Dünyada ve Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak aynı zamanda patriarkaya karşı isyanlarını haykırmaya hazırlanan kadınlar, dışlandıkları siyasete katılım ve karar mekanizmalarında söz sahibi olmak için mücadelelerini hala sürdürüyor. Ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınların hem Meclis hem bürokrasi hem de siyasi partilerin karar mekanizmalarındaki varlığı oldukça sınırlı. İlk kez 8 Şubat 1935 tarihinde 17 kadın milletvekilinin seçildiği Meclis’teki bu sayı 2018 yılında yapılan son genel seçimlerle 102’ye yükseldi. Böylece Türkiye tarihinde seçilmiş toplam 10 bin 781 milletvekilinin sadece 494’ü yani yüzde 4,58’i kadın oldu.
Siyasette kadın temsiliyetinin en yüksek olduğu 2018 seçimlerinde ise 33 kentte kadın milletvekili seçilmedi. Partilerde kadın milletvekillerinin oranı maalesef kadına yaklaşımında göstergesi oldu. Son seçimlerde AKP'nin 295 milletvekilinden 54'ü, CHP'nin 135 milletvekilinden 16'sı, HDP'nin 56 milletvekilinden 23’ü, MHP'nin 48 milletvekilinden 4'ü, İYİ Parti'nin 36 milletvekilinden 2’si kadın Meclis’te temsiliyet buldu.
TÜRKİYE 7 SIRA GERİLEDİ
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ve Parlamentolar Arası Birlik (IPU) tarafından yayımlanan “Siyasette Kadın 2021” haritası verilerine göre, 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle ulusal parlamentolardaki kadın milletvekili oranı küçük bir artışla yüzde 25,5’e ulaştı. Türkiye ise parlamentolarda kadın milletvekili oranı sıralamasında 122’inci sıradan 129’a geriledi.
KÜRT KADINLARLA DEĞİŞİM
Türkiye’de kadınların siyasetteki varlığı ise, Kürt kadınların yarattığı değişimle görünür oldu. Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) ile birlikte siyasette görünür olmaya başlayan Kürt kadınları, 2000 yılında partinin tüzüğüne “pozitif ayrımcılık” ilkesinin eklenmesini sağladı. HADEP’de 2002 yılında ilk kez kadın kotası uygulanırken, 9 Kasım 2005 tarihinde kurulan Demokratik Toplum Partisi (DTP) ile yüzde 40 cinsiyet kotasıyla yeni bir aşamaya geçildi. Kürt kadınların hem siyasi partilerde hem de parlamentoda mücadelesini verdiği eşit temsiliyet, 2005 yılında kurulan Demokratik Toplum Partisi (DTP) ile birlikte pratiğe geçti. Tüm alanlara nüfus eden erilliği gerçekleştirdikleri ilklerle kıran Kürt kadınları, eşbaşkanlık sistemiyle Türkiye demokrasi tarihine geçti.
2013 yılında “Demokratikleşme Paketi” olarak bilinen “Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı” ile gündeme gelen sistem, 2 Mart 2014’te Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi ve Siyasi Partiler Yasası ile yasal güvenceye kavuştu. Eşbaşkanlık sistemi bugün iktidar tarafından kriminalize edilmeye çalışılsa da birçok değişim ve dönüşümü de beraberinde getirdi.
MECLİS’İN YÖNETİM KADEMELERİ
Ancak eril tahakkümün hala sürdüğü Meclis’te kadın vekil sayısında bir artış yaşansa da yönetim mekanizmalarında yok denecek kadar azlar. Meclis’in 27’nci döneminde Meclis Başkanı ve Meclis Başkanvekillerinin tamamı erkeklerden oluşurken, partilerin Grup Başkanvekilliklerinde de durum değişmedi. AKP, MHP, CHP ve İYİ Parti’nin Grup Başkanvekillerinin tamamı erkek. Sadece Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Grup Başkanvekilliği görevinde kadın milletvekili olarak Meral Danış Beştaş yer alıyor.
