Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’a “hakaret” ve “terörle mücadele de görev almış kişileri tehdit” iddialarıyla açılanan davanın duruşması görüldü. Ankara 25'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Demirtaş tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşmaya Demirtaş’ın avukatları yanı sıra HDP milletvekilleri Erdal Aydemir, Abdullah Koç ve HDP Ankara il örgütü izleyici olarak katıldı. Kimlik tespiti ardından başlayan duruşmada Demirtaş iddialara ilişkin savunma yaptı.
Bir önceki celse duruşmada hazır bulunarak savunma yapmak istediğini bildirdiğini ancak mahkeme heyetinin talebini kabul etmediğini dile getiren Demirtaş, gerekçe olarak da Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi’nde alınan bir kararın sunulduğunu vurguladı. Demirtaş, “Adil yargılanma hakkı ihlali var. Mahkeme de hazır bulunmam sağlanmalıydı. Pandemi koşullarında mümkün görünmese de gelip, gelmeme koşullarımın olup olmadığı bana bırakılmalıydı. O yüzden savunmama bir hak ihlali tespiti ile başlamak istiyorum. Mecbur kaldığım için duruşmaya SEGBİS ile katılıyorum” dedi.
Söz konusu iddianamenin usul yönünden reddedilmesi gerektiğini ve bunu mahkeme heyetinden de beklediğini söyleyen Demirtaş, “İlk defa bir iddianameyi mahkeme heyetinin reddedeceğini düşündüm. Bu kadar sahte delillerle oluşturulan ve kumpasa dayalı bu iddianame kabul edilmez diye düşündüm. Avukatlarım iyi niyetli düşündüğümü söylemişti ve ki keza sizde iddianameyi kabul ettiniz. Ben Ankara hukuk mezunu ve 21 yıllık hukukçuyum. Bu ülkede hem yasa uygulayıcı olarak avukatlık görevini yürüttüm hem de yasa koyucu olarak 12 yıl milleti temsil ederek, faaliyetlerde bulundum. O yüzden geçen celse beraat talep ettim çünkü herhangi bir tehdit yok” ifadelerinde bulundu.
‘MAHKEME SALONUNDA KONUŞTUM’
Suçlamaya konu olan sözlerini Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada savunma sırasında sarf ettiğini hatırlatan Demirtaş, “Orada bir cumhuriyet savcısı ve 3 kişilik mahkeme heyeti yer alıyordu. Ne savcılık makamı ne de mahkeme heyeti savunmamda suç tespitinde bulunmadı ve suç duyurusu gerçekleştirmedi. O mahkeme salonunda sözlerim de tehdit tespit edilseydi, mahkeme başkanı Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’na yönelik sözleriniz tehdit içeriyor, diyerek benim sözlerimi keserdi. Ama beni susturmadı” hatırlatmasında bulundu.
‘SİYASİ DARBE YAPILDI’
Mahkeme salonunda sarf ettiği sözleri okuyan Demirtaş, şunları söyledi: “Mahkeme salonunda; 'Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın bana bir kumpas yaptığını ve bu yüzden tutuklandığımı, bunun hesabını da soracağım' dedim. Halen yapacağız diyorum. Türkiye’de ağır bir siyasi müdahale gerçekleşti. Ben ve arkadaşlarım tutuklanarak, 16 Nisan 2017 referandumu ve 2018 Haziran seçimlerinde biz içeride tutulduk. Parlamentonun üçüncü büyük partisi Eş Genel Başkanları ve Grup başkanvekillerimizle 10 milletvekili içeride tutulduk. Seçme ve seçilme hakkı elimizde alındı. Müdahale edildi. AİHM kararıyla kesinleşmiş bir yorumdur. Türkiye’de seçimlere, siyasete müdahale edilmiş, seçimlerin meşrutiyeti zedelenmiştir. Seçim kampanyasından mahrum bırakıldık. Siyaset yönlendirilmiş ve Anayasa açıkça ihlal edilmiştir. Siyasete darbe yapılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti yüzüncü yılına girerken insan haklarına saygılı, sosyal, laik, hukuk devleti olma ilkeleri askıya alınmıştır. Tek adam sistemi ve siyasi literatür de seçimli otokrasi dediğimiz baskıcı sisteme geçilmiştir. Bunların hepsi de biz içeride tutulduğumuz süreçte gerçekleşmiştir. Bizim iddiamız odur ki bunların hepsi örgütlü bir biçimde devlet içerisinde yapılanmış siyasi, yargı, medya hatta işveren ayağının olduğu bir yapıyla bizim üzerimizde yani muhalefet üzerinde baskı kurularak, sindirilmeye çalışılarak, tek adam sistemi getirilmiştir. Mevcut anayasa denge denetlemeye sahipti. Mevcut durumda sivil kurumların, meclisin yürütmeyi denetleme ortadan kalkmış. Yüksek yargı baskı altına alınarak, yargı da yürütmeyi denetlemez hale getirilmiştir. Bunları savunmamda anlattım. AİHS 18'inci maddesine katkı yönünde delillerimi sundum.”
‘SAVCI İFADE DAHİ ALMADI’
Demirtaş, ikinci tutuklanmasına dair de yaşanan süreçleri anlattı. Demirtaş, şöyle devam etti: “Şüphelisi dahi olmadığımız yargılanması devam eden dosyadan yeniden tutuklandım. Kobanê olayları 2014’te gerçekleştikten sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ‘halkı izinsiz yürüyüşe teşvikten’ 2014 yılında soruşturma açıldı. Tüm MYK üyelerimize açıldı. 12 milletvekilinin dosyası ayrılarak, fezlekeler Meclis’e gönderildi. MYK ise o dosyada tutuldu. İfadeleri alınmadı. 2014-2015 yılında ifade vermek istedi. Savcı ‘yoğunum dosyanın acelesi yok başka bir zaman gelin’ dedi. O zaman biz dışarıdaydık. Halen 7 yıldır ifadesi alınmayan MYK üyeleri var. 2016 Mayıs ayında dokunulmazlıklar kaldırıldı. O zamana kadar MYK ifadelerini almayan savcı, bizi o suçlamadan tutuklattı. Tefrik edildi ve dosya veki