize edilmesi siyasal zemini daraltmaktadır.

Kürt meselesi toplumun tüm kesimlerine ve yaşamın tüm alanlarında ağır bedeller ödeterek adalet, eşitlik ve özgürlük üzerinde temellendirilmiş bir barışı zorunlu kılıyor. Her seçim siyasal süreçler açısından yeni bir başlangıç ise 2023 seçimlerini barışın hakim olduğu bir dönemin başlangıcına dönüştürebiliriz.

5- Kürtlerin ittifakının önemi

Kürt seçmen iradesinin belirleyici olduğu bir dönemde, Kürt siyasetinin birlikte ortaklaşarak bir tutum sergilemesi, var olan belirleyici gücüne güç katacak bir durumu ortaya çıkaracaktır. "Emek ve Özgürlük İttifakının" sol / sosyalist kesimleri bir araya getirmede yarattığı sinerjinin beklenen düzeyde olmadığı ortaya ciddi bir heyecan çıkaramadığı gözlemlenebilmektedir.

Kürtler zaviyesinden bakıldığında beklenen sinerjiyi ve heyecanı Kürt ittifakının yaratacağı tartışma götürmez bir gerçektir.

Kürtlerin farklı toplumsal kesimlerini temsil kabiliyetine sahip siyasi partilerinin kendi arasında gerçekleştireceği kalıcı stratejik ittifaklar ve dönemsel seçim ittifakları Kürt halkının özgürlük mücadelesinde diğer bütün ittifaklardan daha büyük öneme haizdir.

Sistemin tarih boyunca Kürt meselesini dini ya da ideolojik dar bir alana sıkıştırarak anlamsızlaştırma siyasetine karşı, Müslüman demokrat, sol-sosyalist, liberal vb. dini ve ideolojik farklı kesimlerinin Kürt özgürlük mücadelesi üst kimliği ve ortak paydasında bir araya gelerek boşa çıkarabilirler.

Gerçek bir ittifak mücadele alanında ortaklaşmaktır. Mücadele siyasetinde ortaklaşmak için bugüne kadar elimizden gelen çabayı gösterdiğimiz gibi bundan sonra da göstereceğimizi herkesin bilmesini isteriz.

Kürt ittifakını bir seçim ortaklığından öte anlam taşıdığını bilerek bu çabayı ortaya koyduk. Bundan sonra da böyle devam edeceğiz. Ancak Kürt siyasetinin başat aktörü olanların "Emek ve Özgürlük İttifakı"na gösterdikleri itinanın onda birini Kürt ittifakına vermediğinin farkında olarak bu alandaki çalışmaların daha yoğunluklu bir emekle sürdürülmesinin takipçisi ve destekçisi olacağız.”