PKK Lideri Abdullah Öcalan, 22 yıldır İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde tecrit altında tutuluyor. Ailesi ve avukatlarıyla görüşmesi engellenen Öcalan, 22 yılda sadece 442 avukat görüşmesi gerçekleştirebildi. 2011 yılından bu yana geçen sürede avukatlarıyla 2019 yılında sadece 5 görüşme gerçekleştirebilen Öcalan’dan, 25 Mart 2020’den bu yana ise haber alınamıyor.

Öcalan, son olarak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununun çözümüne ilişkin yaptığı açıklama ve muhatap tartışmasıyla birlikte Türkiye siyasetinin gündemine oturdu.

PKK Liderinin yeğeni ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, 22 yıldır aralıksız süren tecrit, hukuk kurumlarının CPT’ye başvurusu ile Kürt sorunu ve muhatap tartışmalarını değerlendirdi.

HALKTAN KOPARMA ÇABASI

PKK Liderinin yaklaşık 22 yıldır İmralı Cezaevi’nde büyük bir tecrit altında tutulduğunu belirten Öcalan, buna rağmen kesintisiz bir şekilde mücadelesini de sürdürdüğüne dikkati çekti. Türkiye’nin bu süreçte PKK Liderini halktan koparmak için her şeyi yaptığına vurgu yapan Öcalan, 2011 yılına kadar kısmi olarak yapılan avukat ve aile görüşmelerinin bu süreçten sonra tamamen kesildiğine değindi. PKK Liderinin son 10 yılda avukatlarıyla yalnızca 5 görüşme gerçekleştirdiğini hatırlatan Öcalan, “O da 2019 yılının ortasında büyük açlık grevlerinin sonucunda bu görüşmeler yapıldı. Türkiye kanunlarına göre Sayın Öcalan’ın telefon görüşme hakkı olmasına rağmen 22 yılda bir buçuk defa bu hak sağlandı. En son 25 Mart’ta kesilen bir telefon görüşü var. O günden bu yana da Sayın Öcalan’dan haber alınamamaktadır” dedi.

ALİ CENGİZ OYUNLARI

Tecride ilişkin insan hakları örgütlerinin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne yaptığı başvuruya değinen Öcalan, Kasım ayı sonunda bu konunun AK’de görüşüleceğinin altını çizdi. AK’nin Türkiye’den de bu yönlü bir savunma istediğine dikkat çeken Öcalan, “Bakanlar Komitesi kimi bilgilendirmeler istiyor ama Türkiye burada bile Ali Cengiz oyunları oynamaya çalışıyor” ifadelerinde bulundu.


6 insan hakları kurumunun CPT’ye başvuruda bulunduğunu ve tüm bu başvuruların önemli olduğunu belirten Öcalan, “Darbe anayasasının dahi askıya alındığını gören kurumlar, artık başvuru yapılacak bir iç mekanizma olmadığı için uluslararası kurumlara başvuruyorlar. Türkiye’nin bu kanunsuz durumdan geri adım atması ve Sayın Öcalan’a haklarının iade edilmesi için bu girişimler anlamlıdır” diye konuştu.

FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ KONUŞULMALI

PKK Lideri üzerindeki tecridin sadece Türkiye’nin sorunu olmadığını dile getiren Öcalan, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesinde uluslararası güçlerin rolünü herkes bilmektedir. Bu sorun bir çözüme kavuşturulacaksa uluslararası güçlerin etkisi olacaktır. Yaşananlar karşısında kendilerine demokrat diyen güçlerin adım atması gerekir. Türkiye’nin Avrupa Birliğine girme arayışları söz konusu. Bu nedenle Avrupa’nın bu noktada Türkiye’yi insan haklarına saygılı olmaya davet etme sorumluluğu var. Onun için tecrit konusunda Avrupa’nın artık rolünü oynaması lazım. Avrupa’yı, uluslararası kurumları göreve davet ediyoruz. Onların Türkiye’yi demokrasi, hukuk, insan haklarına davet etmeleri gerekiyor. Bu davete icabet olmadığı zaman bazı zorlayıcı adımların atılması gerekiyor. Türkiye koca bir cezaevine çevrildi, İmralı’da Sayın Öcalan’a tecrit uygulanıyor ama artık tecrit İmralı’yı aştı. Ülkenin tamamı bir tecrit altındadır. Sayın Öcalan’ın yaşamı da ucuz yaklaşılacak bir konu değil. Kürt sorununu demokratik yollardan çözme noktasında muhataplığı vardır. Bunları göz önünde bulundurarak tecridi de ortadan kaldırarak Sayın Öcalan’ın direk halkla temas kurması gerekiyor. Artık Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü konuşmamız gerekiyor.”

