KESK Hakkari Şubeler Platformu adına Eğitim-Sen Şube Eş Başkanı Murat Balıkesir tarafından yapılan açıklamada çalışma hakkı; her insanın insan onuruna yakışır bir hayat idame ettirebileceği iş ve gelire sahip olma hakkını olduğunu söyledi.
Hükümeti OHAL’i fırsata çevirmekle suçlayan Balıkesir, KHK’lar eliyle ve Resmi Gazete’de isimlerinin yayınlanmasıyla on binlerce kamu çalışanının ihraç edildiğini belirtti.
İktidarın ihraçlara ilişkin tüm itiraz yollarını kapattığını savunan Balıkesir, AİHM’e on binlerce başvuru yapıldığını ve hükümetin bu süreci bir oyalama mekanizmasına dönüştürdüğünü ileri sürdü.
Balıkesir, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
"OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu, 23 Ocak 2017 günü 685 sayılı OHAL KHK’si ile iki yıllık süre içinde kamudan ihraç edilmiş yüz binlerce kamu emekçisinin ihraç başvurularını değerlendirmek ve karar altına almakla görevlendirilmişti. 23 Ocak 2022 itibariyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu beşinci yılını doldurmuş olacaktır. Kısa süre önce OHAL Komisyonu’nun 2021 yılı faaliyet raporu yayınlandı. Rapora göre toplam 125.678 kamu görevlisi ihraç edilmiş olup bunlardan 123.078 kişi işlemin iptali için komisyona başvuru yapmıştır. Komisyon 5 yıldan sonra 117.828 dosyayı karara bağlamış olup 5.250 dosyanın incelemesi devam etmektedir. Komisyon 101.987 başvuruyu ret etmiş, 15.841 dosya hakkında ise göreve iade kararı vermiştir. Yani dosyalardan %87’si için RET, %13’ü için ise KABUL kararı vermiştir. 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana KESK’e bağlı sendika üyelerimizden 4.239’u OHAL KHK’ları, 98’i 375 sayılı KHK’nın ek 35. Maddesi ve 479’u Yüksek Disiplin Kurulu kararlarıyla olmak üzere toplam 4.816 KESK’li hukuksuzca ihraç edilmişlerdir. OHAL KHK’ları eliyle ihraç edilen 4.239 KESK’li işlemin iptali için komisyona başvurmuştur. Komisyon aradan 5 yıl geçmesine rağmen hala 1.495 dosyayı karara bağlamamıştır. Karara bağlanan başvurulardan 1.604’ü RET, 1.140’ı KABUL edilmiştir.Ne acıdır ki, tam sayısı bilinmemekle birlikte en az 15 kişi yaşamlarını yitirdikten sonra “gidemeyecekleri” işlerine iade edilmişlerdir. Hepsini saygıyla anıyoruz.
Hatırlanacağı üzere “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı metin, 11 Ocak 2016 tarihinde, yurtiçi ve yurtdışındaki 1128 Barış İçin Akademisyeni imzasıyla yayımlanmış, akademisyenlere yönelik eleştirilere tepki olarak kısa süre içinde de metnin imzacı sayısı 2212’ye yükselmişti. Çoğunluğu üyemiz olan barış akademisyenleri KHK’lerle üniversitelerinden haksız ve hukuksuz bir biçimde ihraç edildi. Şu an OHAL inceleme komisyonu tarafından Barış Akademisyenlerinin dosyalarının çoğu reddedilmektedir.
Dönemin Özel Yetkili Mahkemelerine benzetilen bu İdare Mahkemeleri de tıpkı komisyon gibi kararlarını ilk kez OHAL KHK’leri ile karşılaştığımız “mensubiyet”, “iltisak”, “irtibat” kavram ve kriterleri üzerinden vermektedir. Bilindiği üzere; OHAL KHK’ları ile "irtibat ve iltisak" gibi yeni bir suç tanımı yapılmış, bu tanımlama uyarınca medeni ölüm sonucunu doğuracak ağır bir yaptırım gerçekleştirilmiştir. Oysa defalarca belirttiğimiz üzere mevzuatımızda “iltisak” ve “irtibat” hususunda açıklayıcı tanımlar bulunmadığı gibi bunların suç ve cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olduğu ve dolayısıyla masumiyet karinesini ihlal ettiği açıktır
İktidarın OHAL’i fiilen devam ettirme uygulamalarından biri de 7145 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 375 sayılı KHK’ye eklenen geçici 35. Madde eliyle devam ettirilen ihraçlardır. Uygulama en çok da iktidarın sendikal hak ve özgürlükler karşıtı politikalarını eleştiren, tutum alan KESK’lileri hedef almaktadır.
Bu vesileyle bir kez daha çağrıda bulunmak istiyoruz; Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı, etkin olmayan, denetlenemeyen, kendisini anayasa ve yasalar üstü gören, hükümetin bir organı gibi çalışan ve idari bir mekanizma olan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir. Ret kararları iptal edilmeli, haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte görevlerine iade edilmedir.
Özel yetkilendirilmiş idare mahkemelerinde devam eden dosyalar, bu mahkemelerin ret etmesi üzerine istinaf’a, Danıştay’a giden dosyalar geri çekilmelidir. Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır.
375 sayılı KHK’ye eklenen geçici 35. Madde eliyle yapılan ihraç uygulaması derhal sona erdirilmelidir. İş güvencesi iktidarın sopası haline getirilmemeli, sendikal örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalıdır.
İktidar başta örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklere yönelik baskı politikalarına son vermeli, ceza ve soruşturmaları durdurmalıdır"