Hakkari'de Kur’an-ı Kerim’e Geçiş Töreni Düzenlendi Hakkari'de Kur’an-ı Kerim’e Geçiş Töreni Düzenlendi

Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) Yüksekova Temsilciliği tarafından 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlediği dayanışma yemeğine HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede, HDP İlçe Eşbaşkanları Abdulkerim Akdoğan ve Şadiye Kırmızıgül, yerine kayyum atanan Yüksekova Belediyesi Eş Başkanı İrfan Sarı, CHP Yüksekova İlçe Örgütü, Esnaf Sanatkarlar Odası Başkanı Vedat Çoğaç, Hakkari Barosu avukatları, ÖHD ve İHD temsilcileri Hakkari ve Şemdinli’den EĞİTİM-SEN ve KESK üyeleri katıldı.

Metro Kafe’de düzenlenen dayanışma yemeğinde konuşan KESK Hakkari Dönem Sözcüsü Tahir Tekinalp, uzun bir süreden yeniden bir araya gelmiş olamanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade ederken. ‘’10 Ekim Ankara Garı Katliamının yıl dönümü yaklaşıyor bu vesile başka Süleyman Aksu arkadaşımız olmak üzere Ankara’da ve Suruç’ta yaşamlarını yitiren bütün emek demokrasi şehitlerini minnetle anıyoruz’’ dedi
‘’Biz kamu emekçileri insanca bir yaşam, kadrolu ve güvenceli çalışmayı 3600 ek gösterge, görevli toplu sözleşme gibi temel taleplerimizi büyütmek için KESK’te örgütlenelim’’ diyen Tekinalp; ülkede hukuk ve adalete olan güvenin azaldığı, halk iradesinin hiçe sayıldığı, halkın temsilcilerinin tutsak edildiği, halkın seçtiği belediyelere kayyum atandığı, hak arama yollarının kapatıldığı bu ortamda emekçilerin örgütlü mücadelesi ve dayanışması bütün bu karanlık ortamı değiştirecektir’’ ifadelerini kullandı.

Tekinalp’in ardından konuşan EĞİTİM-SEN MYK Üyesi Sinan Muşlu ise Eğim Enternasyonali’nin tek üyesi olan EĞİTİM-SEN’in 1994 yılından bu yana 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü kutladığını belirtti. EĞİTİM-SEN in Türkiye’deki ilk sendika olduğunu diğer sendikaların ise kendilerinin verdiği mücadele sonrasında çıkan yasa ile kurulabildiğini ifade eden Muşlu; ‘’ Son 10 yıldır bir rink düşünün, alabildiğine bir mücadele verdik. Ama berbat dayak yedik. Bizi evire çevire dövdüler o ringin zeminine düşmedik ayakta kaldık. Bin 600 arkadaşımızı ihraç ettiler. Açığa almalarla elimizi kolumuzu bağladılar, ihraçlarla elimizi kolumuzu bağladılar. Şimdi arkadaşlarımız dönüyor. Bazıları emekli oldu. Geri kalan arkadaşlarımızla dünya sendikal tarihinin görmediği bir işi 5 yıldır yapıyoruz. Bu arkadaşlarımızı her ay küçük de olsa ele muhtaç etmemek için dayanışma içerisindeyiz. Sonuç olarak bize saldıranlar saldırmaktan yoruldular. Biz ayakta kalmanın gücündeyiz. Onlar bize saldırmaktan yoruldular. Güzel bir haber vereyim size iki aydır genel merkezde bulunduğumuz gün sayısı sınırlıdır. TİS (Toplu İş Sözleşmesi) için hazırlıklar yaptık. TİS’de tavır koyduk, yine iktidar ve ortağının sendikası satış sözleşmesini imzalıyor. İki yıldır pandeminin ekonomik krizinden inim inleyen hem halkımızın hem kamu emekçilerinin ekonomik zorluğuna rağmen, enflasyon yüzde 40’dayken gidip yüzde 5’lere imza attılar. Ve ilk defa bu kadar büyük teşhir oldular. Tepkiyle karşılaştılar.’’ dedi.

Muşlu’nun ardından konuşan TÜMBEL-SEN Genel Sekreteri Yılmaz Yıldırımcı ise itfaiye emekçilerinin sorunlarına çözüm üretmek için önümüzdeki hafta bir çalıştay düzenleneceğini belirtti. Daha sonra TİS sürecine değinen Yıldırımcı emekçileri ‘’sefalet ücretlerine mahkum eden’’ bir sözleşme imzalandığını söyledi. Kayyım atanan belediyelere de değinen Yıldırımcı ‘’ halkın iradesinin gasp edildiği bir zaman dilimi yaşıyoruz. Kayyumun fiziki olarak birinin gelip orada oturması ya da bir binanın işgal edilmesi olmadığını siz de biliyorsunuz. Kayyum siyasi olarak iradenin gasbıdır. Kayyum topyekün bir halkı yok saymaktır’’ dedi.

Daha konuşan HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede; ‘’şunu söylemekten asla vazgeçmememiz lazım, doğrudur bu faşist iktidar yıllardır her yönüyle bu halkın üzerine gelmektedir. Ekonomik krizin yükünü emekçilere yoksulların sırtına yüklemektedir. Ülkeyi savaş kıyımla talanla yönetmeye çalışmakta. Hepimiz bunun farkındayız. Ortadoğu da bir savaş mekanı mevcut bu mekanda Kürdistan’dır. Bunu da hepimiz biliyoruz. Kapitalist sistemin ne yapmaya çalıştığını bölgedeki ulus devletlerin zihniyetini, hepimiz bunu çok net anlıyoruz. Ama bunu unutmamak lazım bunun karşısında direnen kitleleri direnen halkları boyun eğmeyenleri asıl bizi aydınlığa götürecek bu görüştür bu anlayıştır. Bizden öncekiler bu ceberrut iktidarlar karşısında diz çökmediler. Ve biz onların mirasını alıyoruz. Biz Ankara Gar Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin mirasını alıyoruz. Bir Roboski’de savaş uçakları ile katledilenlerin mirasını alıyoruz. Biz Halepçe’de kimyasallarla öldürülenlerin mirasını alıyoruz. Biz böyle bir halkız biz buradan geliyoruz. Bizim bu arkadaşlarımıza sözümüz var, bu ülkeye eşit adil barış içinde bir yaşamı getirme sözümüz var . dolayısıyla bunu getirmenin de yolu başta da söylediğim gibi hep bereber örgütlenecek hep beraber sesizimi yükseltecek daha gür konuşacağız. Daha cesur konuşacağız. Daha fazla bir arada bulunacağız. Bu şekilde ancak kurtulabiliriz’’ dedi.