ABD Başkanı Joe Biden ile AKP’li Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın 23 Nisan’da gerçekleştirdiği telefon görüşmesi sonrası Federe Kürdistan Bölgesi’ne askeri operasyon başlatıldı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkiler Komisyonu Eş Sözcüsü Hişyar Özsoy, Türkiye’nin kapsamlı olarak gerçekleştirdiği sınır dışı operasyonlarda ABD’nin rolüne dikkat çekti. ABD’nin Türkiye’ye verdiği destek konusunun yeni olmadığını dile getiren Özsoy, “Ne derece koordine ediyorlar, ne derece destek sunuyorlar onu çok bilmemiz mümkün değil ama destek veriyorlarsa da şaşırmamak gerekir. Bunu eskiden beri yapıyorlar. Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bu tür operasyonlarda istihbarat düzeyinde mi pratik anlamda mı destek veriyor? Ki buna yönelik ciddi tartışmalar söz konusu. Türkiye, Federe Kürdistan hükümeti ve ABD’nin belli bir noktada koordine olma ihtimali yüksek. Bunu biraz ihtiyatla söylüyorum, çünkü elimde net veri yok ama tüm göstergeler buna işaret ediyor” dedi.
ADIM ADIM YERLEŞME
Operasyonlarda zamanlamaya dikkat edilmemesi gerektiğini, uluslararası konjonktür müsaade ettiği sürece Federe Kürdistan'a yönelik operasyonların süreceğinin altını çizen Özsoy, şunları söyledi: “Operasyonun gerekçesi 'PKK ile mücadele ediyorum' şeklinde ama artık Güney Kürdistan’da da birçok siyasetçi bunun basitçe PKK olmadığını düşünüyor. Türkiye, Güney Kürdistan’a adım adım yerleşiyor. Orada öyle kolay kolay çıkacak bir durum söz konusu değil. Belli ki bu noktada Güney ile anlaşma yapmışlar. Bunun detaylarını bilmiyoruz ama hem Rojava’da hem de Güney Kürdistan’da tüm sınır boyunu mümkün mertebe içeriye doğru gitmek, genişletmek ve orada askeri işgalini bu şekilde kalıcılaştırmak istiyor.”
ÇÖZÜM YERİ DİYARBAKIR
Kürt sorununun sınır dışı operasyonlarla çözülemeyeceğini vurgulayan Özsoy, “Ben ilkokula gittiğim zaman da bu tarz operasyonlar oluyordu ve şimdi 45 yaşındayım, hala operasyon yapılıyor. Kürt meselesinin çözüm yeri Diyarbakır ve Ankara’dır. Sınır ötesi falan değildir. Siyaseten söyleyecek tek kelimeleri yok. Ortadoğu’nun ve dünyanın en önemli meselelerinden biri artık Kürt meselesidir. Kürt meselesi sadece Türkiye içerisinde olan bir mesele değil. Bakın Suriye’de, Irak’ta ve Türkiye’de hiçbir siyasal istikrar ve denge kurulamıyor. Bunun sebebi ise çok bariz bir şekilde Kürt meselesidir. Bu kadar küreselleşmiş, bu kadar bölgeselleşmiş bir Kürt meselesinde siyaseten iki kelime edemeyenler, 40 tane F-16’yı uçurarak, dağı taşı bombalayarak, klasik bir süreç yürütmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
Operasyon ve saldırılara rağmen Kürt sorunun gün geçtikçe büyüyen, dallanan ve uluslararası karakter kazanan bir sorun haline geldiğini ifade eden Özsoy, “Dolayısıyla Washington’dan destur alıp, Hewlêr ile anlaşıp, Bağdat’ı işin içerisine katıp, ‘Ben b
KAZANIMLARA YÖNELİK HAMLE
Türkiye’nin uzun vadede hem Rojava hem de Federe Kürdistan bölgesinde “işgal” durumunu kalıcılaştırmak istediğini belirten Özsoy, “Açıkça söylüyorum; yarın öbürküsü gün Irak dağılırsa, -ki bu ihtimal çok yüksek- Türkiye Güney Kürdistan’ın en az yarısını tamamen işgal edecektir. Bunun hazırlıklarını yapıyorlar. Şu an Kürdistan’daki bu askeri zemin bulmayı, yeni üsler açmayı, mevcut üsleri kalıcılaştırmayı, sadece PKK’yi değil, Kürtlerin Ortadoğu’daki genel kazanımlarına yönelik bir hamledir. Ama başaramazlar. Her bir saldırı, Kürt meselesini biraz daha siyaseten büyütecektir ve çözüme yaklaştıracaktır” ifadelerini kullandı.
MEDYADA YER VERİLMİYOR
Metîna, Avaşîn ve Zap’a yönelik son operasyonun önceki operasyonlara göre medyada daha az yer aldığına dikkat çeken Özsoy, nedenlerini şöyle açıkladı: “Eskiden operasyonlar öncesi basında zaferler ilan edilirdi ama bugüne kadar yaptıkları operasyonlar hezimetle sonuçlanınca, bu sefer beklediler. Diğer neden ise ‘gidip alana girelim değil, gidip alan tutalım ve orada kalalım’ dertleri olduğu için medyada çok yer verilmiyor.”