Meclis’te tek Grup Başkanvekili olarak yer alan HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ile siyasetteki eşitsizliği ve kadın mücadelesinin yarattığı dönüşümleri konuştuk.
TEK KADIN GRUP BAŞKANVEKİLİ
Meclis mekanizmalarındaki eşitsizliğin ülkedeki tabloyu net olarak ortaya koyduğunu belirten Beştaş, “Meclis Başkanı, Meclis Başkanvekilleri, 4 partinin Grup Başkanvekili erkek, sadece biz de ben varım. Bu başlı başına bir dengesizlik, eşitsizlik getiriyor. Bu, rahatsız edici bir durum” diye belirtti. Kadın mevkidaşının bulunmamasına dair eleştirilerini hem Meclis kürsüsünde hem de diğer partilerle yaptıkları Danışma Kurulu toplantılarında birçok kez dile getirdiğini anlatan Beştaş, var olan durum için şunları aktardı: “Çoğu zaman zorlandığım oluyor. Çünkü hep erkeklerle muhatap oluyorum. Danışma Kurulu toplantısından tutalım Meclis Başkanvekili’nin kulis arkasında herhangi bir gündemi tartışma toplantısına veya Meclis’te olası bir kavga anında dahi Grup Başkanvekili olarak siz tek başınasınız çünkü diğerleri hepsi erkek. Tabi ki onlar birçok meseleye genel olarak erkek bakış açısıyla bakıyor. Arada istisnalar oluyor haksızlıkta yapmak istemem ama tek kadın olmak rahatsız ediyor. Meclis Başkanı Grup Başkanvekillerini kahvaltılı ya da yemekli toplantılara çağırıyor, orada da tek başıma kalıyorum. Bu durum, kere yalnız hissettiriyor. Bu ortamlarda hem cinsim bir kadınla ortaklaşma şansım da olmuyor.”
TUTANAKLARA YANSIYAN ERİLLİK
Sadece erkeklerin bulunduğu toplantılara katılmanın yanı sıra kimi zaman rahatsız edici eril kavramlara da maruz kalındığını dile getiren Beştaş, bu bakış açısına ise hem toplantılarda hem de Genel Kurul’da anında itiraz edip, tepki gösterdiğini söyledi. Var olan cinsiyetçiliği Beştaş, şöyle örneklendirdi: “Mesela ‘kadınlarımız’ kelimesine defalarca itiraz ettim. Kadınlar kimseye ait değil. Kadınlar kendi başlarına bir birey. ‘Niye erkeklerimiz demiyorsunuz?’ dediğimiz de ise ‘Onu da diyelim’ yanıtı veriyorlar. Ya da mesele ‘adam gibi ol’ gibi Genel Kurul’da da çokça eril yaklaşım görülüyor. Tutanaklarda bunu düzelttirdiğimiz çok oluyor. Bu durumdan hiç memnun değil ve rahatsızım.”
TOPLUMSAL BİR MESELE
HDP’nin her kademesinde eşit temsiliyeti esas aldığını anımsatan Beştaş, eril yaklaşıma ya da kodlanmış erkekliğe karşı en büyük mücadeleyi de kendi içlerinde verdiklerini söyledi. Meclis dışında yönetimde birlikte çalıştıkları erkeklerle de mücadele ettiklerini ifade eden Beştaş, “HDP’de de ‘Erkekler bütün erkekliğinden ayrılmış, eril bakış açısını bir tarafa bırakmış, toplumsal cinsiyet rollerinde olması gereken bir düzeydedir’ diyebileceğimiz bir noktada değiliz. Bu toplumsal bir mesele ve çok köklü bir geçmişi var. Maalesef bu toplumsal kodları, her yerde görebiliyoruz. Bunun için mücadelemiz sadece parlamentoda değil, kendi partimizdeki erkek egemenliğine karşı da devam ediyor. En büyük mücadelemiz de orada çünkü erkeği dönüştürmeye, eril yaklaşımı ortadan kaldırmaya, sözlü yaklaşımlarından vücut diline yansıyan yaklaşımlarına kadar mücadele ediyoruz. Bu konuda sert tartışmalarımız, eleştirilerimiz de oluyor. Ama erkeklerde bir dönüşümü de görüyoruz” dedi.
