CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yurttaşların sorunlarını dinlemek için geldiği Sinop’ta muhtarlarla buluştu. Sinop Kültür Merkezi’ndeki toplantıda Kılıçdaroğlu, muhtarlara “Bana arzu ettiğiniz soruyu sorabilirsiniz. Mademki bir aradayız. Sizlerin aklına gelen her soruyu rahatlıkla sorabilirsiniz, alınmam. Oturacağız, konuşacağız. Sizin de memleketin de sorunları var” dedi.

Muhtarların sorunlarını anlatmasının ardından Kılıçdaroğlu değerlendirmede bulundu. Kılıçdaroğlu’nun konuşması özetle şöyle:

'EN AZ ÇALIŞTIĞIM SÜRE SSK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'

"Türkiye’yi yönetecek kişinin halkıyla yan yana gelerek konuşması lazım. ‘Türkiye’nin çözülemeyecek sorun yoktur’ demesi lazım. Nasıl sorunları çözeceğini de anlatması lazım. Herkes beni SSK Genel Müdürü olarak bilir, oysa en az çalıştığım süre. Maliye Bakanlığı’nda çalıştım. Bütün hayatım bütçe nasıl hazırlanır ile geçti.

'PLANLAMA İLE ÇÖZÜLÜR'

Köylerde yapılan binalar. Oğlunuz var, kızınız var, ikinci, üçüncü kat yapayım, bunlar gitmesinler. Kanunla çözülür. Planlama olsun, elbette olacak. Planlama olacak diye herkesin tek katlı olmasına gerek yok. Çöpü nasıl toplanmalı, suyu nasıl gelmeli, bunlar planlanırsa planlama da olur. Sorunun çözümü muhtar. Vatandaş derdini muhtarına anlatıyor. Belediye başkanına gitseniz, orası benim görev alanım değil diyecek. Müdahale etse İçişleri Bakanlığı senin görevin değil diyecek. Muhtar her şeyi bilir mi, bilmez. O zaman ne olacak, devletin bir merkez birimi olacak. O da valilikte olur. Muhtarı çağıracak, arkadaş şu köye planlama yapalım.

'BANA BAY KEMAL DİYEBİLİRSİNİZ'

Bana her zaman Kemal Abi diyebilirsiniz, Bay Kemal de diyebilirsiniz. Niye, bu kardeşiniz bu ülkenin sorunlarını çözmeye talip. Efendim paramız yok, niye paramız yok? Bir ayda 128 milyar dolar nereye gitti. 128 milyar dolarla bütün köylerin altyapı sorunu çözülürdü. Sormak isteyen Merkez Bankası başkanı da görevden alındı. Kime ait 128 milyar dolar, tüyü bitmemiş yetimin parası. Kim aldı bu parayı, herhalde muhtarlar aldı! Esnafa, memura, işçiye, işsize, sanayiciye soruyorum, hayır. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunamayanlar, ülkenin kalkınmasına katkıda bulunamazlar. Her bir vatandaşımız için geçerli bu ister muhtar ister kağıt toplayan vatandaş.

Abdullah Zeydan: Gasp edilen belediyeleri halka teslim edin Abdullah Zeydan: Gasp edilen belediyeleri halka teslim edin

Kılıçdaroğlu'ndan, 'erken seçim' açıklaması: Geciken her günün maliyeti vatandaş için çok ağır olacak

'HDP İLE BERABER DEĞİL ANCAK HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSMAYIZ'

Arkadaşlar, bizim bir ittifakımız var. 4 parti var orada. DP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve CHP. HDP ayrı parti, biz ayrı partiyiz. Biz hiçbir zaman HDP ile beraber bir parti olduk demedik. Ama bizim bir özelliğimiz var, haksızlık karşısında susmayız. Haksızlık karşısında susan şeytandır… Seçimlerde zorla istifa ettirilen Melih Gökçek’in hakkını ben savundum. Milletin seçtiği kişiyi sen zorla istifa ettiremezsin. Millet seçtiyse, milletin hakkına saygı göstereceksin. Kürt kökenli vatandaşlarımız, kimliği, inancı ne olursa olsun, herkesin inancına, kimliğine ve yaşam tarzına saygı göstereceksin. Siz anne ve babanızı seçme hakkına sahip misiniz?... Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapılır. İşçiler, memurlar, aparman görevlileri sosyal kimliktir. Sosyal kimlik dediğiniz zaman her görüşten muhtar var. Muhtarları sorunları dediğinizde, a, b, c partisi demiyorsunuz.

'HDP’Lİ MECLİS BAŞKANVEKİLİ VAR'

Türkiye’de siyaset yanlış mecrada ilerliyordu, düzletmek için çalışıyoruz. Kürt AK Partiye oy verdiği zaman bir şey yok, CHP oy verdiği zaman PKK’lı… Kızıyorlar HDP’ye. HDP’li Meclis Başkanvekili var. O izin verince kürsüye çıkıp konuşuluyor.

'ORMAN KÖYLÜLERİ EN YOKSUL KESİM'

Orman köylüleri, buranın zengin orman kaynağı olduğunu biliyorum. Sinop’un olağanüstü bir coğrafyası var. Bu güzel coğrafyada orman köylüleri Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ve hala içinde bulunduğumuz sürede en yoksul kesimdir. Orman Genel Müdürlüğü çalıştırır insanları, işveren kabul eder. Ağaç keseceksiniz, işveren kabul ediyor. Çalıştıracaksın, sigortasını yatıracaksın ve ona parasını ödeyeceksin. Sözde zam yapmışlar, geçen seneden daha düşük gelir alıyor. Neyin fiyatı düştü ki siz de bu insanların aldığı üç, beş kuruşu düşürdünüz.

