Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Buldan, konuşmasına annesini kaybeden Mithat Sancar’a ve ailesine başsağlığı dileyerek, başladı. Buldan, Mayıs şehitlerini anarak, “17 ve 18 Mayıs vesilesiyle ölüm yıldönümlerinde devrimci önderlerden İbrahim Kaypakkaya ve 4’ler şahsında zulme, işkenceye karşı direnen, halkların özgürlük ve eşitlik mücadelesine ışık olan tüm devrimcileri saygıyla anıyorum” dedi.

Uluslararası Kayıplar Haftası olan 17-31 Mayıs’a dair de Cumartesi Annelerini selamlayan Buldan, “Kayıpların akıbetini ve hesabını her gün sormaya, adaleti aramaya devam edeceğiz. Ta ki hakikatle yüzleşene ve gerçek adaleti sağlayana dek. Toplumsal hafıza ve vicdanlar, kayıpların üzerinin kapatılmasına, sorumluların unutulmasına asla izin vermeyecek. Unutturmayacağız” diye belirtti.

‘AYSEL BARIŞ ELÇİSİYDİ’

Buldan, yaşamını yitiren Aysel Doğan’ı da hatırlatarak şunları söyledi:“Geçtiğimiz hafta aramızdan ayrılan Sevgili Aysel Doğan’a Allah’tan rahmet, bütün sevenlerine, ailesine, dostlarına ve yoldaşlarına başsağlığı ve sabır diliyorum. Aysel Doğal ömrü cezaevlerinde, sürgünde mücadeleyle geçen bir barış savunucusuydu. 1999 yılında Türkiye’ye gelen Barış Grubu içerisinde yer aldı. Tutuklandı. Cezaevi koşullarında kanser oldu. Hastalığının ağırlaşması üzerine kamuoyunun baskısı sonucu tahliye edildi. Tedavi olmak üzere Avrupa’ya gitti ve sürgünde hayatını kaybetti. Geçen Cumartesi günü Dersim’de ailesi, akrabaları, arkadaşları defin törenine katılmak üzere bir araya geldi. Ancak kolluk güçleri, cenazenin aile evine götürülmesini, aile ocağında helallik alınmasını engelledi. Yetinmediler, Aysel Doğan’ın cenazesini kaçırdılar. Mezarlık alanına zırhlı araçları yığdılar. Mezarlığa gelmek isteyen halka gaz ve su sıktılar.

'ÖLÜYE SAYGIYI TESİS EDECEĞİZ'

Bu eziyeti yapanları, emri verenleri ve arkasındaki siyasi sorumluları şiddetle kınıyorum. AKP iktidarının iki yüzlü politikası, Kürt düşmanlığı, kadın düşmanlığı bu saldırıda bir kez daha ama en açık ve aleni şekilde ortaya çıkmıştır. Cenazeye işkence yaptıran, ölüye saygısı olmayan bir zihniyet olarak bir kez daha tarihin karanlık sayfasındaki yerlerini aldılar. Bizler ölüye saygıyı ve adaleti bu kadim topraklarda mutlaka tesis edeceğiz. AKP’ye rağmen bunu yapacağız, başaracağız.

Aysel Doğan’ın ölü, Aysel Tuğluk’un ise hasta bedenine savaş açan, Kürt düşmanı iktidar bilmelidir ki, bu düşmanlıklarınızla, zulümlerinizle asla sonuç alamayacaksınız. Ne bize, ne de halkımıza bir milim geri adım attıramayacaksınız! Sizin kötülük düzeniniz değil, sevgili Ayseller’in barış rüyası bu ülkede yaşam bulacaktır. Bu da Ayseller’e sözümüzdür!

'ÖLÜ BEDENDEN DUYULAN KORKU AKP’NİN SİYASAL PSİKOLOJİSİNİ GÖSTERMEKTEDİR'

Bir cenazede tanık olduğumuz bu saldırganlık ve ölü bedenden duyulan korku, kaybetmekte olan iktidarın siyasal psikolojisini ortaya koymaktadır. Evet, halkı ikna edecek bir hikâyeleri ve halkın karşısına çıkacak bir yüzleri kalmadı. Yol açtıkları ekonomik yıkımı, geçim derdini, ekmek krizini örtmek için her gün yeni bir hukuksuzlukla, yeni bir kumpasla, yeni bir kötülükle toplumun karşısına çıkıyorlar. Bunların gündemlerinde ülke sorunları asla yoktur. Tek dertleri kendi koltuklarıdır, rantlarıdır. Bir bakıyorsunuz, bir muhalif siyasetçiye ceza veriliyor. Bir bakıyorsunuz, sosyal medyayı engelleme yasasını toplumun gündemine yerleştirmeye çalışıyorlar.

'KÜRT DÜŞMANLIĞINDA YARIŞIYORLAR'

Çandar: Dış politika, Ortadoğu gerçeğine uygun yeniden düzenlenmeli Çandar: Dış politika, Ortadoğu gerçeğine uygun yeniden düzenlenmeli

Bakıyorlar, bunlar yetmiyor bu kez en iyi bildikleri şeyi, yapıyorlar, Kürt ve Kürtçe düşmanlığına her gün yeni bir halka ekliyorlar. Kürt düşmanlığında adeta yarış yapıyorlar.

15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’ydı. Diyarbakır ve İstanbul’da yapılmak istenen etkinlikleri engellemeye çalıştılar. Yetinmediler; AKP’nin Kocaeli Derince Belediyesi eliyle Kürt sanatçı Sevgili Aynur Doğan’ın konserini yasaklattılar. Yasağa doymadılar, AKP’li Kocaeli Çayırova Belediyesi Amed Şehir Tiyatrosu’nun 'Don Kixot' oyununu, Muş Valisi de Sevgili Metin Kemal Kahraman’ın konserini engelledi. Konser yasak, tiyatro yasak, sanat yasak, miting yasak. Adeta fiili OHAL uyguluyorlar. Yasaklarla mücadele yalanıyla yola çıktılar, tarihin en yasakçı iktidarı oldular. Yasakçı, asimilasyoncu, inkârcı iktidara diyorum ki; Kürt halkı dün sizin zihniyetinizdekilere karşı nasıl ki diline şarkısına, stranına, dengbêjine sahip çıktıysa bugün de diline ve kültürüne daha fazla sahip çıkmaya devam edecektir.”