Türkiye'de tüm kademeler için okullar 9 Eylül Pazartesi günü itibarıyla yeni eğitim-öğretim dönemine başlayacak. Anaokulları ve 1. sınıflar için uyum haftası ise 2-6 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek. Yeni dönem için ders zilinin çalmasına günler kala okullar yine ekonomik krizin, yüksek enflasyonun, giderek artan eğitim masraflarının, yetersiz kamu yatırımlarının ve müfredat sorunlarının gölgesinde açılıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2024’ün temmuz ayında en yüksek fiyat artışı yüzde 104,5 ile eğitimde yaşanırken, bu oran geçen yılın temmuz ayına göre de artmış durumda. Okulların açılmasına kısa süre kala eğitim alışverişine çıkan aileler de başta kırtasiye masrafları olmak üzere okul kıyafetleri, servis hizmeti ve beslenme çantası gibi birçok gider kaleminde artan masraflar ile karşı karşıya kaldı.
AĞABEYİNDEN KALAN MALZEMELERİ KÜÇÜK KARDEŞİ KULLANACAK
Artı Gerçek’e konuşan İstanbul’da biri ilkokul birinci sınıfa, diğer ise anaokuluna başlayacak öğrenci velisi Özlem K., kırtasiye masraflarının geçen seneye oranla neredeyse ikiye katladığını söyledi. Geçen seneye oranla bu yıl beslenme çantalarının 80 TL’den 200 TL’ye, kalemliklerin 50 TL’den 90 TL’ye, bir parmak boyasının 40 TL’lerden 90 TL’lere yükseldiğini ifade eden Özlem K., çocuklarının birer yıl arayla okula başladığını hatırlatarak şunları söyledi.
“Artık ağabeyinden kalan malzemeleri kullanacak. Daha formlalar var. Onların da fiyatları yükselmiş durumda. İki çocuğumun da ihtiyaçlarını aynı anda karşılamam mümkün görünmüyor bu fiyatlar ile. Forma, okul çantası gibi öncelikli olan ürünleri alıp gerisini de yıl içerisinde parça parça alacağız artık. Şimdi ikisinin de okul ihtiyaçlarını almaya kalksak neredeyse asgari ücreti bulacak.”
‘AİLELER ZİNCİR MARKETLERE YÖNELİYOR’
İstanbul’daki kırtasiyelerde fiyatlar bölgelere veya semtlere göre kısmen de olsa değişkenlik gösteriyor. Ortalama bir okul çantasının fiyatı 400 lira olurken, beslenme çantası fiyatları ise 200-250 TL arasında değişkenlik gösteriyor. 12’li kuru boya seti 70 TL’den satılırken bir adet oyun hamuru 75 TL, bir adet kırmızı kalem 12 TL, 4O yapraklı bir resim defteri 40 TL, suluk ise 150 TL’den gidiyor.
Bu fiyatları yüksek bulan aileler ise zincir marketlerde satılan kırtasiye ürünlerine yöneliyor. Nitekim marketlerdeki fiyatlar kırtasiyelere göre kısmen de olsa daha uygun. Beslenme çantası ile birlikte bir okul çantasının fiyatı 320 TL’den 440 TL’ye kadar satılırken, bir kalemlik 69 TL, matara 69 TL, 8’li palet suluboya 30 TL, 4’lü kalem seti ise 28 TL arasından satışa sunuldu.
‘400 LİRAYA DA OKUL ÇANTASI ALABİLİRSİNİZ, BİN LİRAYA DA’
Tüm Kırtasiyeciler Derneği Genel Sekreteri İrem Özkal, kırtasiyelerdeki ürün fiyatlarının yurttaşların alım gücü ve tercihlerine göre farklılık gösterdiğini söyledi.
Ürün bazında fiyatlarında geçen yıla oranla bu yıl yüzde 30 ila 60 arasında bir artış olduğunu ifade eden Özkal, bir okul çantasının ortalama 1600 ile 1800 lira arasında dolabileceğini kaydetti.
Vatandaşların alım gücüne göre ürün tercihi yapabileceğini belirten Özkal, “Mesela 400 liraya da okul çantası alabilirsiniz, bin liraya da alabilirsiniz. Her iki fiyata da okul çantası satılıyor” dedi.