Önder’den Soylu’ya Barış Gelsin ‘Helallik’ Kolay İş Önder’den Soylu’ya Barış Gelsin ‘Helallik’ Kolay İş

BAKANLIĞA BAŞVURU

2007 yılına kadar milletvekillerinin cezaevinde tutulan her hangi bir tutuklu ile görüşme hakkının olduğunu hatırlatan Öcalan, Kürt siyasetçilerin 2007’de parlamentoya girmesiyle bu kanunun değiştirildiğini söyledi. Cezaevi ziyaretlerinin Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlandığını belirten Öcalan, “Yapılan sınırlamanın temelinde Sayın Öcalan vardı. Kürt milletvekillerinin Sayın Öcalan ile görüşme hakları doğduğu için bunun önünü almak maksadıyla bu kanun çıkarıldı. Sayın Öcalan’ın hem amcam olması itibariyle hem de bir milletvekili olmam nedeniyle bir görüşmenin gerçekleşmesi talebiyle başvuru yapıyoruz. Ama Adalet Bakanlığı bize ne olumlu ne de olumsuz bir cevap vermiyor. Parlamentoda dahi hukuk tamamen askıya alınmıştır. Bir ülke kendi kanunlarına ya da uluslararası bağlayıcılığı bulunan kanunlara bağlı değilse o ülkenin bütün pratiklerinden şüphe duymak gerekiyor” şeklinde konuştu.

MUHATAP NET

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununa dair açıklamalarını dair Öcalan, Kürt halkı açısından muhataplık durumunun net olduğunun altını çizdi. PKK Liderinin yıllardır devlet içerisinde bir muhatap aradığını sözlerine ekleyen Öcalan, “Bu durumu sulandırmanın hiçbir anlamı yoktur. Tartışılması gereken nokta devlet tarafından kimin muhatap olacağıdır. 2014 yılında devreye konulan çöktürme planıyla topyekun bir Sri Lanka modelini Kürtlere ve Kürdistan’a uygulamaya çalıştılar. Ama başarılı olamadılar. Nisan 2015’ten bu yana bu ülkenin başına her şey getirildi. İnsanlar bodrumlarda katledildi, canlı canlı yakıldı. Kürt sorununu çözme iddiasında olanların bu gerçekliği görmesi gerekir” dedi.

MECLİS'İN ROLÜ

2015-2021 yılları arasında devletin uyguladığı politikaların boşa çıktığını belirten Öcalan, Kılıçdaroğlu’nun bu nedenle Kürt sorununu çözme iddiasında olduğunu açıkça dile getirdiğini söyledi. Böyle bir iddiada bulunmanın dahi kıymetli olduğunu dile getiren Öcalan, şöyle devam etti: “Kürtler bu sorundan dolayı büyük hak ihlalleri yaşıyorlar. Kürt halkının kendi iradesiyle seçtiği bir belediyeye dahi tahammül edemediler. Kürdistan’da sömürge sistemini uyguladılar. Ama günün sonunda muhalefet partisi genel başkanının Kürt sorununu kabul etmesi önemlidir. Ama ondan sonra kurduğu cümle gayrı meşrudur. Bir yandan Kürt sorununu kabul edip bir yandan da 40 yıldır bu ülkede orta yoğunluklu bir savaşın muhataplarını görmemek yanılgılı bir durumdur. Barışlar savaşanlar arasında olur. Tabi ki HDP’nin, sivil toplumun rolü vardır ve rollerini de oynayacaklardır. Ama muhataplar arasındaki diyaloglar ve anlaşmalar sonunda Meclis'te bunları kanunlaştırma perspektifiyle rolünü oynayacaktır. Onun dışındaki tartışmaların pek bir önemi yoktur. Biz siyasal güncele girmeyiz. İşi magazinleştirmeye, farklı bir alana çekmeye ve liberal bir hatta bir entegrasyon durumunu yaşatmak isteyenlerin karşısında Kürtler net bir biçimde duruyor. Bu mesele ciddi bir meseledir. Türkiye Cumhuriyeti’ni aşan, Osmanlı’dan kalan 200 yıllık bir meseledir. Bu nedenle meseleyi muğlaklaştırmanın, sulandırmanın bir anlamı yoktur.”

DÜŞMAN HUKUKU

Devletin 2015 yılında devreye koyduğu ve günümüze kadar süren "Çöktürme Planı" ile bir tarihi kaybettiğini vurgulayan Öcalan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet bu süreçte kendi gerçekliğini Kürtlere anlattı. Devlet kendi anayasasına, kanunlarına dahi karşı çıkıp Sayın Öcalan üzerinde ağır bir tecrit uyguluyor. Antidemokratik gördüğümüz kanunlar dahi Sayın Öcalan’a uygulanmıyor. Düşmanlığında bir hukuku bir prensibi vardır. Ama burada tümden yok sayma, tümden tasfiye etme durumu söz konusu. Ama bu Sayın Öcalan’ın Ortadoğu ve Kürdistan’da ne kadar etkili olduğunun da göstergesidir. Kürt halkı bunları aşmış, biliyor. Sayın Öcalan üzerindeki bu tecrit Kürtler için kırmızı bir çizgidir. Türkiye’nin normalleşmesi, Kürt sorununun demokratik bir düzlemde tartışılması için Sayın Öcalan konuşuluyorsa Sayın Öcalan’ın da konuşmaya hakkı vardır. Sayın Öcalan’la ilgili herkes konuşabilme, yorum yapabilme hakkına sahip. Ama Sayın Öcalan’ın bu durumla ilgili konuşma, düşüncesini ifade etme hakkı yok. Bu durum dünyanın neresine giderseniz gidin kabul edilebilir bir durum değil” (MA / Ferhat Çelik - Emrullah Acar)