OPERASYONUN DİĞER AMACI
Özsoy, operasyonun bir diğer amacının Federe Kürdistan Bölgesi ile Kuzey-Doğu Suriye arasındaki bağlantının koparılması olduğuna işaret ederek, “Eğer buralarda başarılı olurlarsa, bir sonraki evrede uluslararası konjonktürü de denkleştirirlerse, yani ABD’nin rızasını Irak hükümeti ile alırlarsa, oraya saldırmayı düşünecekler. Bu saldırılar Ortadoğu’daki Kürt kazanımlarının hepsinedir. Bu hem Rojava’ya hem Güney Kürdistan’a hem de PKK yöneliktir” değerlendirmesinde bulundu.
BARZANİ’NİN AÇIKLAMASI
KDP Genel Başkanı Mesut Barzani’nin “Bu devletin PKK dışında Kürtlerle herhangi bir sorunu yok” açıklamasını hatırlatan Özsoy, “Nasıl böyle bir tarihsel yanılgı içerisindeler, bunu anlamak mümkün değil. Tabi bu devleti yönetenler bunu ısrarla söylüyorlar ve ‘bizim sorunumuz PKK’yle, Kürtlerle bir sorunumuz yok’ diyorlar ama bir parça akıl fikir sahibi herkes biliyor ki bu devletin yapısal olarak varoluşsal krizi Kürtlerledir. Bu Kürtler Mars’ta bir statü sahibi olmaya çalışsa dahi, buna karşı duracaklar. Dolayısıyla kimse kendini kandırmasın, bu saldırı dalgası Ortadoğu’da Kürtlerin son dönemlerde elde ettikleri tüm kazanımlara yöneliktir” dedi.
ABD’NİN PLANI
Sınır ötesi operasyonlarda ABD’nin rolüne değinen Özsoy, “Bakın Irak’ın dağılma durumu her zaman için bir risk olarak var. İkincisi özellikle son iki yıldır ABD Irak’taki güçlerini Bağdat’tan Kürdistan Bölgesi’ne çekmeye çalışıyor ve orada yeni askeri üsler inşa ediyor. ABD, İran ile ciddi bir rekabet içerisinde. Çünkü İran’ın Federe Kürdistan Yönetimi üzerinde önemli etkisi var. Özellikle Süleymaniye, Kerkük gibi alanlarda… Dolayısıyla ABD Güney Kürdistan’a yerleşirken ve bu askeri alanlarını oluştururken, bir şekilde NATO gücü olan Türkiye’yi KDP’ye yaklaştırarak bunu yapıyor. ABD bölgede kendisine partnerler seçmiş. Bunlar da Türkiye ile KDP’dir. Dolayısıyla İran ve İran’a yakın olarak gördüğü kesimleri bir şekilde karşısına alıyor. Aslında bu daha bölgesel bir konsepttir. Bunun arkasında basitçe Türkiye yok. Türkiye-ABD-Güney yönetimi bir şekilde Kürdistan Bölgesi’ndeki sınırlar içerisinde ABD’nin daha rahat edebileceği bir alan oluşturmak istiyor” diye konuştu.
KONSEPT GENİŞ
ABD’nin Ankara ile Hewlêr’i yan yana getirme amacının da olduğunu söyleyen Özsoy, şöyle konuştu: “Bu basitçe Erdoğan-Bahçeli’nin karar alıp gittikleri bir operasyon değil. Suriye, Irak ve Kürdistan’ın dizaynıyla ilgilidir. Şengal’de yaşanan gerilim de bu ülkelerin dizayn edilmesiyle, bu güçlerin konumlanmasıyla ilgilidir. O açıdan ABD, Güney Kürdistan’da Türkiye ile KDP’nin daha güçlü olmasını ister. Zaten bunu da saklamıyor. Birçok destek de veriyor. Zaten ABD’nin KDP ile Türkiye’yi yan yana getirme politikası eskiden de söz konusuydu. Yani Metîna, Avaşîn ve Zap bölgesine saldırılar yapılıyor ama bu sadece oralarla sınırlı bir şey değil. Daha geniş bir bölgesel konsept, yani alan tutmak var. Bir şekilde işte o hat ile Şengal üzerinden Rojava hattını kesmeyi, oraya mümkün olursa yerleşmeyi, savaşı oralara taşımayı, Güney Kürdistan’ı bu savaşın içine çekmeyi ve yapabildiği oranda bu tür askeri müdahalelerle Kürtlerin tüm bölgesel kazanımlarının dibini oyma siyaseti var. Ve maalesef bazı Kürtler de bir şekilde bu planın içerisinde belli roller üstleniyorlar. Açık görünen bu.” (Mezopotamya Ajansı - Selman Güzelyüz)