'ORMANI KESERSENİZ, SU GİDER'

Su kaynağı azaldı, ormanı keserseniz su gider. Genç ağaçlar kesiliyor, ne için. Ağaç da canlı değil midir? Allah’ın yarattığı kâinata herkesin saygı duyması lazım. Her canlıya saygı göstermek zorundasınız, ağaca da saygı göstermek zorundasınız. Ekosistem dediğimiz olay var. Bizden sonrakilere de güzel bir dünya bırakmak zorundayız.

'RAHMETLİ ÖZAL’IN YAPTIĞI EN İYİ UYGULAMA'

2 milyon 757 bin çocuk internete ulaşamıyor. Sadece sizin sorununuz değil. İstanbul’da bile bazı semtlerde ulaşamıyorlar. Rahmetli Özal’ın yaptığı en iyi uygulamalardan biri de Türk Telekom’du… Türk Telekom’un görevlerinden biri de Türkiye’nin bütün coğrafyasına interneti ulaştırmaktı. Ne yaptılar, Hariri ailesine sattılar. Gelirini aldı, bankalar borcunu ödemeye gelince ödemiyorum dedi.

'GENÇLER NİYE KÖYE GELSİN'

Köyleri cazip hale getirmek, köyler nasıl cazip hale gelir. Televizyonu, buzdolabı, interneti, altyapı olursa köyde kalır. Altyapı yok, doğru dürüst televizyonu çekmiyor. Ektiğinin de karşılığını alamıyor. Ben köyde niye durayım. Gençlerin köyde kalabilmesi için ülkeyi yönetenin düşünmesi lazım. Bak altyapıyı yaptım, bak ürettiğinin karşılığını alıyorsun demesi lazım….

'NE KADAR YOKSUL YARATTIYSA, O KADAR FAZLA OY ALDI'

En fazla oyu köylerden aldı. Ne kadar yoksul yarattıysa, o kadar fazla oy aldı. Kabahat bizde, sizde değil. Niye, Ankara’da oturursun, bir sürü laf edersin, vatandaşa dokunmazsın… Bir şey yapmazlarsa faturayı siz ödeyeceksiniz. 10 milyon 750 bin işsizimiz var. Üniversiteyi bitirmiş işsiz. Bu kadar işsiz ne olacak. Ben düşüneceğim, sizler de düşüneceksiniz.

'TARIM KANUNUNU İŞARET ETTİ'

Siyaset cebini düşünürse, ben nasıl köşeyi dönerim diye düşünürse, bu sorular çözülmez. Bu sorunların çözümü ahlaklı siyasetten geçer. İktidar olursanız, sorunların nasıl çözeceksiniz. 2006 yılında Meclis’ten Tarım Kanunu geçti, 21’inci maddesi şöyle söyler: Devlet milli gelirin en az yüzde 1’ni çiftçiye vermek zorundadır. Meclis kanun çıkarmış, devleti yönetenler ben kanuna uymam diyor. Peki çiftçi kardeşlerimiz sordu mu? Arkadaş benim hakkım bu, benim hakkımı niye teslim etmiyorsunuz? Ziraat odaları ne için dava açmıyor, kimse korkudan dava açamıyor. Kanunun verdiği hakkı bile insanlar korkularından isteyemiyorlar. Verilir diyor, verilebilir demiyor. Emredici hükümdür. Yollar çok kötü, CHP’ye oy verilirse daha kötü. Devlet adaletle yönetilmeyecek miydi? Nedir bu vatandaşlar arası ayrıcalık yapmak. Olur a, b,c partisine verir.

'ELEKTRİK TEMEL İNSAN HAKKIDIR'

Elektriklerimiz kesildi. E özelleştirdiler. Eskiden devlet yapıyordu. E özelleştirmeyin, bu insani bir olay dediniz mi? 21. Yüzyıl. bir evde elektrik olmaması ne demek? Elektrik artık su gibi bir insan hakkıdır. Tarımdaki hibelerden söz ediliyor, hibe değil hak. Sizin hakkınız…

'YARDIMCI ELEMAN VERİLECEK DEDİĞİM ZAMAN KIZIYORLAR'

Bir arkadaşınız söyledi, bize özel kalem müdürü değil bekçi lazım… Yerine göre bunlar yapılacak. Ben muhtarlara birer yardımcı eleman verilecek dediğim zaman itiraz ediyorlar. Niye itiraz ediyor. Valinin var, kaymakamın var, belediye başkanının var. Sizin niye yok? Diyelim muhtarlığı kapattın, vatandaş size ulaşamaz… Muhtara sadece yardımcı eleman değil bir bütçe de vereceğim. Muhtar elektrik faturasını neyle ödüyor? Cebinizden ödüyorsunuz. Belediye başkanı cebinden mi ödüyor?

BU KARDEŞİNİZE GÜVENECEKSİNİZ'

Türkiye’nin çözülmeyecek sorunu yok, sorunların büyük kısmı 4-5 yıl içinde çözülür. Para var. Ne kazanıyor 5’li Çete. Milyar dolarlar. Garibanlar, işçiler, asgari ücretliler. Örnek vereyim. Hükümet 2 bin 825 lira verdi. Biz ne yaptık, CHP’li belediyeler 3 bin 100 lira verdi, en az. Peki arkadaşlar Gaziantep’in en küçük belediyesi olan Karkamış Belediyesi veriyor da Türkiye Cumhuriyet Devleti neden veremiyor, bu bir siyasi tercih. Bizim siyasi tercihimiz halktan yanadır, 5’li çetenden yana değil. Önce Allah’a, sonra kendinize inanacaksınız, sonra bu kardeşinize güveneceksiniz." (ANKA)