Artı TV'de Ezo Özer'in sunduğu Odak programında Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu ve Doç. Dr. Tolga Şirin, HDP'nin kapatılması için yapılan başvuruyu ve Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun vekilliğinin düşürülmesini değerlendirdi.

Meclis'te kendi istekleri doğrultusunda grup toplantısı odasına geçerek kararı protesto ettiklerini söyleyen Gergerlioğlu, geceyi toplantı salonunda koltuk ve kanepelerde uyuyarak geçirdiklerini belirterek, "Gün boyu ziyaretçiler gelerek, desteklerini beyan ettiler. Direnişimizi devam ettiriyoruz. Partimiz bir nöbet listesi oluşturdu, bu liste doğrultusunda arkadaşlarımız her gün burada bana destek veriyorlar. Bana gelen binlerce mesaj, telefon, canlı bağlantılar oluyor. Gittikçe direnişimiz büyüyecek. Adalet Nöbeti direniş afişimizi astık. ABD Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Parlemontosu, Avrupa Birliği yetkilileri ve çeşitli siyasetçilerin açıklamaları geliyor" dedi.

'BU KARARI TANIMIYORUM'

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun açıklamalarını bir nevi bocalama olarak değerlendiren Gergerlioğlu, "Çok açık bir şekilde bir hukuksuzluk var ortada. Bunu maalesef Türkiye Cumhuriyeti iktidarı yoğun bir şekilde yapmaktadır. Sayın Demirtaş kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde, 18. madde yani siyasi rakibini ekarte etmek için bir takım siyasi atraksiyonlar meselesi bizde de geçerli. Bütün bunlar karşısında biz tamamen yargının iktarın sopası haline geldiğini, Meclis Başkanlığı'nın iktidarın emri ile bu kamu vicdanının kabul etmediği bir kararı okuduğunu görüyoruz. Ve biz bundan dolayı çok güçlü bir şekilde direneceğiz. Bu kararı tanımıyorum" dedi.

Bunlar açık şekilde Anayasa'yı çiğneyerek bir yargı süreci yürütenlerin uygulamalarıdır diyen Gergerlioğlu, "Yargı sürecinin durdurulması gerekirken, bize ceza verildi. Benim kararım bir hukuksuzluk belgesi. Bugün yaşananlar ne kadar hukuki gibi görünse de ne kadar siyasi olduğunu gösteriyor.

Kendisi ve partisine dönük kararların MHP Kongresi için bir hediye anlamına geldiğini söyleyen Gergerlioğlu, "İşkenceleri, çıplak aramaları, ceza evindeki ihlalleri ortaya koymama dönüktür. Vekilliği düşürmekle ile kalmayarak siyaset yasağı da getirmeye çalışmaktadırlar. İktidarın, güçlü bir muhalefet siyasetinden ne kadar korktuğunu göstermektedir. Bunlar çok boşuna siyasettir" şeklinde konuştu.

'MAHKEME DURDURMAK ZORUNDA KALACAK'

"Mahkeme, Berberoğlu olayında yaşadığımız gibi kararı durdurmak zorunda kalacak" diyen Kanadoğlu, "Anayasa Mahkemesi, 2001'deki değişiliği amacına uygun yorumlarsa ve bu yorum sonrasında 14. madde kapsamındaki suçların sadece bir düşünce açıklaması ile değil, eylem ile gerçekleştirilecek suçlar olduğu tespitini ortaya koyarsa, seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğinin tespiti yapılacak. Sonrasında mahkemeye geri dönecek ve mahkeme durdurmak zorunda kalacak dokunulmazlıktan yararlandığı için. Dokunulmazlık dosyası yeniden Meclis'e gelmek zorunda kalacak" ifadelerini kullandı.

'YARGISAL TACİZ'

Tanrıkulu, Bakan Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz istifa etsin Tanrıkulu, Bakan Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz istifa etsin

Türkiye'de yapısal bir ifade özgürlüğü sorunun olduğunu söyleyen Doçent Doktor Tolga Şirin, ifade özgürlüğü sorununun sistematik bir hale geldiğine vurgu yaptı. Şirin, "Düşünce suçu dediğimiz, kavramlar setine değen, dokunan, o perspektif ile bir kesişim içerisinde olduğu düşünülen her türlü düşünce açıklamasına, Kürt sorunu ile bağlantılı olarak otomatik bir müdahale uygulaması var. Bu bir yargısal taciz yüzeyine ulaşmıştır. İfade özgürlüğünün en geniş olması gereken parlamentoda da bir karşılığı oluyor. En çok düşünce açıklaması yapan vekillerde bunlardan nasibi alıyor. Ömer Faruk Gergerlioğlu da bunlardan bir tanesi" dedi.