Yaygınlaştırılan maden faaliyetleri, petrol arama sahaları ve doğaya yönelik sistematik tahribatın yanı sıra uzun kış aylarında zorunlu hale gelen kömür kullanımı, kentte solunan havayı adeta ölümcül bir hale getiriyor.
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun verilerine göre, Colemêrg’de yalnızca 2024 yılı içerisinde hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle 230 kişi yaşamını yitirdi. Kent, hava kirliliğinde en tehlikeli ve kanserojen gruplar arasında yer alan PM2,5 oranlarının yüksekliğiyle de dikkat çekiyor. Uzmanlar, bu durumun başta akciğer kanseri, solunum yetmezliği ve Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) olmak üzere birçok ciddi hastalığın kentte yaygınlaşmasına neden olduğunu belirtiyor.
Kent merkezinde doğalgaz kullanımının başlaması ve Gever’de (Yüksekova) yalnızca bir mahallede doğalgazın devreye alınması, hava kirliliğinde kısmi bir düşüş beklentisi yaratsa da diğer ilçelerde kömür kullanımının devam etmesi sorunun uzun yıllar süreceğine işaret ediyor. Özellikle kalitesiz ve kükürt oranı yüksek kömürlerin kullanımı, hava kirliliğini daha da ağırlaştırıyor.
KOAH VE AKCİĞER KANSERİ VAKALARI ARTIYOR
Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası (SES) Colemêrg Şubesi Eşbaşkanı Remzi Özer, hava kirliliğinin kentte ciddi bir halk sağlığı krizine dönüştüğünü ifade etti. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde kanser vakalarında ve kronik hastalıklarda ciddi artışlar yaşanacağını vurgulayan Özer, şunları söyledi:
“Colemêrg’in sağlık açısından daha riskli olduğu uzun süredir söyleniyor. Ancak burada hava kirliliğinin çok daha belirleyici bir etken olduğu görülüyor. KOAH hastalarında, akciğer kanserinde ve kalp krizlerinde belirgin bir artış yaşanıyor. Kent, bu temel riskler açısından bölgede ikinci sırada yer alıyor. Merkezde doğalgazın büyük oranda devreye girmesiyle hava kirliliği bir nebze azaldı; ancak ilçelerde, özellikle Yüksekova’da kükürt oranı yüksek ve kalitesiz kömürlerin kullanılması nedeniyle hava kirliliği halen çok yüksek seviyelerde. Bu durum KOAH ve akciğer kanseri vakalarını daha görünür hale getiriyor.”
Özer, çözüm için kömür kullanımının niteliğine ve enerji politikalarına dikkat çekerek, “Kükürt oranı yüksek kömürler yerine daha kaliteli kömürlerin kullanılması bile halk sağlığı açısından daha koruyucu olur. Ancak asıl çözüm, doğalgazın tüm ilçelere yaygınlaştırılmasıdır. Yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların bu konuda daha hızlı adım atması gerekiyor” dedi.

“İNSAN AÇ KALIR AMA NEFESSİZ KALAMAZ”
Hava kirliliğinin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda temel bir yaşam hakkı meselesi olduğunu vurgulayan Remzi Özer, temiz havanın önemine şu sözlerle dikkat çekti:
“Bir insan susuz kalabilir, aç kalabilir ama nefessiz kalamaz. Hava, yaşamı mümkün kılan en temel unsurdur. İnsan belki günlerce aç ya da susuz kalabilir; fakat temiz hava olmadan yaşaması mümkün değildir. Bu nedenle temiz hava bir lüks değil, temel bir haktır.”
Colemêrg’in yeşil alanlar açısından zengin bir kent olmasına rağmen, maden çıkarma faaliyetleri ve doğanın sistematik şekilde tahrip edilmesinin hava kirliliğini artırdığını belirten Özer, “Doğanın talan edilmesi, dağların delik deşik edilmesi ve yaşam alanlarının yok edilmesi, soluduğumuz havayı da zehirliyor. Buna dur demek için ciddi ve kararlı bir çaba ortaya konulması gerekiyor” diye konuştu.
Uzmanlar ve sağlık örgütleri, Colemêrg’de hava kirliliğine karşı acil ve kalıcı önlemler alınmadığı takdirde, önümüzdeki yıllarda solunum yolu hastalıkları ve kansere bağlı ölümlerin artarak devam edeceği uyarısında bulunuyor. Kentte temiz hava hakkının sağlanması için hem enerji politikalarının hem de doğaya yönelik uygulamaların yeniden gözden geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.






