- İnsanlığa karşı işlenen suçların en önemli merkezlerinden, 12 Eylül döneminde işkence ve kötü muamelelerle hafızalara kazınan Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nin müze ve kültür merkezine dönüştürülmesi için çalışmalar başladı. Ancak cezaevinin tamamının değil sadece bir bloğunun müzeye dönüştürüleceği belirtiliyor. Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi'nde işkence gören isimlerden yazar Nuri Sınır ve Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir taleplerini Artı Gerçek’e anlattı.

Diyarbakır Askerî Cezaevi ya da bilinen adıyla 5 No'lu Cezaevi, dünyanın en kötü 10 cezaevi arasında yer alıyor. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından tutuklu ve hükümlülere yapılan ağır işkenceler ve insanlık dışı muamelelerle hafızalara kazınan cezaevinde 1981 ve 1984 yılları arasında en az 34 kişi işkenceyle katledildi, yüzlercesi ise sakat kaldı. Yaşananlar kitaplara, filmlere, belgesellere konu oldu. Geride bıraktığı acı ise hiç unutulmadı.

RELATED VİDEO

Yapımına 1972'de başlanan cezaevi 4 Temmuz 1980'de açıldı. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından sıkıyönetim döneminde askeri cezaevi olarak kullanıldı. Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi'nin müze ve kültür alanına dönüştürülmesi için 11 Ekim 2022'de Adalet Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında imzalanan protokolle Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'ne devredildi.

Diyarbakır Anıtlar Bölge Müdürlüğü ile Kültür Turizm Bakanlığı tarafından 17 Mayıs 2023'te 11 milyon 425 bin 378 lira bedelle ihale açıldı. 7 Haziran’da imzalanan sözleşmeye göre ihale 11 milyon 250 bin lira bedelle en düşük teklifi veren Okyanus Mühendislik ve İnşaat A.Ş.’ye verildi.


Ancak ihaleye göre cezaevinin tamamının değil bir kısmının insan hakları müzesi yapılacağı, geri kalan kısımların ise kütüphane ve kültür merkezine dönüştürüleceği belirtildi. Bu durum tartışma yarattı.

'ORJİNALİNE UYGUN OLARAK MÜZE HALİNE GETİRİLMELİ'

12 Eylül döneminde Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde işkence gören isimlerden yazar Nuri Sınır, "5 No'lu Cezaevi müze yapılarak teşhir edilmelidir. Orijinaline uygun olarak korunarak müze olması lazım. Orası birinci derecede tarihi bir yerdir. O statüye sahiptir, hiç kimse izinsiz müdahale edemez. Talebimiz bu işkence merkezinin geleceğe aktarılmasıdır. O vahşet, bu devlet tarafından nasıl yapılmış gelecek kuşaklar da öğrensin" dedi.

whatsapp-image-2023-08-25-at-13-30-15.jpeg

'CEZAEVİNİN AMACI KÜRTLERİ KİŞİLİKSİZLEŞTİRMEKTİ'

“Bu cezaevinin en büyük özelliği Kürtleri kişiliksiz hale getirmekti" diyen Sınır, şöyle devam etti: "Kişiliksiz bir nesil açığa çıkararak onların birbirlerinden utanır hale gelmesiydi. Bu olayları anlattığımız zaman bazen insanlar anlayamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar. Çünkü o vahşet gerçekten sıradan insanlar için algılaması zor bir şey. Dünya insanlık tarihinde birçok toplum farklı ülkelerde büyük vahşetler yaşamıştır, büyük katliamlar görmüştür. Gerek Avrupa'da, gerek Asya'da, gerek Afrika ve Latin Amerika'da gerçekten insanlığı utandıracak çok büyük suçlar işlenmiştir. Burada yaşayan bir insan olarak diyebilirim ki 100-150 senedir Kürt halkına yönelik Orta Doğu'ya egemen olan güçler ve devletler tarafından büyük katliamlar işlenmiştir. Vatanı dört parçaya bölünmüş bir halkız. Ve her türlü eziyete maruz kaldık, kalıyoruz.”

'İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLARIN MERKEZLERİNDEN'

whatsapp-image-2023-08-25-at-13-30-04.jpeg

Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir de "Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi insanlığa karşı işlenen suçların en önemli merkezlerinden bir tanesi. Kürt meselesine, Kürt kimliğine ve varlığına karşı insanlık dışı uygulamalar karşısında güçlü bir toplumsal hafızayı sembol olarak belleklerimize yerleştiriyor. Bu sebeple 5 No'lu Cezaevinin Kürtlerin toplumsal belleği için bir sembol olduğunu herkes kabul etmeli” diye konuştu.

2025 Asgari Ücret Tespit Komisyonu İlk Toplantısı Başladı! 2025 Asgari Ücret Tespit Komisyonu İlk Toplantısı Başladı!

Diyarbakır Barosu olarak projelerin takipçisi olduklarını belirten Özdemir, "Baro olarak bilgi edinme başvurusunda bulunduk. Bu işkencelerin toplumsal hafızada yer ettiğini bundan dolayı mekanın özgü yapısı korunarak insan hakları müzesine döndürülmesi gerektiğini aktardık" dedi.