BAĞIŞ ADI ALTINDA KAYIT PARALARI: AİLELER ÇOCUKLARI OKULA GÖNDERMEMEYE BAŞLADI
Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Genel Başkanı Ömer Yılmaz’a göre yüksek enflasyon, gelirlerin daralması ve okul maliyetlerindeki artış ailelerin belini bükmüş durumda.
Kamusal eğitimdeki birçok öğrenci velisinin asgari ücret ya da çok daha altı maaşlarla geçinmeye çalıştığını, hatta bir kısmının da sosyal desteklerle ayakta durduğunu kaydeden Yılmaz, özellikle anaokulu ve 1’inci sınıfa yeni başlayacak öğrencilerin bu aşamadaki masraflarının çok yüksek olduğuna dikkat çekti. Okullardan ‘bağış’ adı altında talep edilen kayıt ücretlerine kırtasiye, giyim, servis gibi masraflarının da eklenmesi durumunda bir öğrencinin maliyetinin asgari ücreti bulduğuna vurgu yapan Yılmaz, birçok velinin artan maliyetler karşısında çocuğunu özellikle anaokuluna göndermemeye başladığını söyledi.
‘AİLELER TARİKAT VE CEMAATLERİN KUCAĞINA ATILIYOR’
“Velilerdeki ekonomik sebeplerden kaynaklı bu çaresizliğin boşluğunu Diyanet’e bağlı Kur-an kursları, tarikat ve cemaatler dolduruyor” diyen Yılmaz, şöyle konuştu:
“Aileler çocuklarını özellikle anaokulu düzeyinde okula gönderemez hale geldi. Çünkü kayıt esnasında istenen ücretler, okula başlama esnasında yapılan kırtasiye, giyim, servis, beslenme gibi maliyetler dar gelirli aileleri çok zorluyor. Zaten zar zor geçinen aileler bu sefer devlet okullarından daha az maliyetle öğrenci kabul eden Diyanet’e bağlı Kur-an kursları, tarikat ve cemaatlerin kucağına atılıyor. Bu büyük bir eşitsizlik oluşmasına neden oluyor. Bu da gittikçe ticarileşen, metalaşan bir eğitim sisteminin sonucudur. Eğitimdeki bu maliyetler ailelerin çocuklarını okullara göndermeme tehlikesine işaret ediyor.”
‘DEVLET DESTEĞİ ŞART’
Millî Eğitim Bakanlığı’nın özellikle dar gelirli ailelere eğitim desteği sunmasının şart olduğuna dikkat çeken Yılmaz, en azından 7 aylık bir desteğin aileleri biraz rahatlatacağı görüşünde.
Öte yandan Üsküdar Belediyesi de 2024-2025 eğitim öğretim döneminde, ilçe sınırları içerisinde ikamet eden 5 bin ilk ve orta okul öğrencisine 4 bin 500 lira kırtasiye ile giyim desteği kampanyası başlattı. Üsküdar Belediyesi resmi internet sitesi www.uskudar.bel.tr üzerinden duyurulan kampanyaya, 23 Ağustos ile 3 Eylül 2024 tarihleri arasında başvuru yapılabilecek.
80-100 BİNİ BULAN SERVİS ÜCRETLERİ: DAHA EKONOMİK YOLLAR ARAYACAĞIZ
Eğitimde önemli bir gider kalemi olan servis ücretleri de yeni ders zili öncesinde zamlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin (UKOME) okul servis ücretleriyle ilgili aldığı karar doğrultusunda, 0-1 kilometre arası mesafe ücreti yüzde 16 zamla aylık 1931 bin lira 40 kuruş oldu. Ancak veliler bazı servis şirketlerinin de bu karardan bağımsız olarak yüksek ücretler talep ettiklerini söyledi. “Aylık 80-100 binleri bulan fiyatlar talep ediliyor” diyen bir öğrenci velisi, “Daha ekonomik yollar arayacağız. Üç çocuğumuz var ve hepsi okul çağında. İki maaşlı bir aileyiz ancak yine de bu fiyatlara yetişmek mümkün değil” ifadelerine yer verdi.
‘OKULLARA VERİLEN ÖDENEK ÇOK FAZLA SINIRLANDIRILDI’
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak da Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın yıldan yıla düştüğüne dikkat çekti. Son iki yıldır okullara ödenek sağlansa da tasarruf tedbirleri kapsamında sınırlandırıldığını belirten Irmak, ödenek sağlanmayan okulların masraflarının öğrencilerden toplanan aidatlar, bağışlar gibi faaliyetlerle sağlandığını kaydetti.
