DEM Partili Dindar: Kürt-Türk irtifakının test alanı Rojava'dır DEM Partili Dindar: Kürt-Türk irtifakının test alanı Rojava'dır

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Diyarbakır ve Batman kongrelerinin ardından 7 Kasım’da Mardin’de gerçekleştirilecek kongreye katılması bekleniyor. Kamuoyunda DEVA Partisi’nin Kürt sorununa yaklaşımı, hak ve özgürlükler ile AKP ve MHP’nin politikalarına bakışı tartışılırken, partinin AKP’nin kuruluş aşamasında söylemleriyle benzerliği nedeniyle “samimiyet” eleştirisi yapılıyor. DEVA Partisi Mardin İl Başkanı Mesut Aydoğan, partilerinin Kürt sorununa yaklaşımı, sorunun çözümü için hazırlıkları, hak ve özgürlüklere dair çözüm önerileri ile “DEVA Partisi AKP’lileşir mi?” sorularını yanıtladı.

Babacan’ın Diyarbakır ve Batman kongrelerinde yapmış olduğu konuşmalarda, “Bölgenin can alıcı konularını hasıraltı etmeden, arkasından dolanmadan ortaya koyduğunu” belirten Aydoğan, Babacan’ın sorunları tespit etmekle kalmayıp, çözüm yollarını da gösterdiğini ifade etti. Parti programlarının sorunların çözümü için belirleyici olduğunu dile getiren Aydoğan, “Özelikle Kürt sorunu konusunda, demokrasi, kayyım atamaları, seçme ve seçilme hakkı, temel hak ve özgürlükler bağlamında çok geniş bir hukuki bakış açısıyla, özgürlükçü bir yaklaşımla, iktidarları döneminde bu sorunları nasıl çözeceğini de anlattı. İnsanlarımızın çözüme, barışa, huzura, refaha ne kadar aç kaldıklarını ve umutla bunu beklediklerini biz o salonun içindeki coşkudan gördük” ifadelerini kullandı.

KÜRT SORUNU

“Kürt sorunu beraberinde birçok olguyu barındıran bir sorun. Demokratikleşme Kürt sorunundan bağımsız yürüyebilecek bir alan değil” diyen Aydoğan, şunları söyledi: “En büyük ihlallerin, en büyük sıkıntıların bu merkezde döndüğünü dile getirmek mümkün. Bunun bazı farklı yansımaları da oluyor. 2013 yıllarında çözüm süreci vardı. Ülkenin askeri harcamaları düşünüldüğünde, ciddi manada hem bir huzur ortamı vardı hem de ülke kaynakları savaşa değil, daha çok halkın hizmetine yönlendirilmiş bir dönemden bahsetmek mümkündü. Ancak ne zaman barış süreci bir kenarı bırakılarak, daha çok güvenlikçi politikalara yöneldiği bir durum ortaya çıktıktan sonra, ekonominin de adalet sisteminin de hukuk sisteminin de bununla paralel bir çöküşe geçtiğini söylemek mümkün. Türkiye’de Kürt sorunu sadece bir etnik grubun kimlik sorunu değildir. Tarihi perde arkası vardır ve önemli yan etkileri olan bir sorun. Bu sorun aşıldığı zaman ekonomik, eğitim ve birçok alanda gelişmenin sağlanabileceğini söylemek pek de tabi olabilir. Bu anlamda en önemli sorun dememiz de bundandır aslında.”

DEVA Partisi’nin Kürt sorununun çözümü konusunda bir yol haritası olduğunu ve çözümün nasıl gelişeceğini ortaya koyduğunu söyleyen Aydoğan, “Genel Başkanımızın bu konuda tavrı çok net. ‘Temel hak ve özgürlükler pazarlık konusu yapılamaz, muhatabının talep etmesi de beklenemez’ diyor. Yani Kürt olmaktan veyahut insan olmaktan doğan haklarının bir pazarlık konusu olmayacağı gibi bu hakkın kazanılması için bir mücadelenin verilmesinin de beklenemeyeceğini söylüyor” diye konuştu.