Bu durumun öğrenci velileri için en yüksek gider kalemlerinden birini oluşturduğunu ifade eden Irmak, “Okulların açılmasına kısa süre kala aileler eğitim masrafları ile karşı karşıya kaldı. Geçen yıla oranla yüzde 100 ila 170 arasında artış yaşanan fiyatlara karşı asgari ücret sabit kaldı. Dolayısıyla dar gelirli aileler eğitim masraflarının altında kaldı. Bir köy okulunda okuyan öğrencinin maliyeti dahi şu an aylık 4-5 bin TL’yi buluyor” şeklinde konuştu.
‘AİLELER OKUL VE ÖĞRETMEN SEÇİYOR, KAYIT ÜCRETLERİ 200 BİNİ BULUYOR’
Okullarda alınan kayıt ücretlerine de dikkat çeken Irmak, bu süreçte çocuklarını özel okullara gönderemeyen ailelerin okul ve öğretmen seçme yoluna gittiğini işaret ediyor. Bu uygulamanın yasal olmadığını ancak ‘kayıt’ ücreti gibi her dönem uygulandığını ifade eden Irmak, şöyle konuştu:
“Çocuğuna nitelikli eğitim aldırmak isteyen aileler için masraf iyice artıyor. Okullarda istenen bağış adı altındaki kayıt ücretleri şehirlere, bölgelere ve semtlere göre değişiyor. Eğitimin iyi olduğu gerekçesiyle talebin yoğunlaştığı devlet okullarında istenen kayıt ücretleri 100-200 bini buluyor. Yani 5 binden başlayarak 200 binlere kadar çıkan ücretler talep edilebiliyor.”
‘EĞİTİMDEKİ EŞİTSİZLİK SINIFSAL FARKLILIĞI DERİNLEŞTİRİYOR’
Eğitimdeki gelir eşitsizliğinin sınıfsal farklılığı da giderek artığına işaret eden Irmak, yoksul ailelerin çocuklarının ya kötü şartlarda okuduğunu ya da okul masraflarını karşılamak için çalışmaya başladığını söyledi. Türkiye’de 12 yıllık eğitimin parasız ve zorunlu olduğu gerçeğinin sadece kâğıt üzerinde kaldığını belirterek, “Aileler için en büyük gider kalemi eğitim” diyen Irmak, bu durumun öğrencileri okul dışına çıkmaya zorladığını kaydetti.
Tam bu noktada da Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu yıl gerekçeleri artırarak açık liselerin önünü tamamen açtığını hatırlattı Irmak. Buna neden olarak ‘öğrencilerin eğitimden kopmaması’ gösterilse de Irmak’a göre asıl neden eğitim kopan ve çalışmaya başlayan öğrencilerin MESEM’lere yönlendirilmek istenmesi. Devletin MESEM’ler eliyle çocuk işçiliğini meşrulaştırmasının da en büyük sorunlar arasında yer aldığını belirten Irmak, “Çocuklar sanayilerde şirketlerin eline bırakılıyor. Aynı zamanda şimdi ortaokulların da meslek lisesi bölümlerini açıyorlar. 7 ve 8’inci sınırlardan itibaren MESEM’lere yönlendirilecek çocuklar. Bu durumda okul masrafını karşılayamayan dar gelirli aile çocuklarını MESEM’lere yönlendirmek durumunda kalacak” dedi.
‘YENİ MÜFREDATA SES ÇIKARMAMIZ LAZIM’
Türkiye'deki eğitim sistemine ilişkin en büyük tartışmalardan biri de müfredat sorunu. Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli bu yıl ilk kez uygulanacak.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Irmak, Türkiye'de eğitim sisteminin en temel bilimsel ilkelerden ve eleştirel düşünce yaklaşımından hızla uzaklaşacağı, okullarda dinselleşmenin de aynı hızla artacağı görüşünde. Bu modelin tamamen dini ritüellere, tarikat ve cemaatlerin isteğine göre hazırlandığını kaydeden Irmak, “Şimdi öğrenciler her şeyi kutsal üzerinden tarif eden bir model ile karşılaşacak. Uzun vadede sorunlara yol açacak bu müfredata karşı daha yüksek ses çıkarmalıyız” çağrısında bulundu.