Özellikle son dönemlerde yeni kurulan siyasi partilerin en fazla Kürt sorununun çözümüne ilişkin açıklamalarda bulunduğu ve “samimiyet” tartışması yapıldığı yönündeki soruya Aydoğan, “Siyasi liderler bazı politik açıklamalarda bulunabilirler. En beklenmedik partide bile Kürt sorunuyla, çözümüyle ilgili radikal açıklamalar duyabilirsiniz ama bu çok yankı uyandırmaz. Dolayısıyla DEVA Partisi üyeleri ve DEVA Partisi’nde siyaset yapan insanlar, gerçekten bu sorunları çözme iradesine sahip ve çözeceklerine inanan insanlardan oluşuyor. Ülke siyasetinde muhalefette kalıp, ülke sorunlarını gündeme getirerek, gündemde kalmaya çalışacak bir parti olmayı asla hedeflemiyoruz. DEVA Partisi bu sorunları dile getirerek, insanların dikkatini çekmek üzere bir politika yürütmüyor. Kesinlikle bunları çözme iradesini ortaya koyuyor. Çünkü bu sorunları çözmeden, Türkiye’nin ilerlemesinin mümkün olmadığını çok iyi biliyor. Siz Türkiye’de Kürt sorununu, hukuk sorununu, eğitim sorununu ve demokrasi sorununu çözmediğiniz sürece diğer sorunları çözebilme imkanımız da pek olmuyor. Bunun farkında olarak bu sorunları çözme iradesi gösteren bir parti olduğumuzu söyleyebilirim” dedi.

‘DEVA PARTİSİ AKP’LİLEŞİR Mİ?’

“DEVA Partisi de iktidara geldiği zaman AKP’lileşir mi?” sorusunu yanıtlayan Aydoğan, “Hiçbir zaman DEVA Partisi kaygılandığı gibi bir şekle evirilmeyecektir. Çünkü evirilen partilerin şu anki durumunu görüyoruz. Bunun iç açısı bir tablo olmadığını, bunun sürdürülebilir bir durum olmadığını, bunun arzu edilecek bir ortam olmadığını görüyoruz, deneyimledik. Aklı başında hiçbir parti akıbetinin bu noktaya gelmesini istemez ve biz de istemiyoruz. Bu kaygıyı taşımak aslında anlamlıdır da. Halkımızın politika ile iç içe bir durumda olduğunu gösterir” dedi.

‘ÖZGÜR BASIN DEMOKRASİNN İHTİYACI’

Van’da helikopterden atılan Servet Turgut’un hayatını kaybettiği, Osman Şiban’ın gördüğü işkence nedeniyle hafızasını kaybedecek duruma getirildiği olayı hatırlatan Aydoğan, “Paralel olarak her şeyin kötüye gittiği bir dönemde yaşıyoruz” dedi. Aydoğan, iktidarın şu anda korku politikalarıyla bir süre daha ayakta kalmak istediğini söyledi.

İşkencenin bir ülke için en utanç verici uygulama olduğunu belirten Aydoğan, Van’da köylülerin helikopterden atılmasını ortaya çıkaran gazetecilerin tutuklanmasına ilişkin de şunları söyledi: “Özgür olmayan basının, ülkeyi nerelere getirdiğini hepimiz beraber yaşadık. Basının bazı söylemleri bizi rahatsız edebilir. İstediğimiz şekilde bir haber yapılmayabilir.

Basın kendini bize beğendirmek zorunda da değildir. Doğru haberi yaymanın önüne geçtiğiniz zaman, toplumun doğru tercih yapma şansını elinden almış olursunuz. Özgür basın bu anlamda çok önemlidir. Basın özgürlüğü basın mensuplarına tanınan bir ayrıcalık değil, bütün vatandaşlarımızın, ülkemizin, demokrasimizin en temel ihtiyacıdır. Bir ülkede basın ne kadar özgürse demokrasi de o kadar gelişecektir.”