FIRSAT EŞİTLİĞİ YOK
Yıllardır hem aktivist hem de siyasetçi olarak kadın mücadelesinde yer aldığını belirten Beştaş, erkeklik kodlarının dile yansımasına dair rahatsızlıklarını şöyle anlattı: “Bir kadın meselesi gündeme geldiğinde ‘kadınlardan korkuyoruz’ cümlesini duyuyoruz. ‘Aman kadın meclisi, kadın yönetici var’ söylemleri bir dönem belki gülümsetiyordu ama artık gülünmüyor. Bu bile aslında bunun içselleştirilmediğini, kabul edilmediği partideki yaklaşımdan dolayı mecbur hissettiğini ortaya koyuyor. Elimden gelse bu esprileri yasaklayacağım. Diğer önemli bir mesele de mesela kadın olarak güçlü bir söz kurduğunuzda ya da refleks gösterdiğinizde ‘Bunu kadın yapamaz, bunu erkek yapabilir, yapan kadında erkek gibi siyasetçidir’ anlamında tabirler kullanılıyor. Bu çok sık karşılaştığımız bir durum. Ölçü erkeklik aslında. Meclis’te de öyle şeylere şahit oluyoruz. Farklı partilerin milletvekilleri arasındaki diyaloglarda bile olabiliyor. Kadınların eşit temsiliyetine yönelik CHP kanun teklifi getirmişti. Kuliste dolaşırken şöyle sözlere tanık oldum ‘Aa kanun geçerse kadınlar bizimle eşit mi olacak?’ Bir iki tanesine döndüm ve ‘İktidarınız mı sarsıldı? Niye korkuyorsunuz? Kadınlarda sizin gibi hak sahibi’ dedim. Halbuki fırsat eşitliği yok. Kadınların hepsi üniversite okumak istemez mi? Aileden başlayarak, en üst düzeye kadar eşitsiz bir yarış var. Kadınlara haklarının verilmesi gerekiyor ve bu konuda partim (HDP) doğru yolda ilerliyor.”
KADINLAR HER ALANDA İDDİALI
Bütün bu olumsuz tabloya karşı kadınların siyasette yer alması, Meclis’te bulunmasının erkeklerde dönüşümü beraberinde getirdiğinin altını çizen Beştaş, “Meclis’te artık ‘Kadınlar sadece kadın meselesini konuşur’ yargısı yok. ‘Kadınlar sadece kadın haklarını savunur’ gibi bir algıya karşı ‘Kadın her meselede sözünü ve bakış açısını kurabilir, parti yönetebilir’ yargısını geliştirdik. HDP’yle birlikte bu siyasette görüldü. Ukrayna-Rusya savaşı konusunda da kadın milletvekillerimiz konuşabiliyor, konuşuyor. Ekonomik buhranla da ilgili söz kuruyoruz. Ekoloji ile de iddiamız büyük. Kadınlar hayatın her alanına dair iddialıdır. Kadınlar pratik yaşamda da bunu sözleriyle, eylemleriyle, pratikleriyle çok net ortaya koydu. Artık erkekler eskiye göre ‘Kadın dış siyasetten, ekonomiden anlamaz’ diyemez. Bütün bunlar yaşama geçiyor” ifadelerini kullandı.
MECLİS’TE ORTAKLAŞILAMYOR
Muhalefette veya iktidar partisinde yer alan kadın milletvekilleriyle ortak söz kurma ya da birlikte hareket etme konusunda bir ortaklığın kurulamamasından yakınan Beştaş, “Burada partiler belirleyici oluyor. Mesela bizim kadına yönelik şiddete dair verdiğimiz önergede AKP’nin kadın milletvekilleri çıkıp, partisinin görüşlerini savunuyor, parti politikası öne geçiyor. HDP kadın politikası olan partidir. Kadınları ilgilendiren bir meselede ortak tutum alma konusunda kendim de partimdeki birçok vekil arkadaşım da çokça çağrı yaptık. Ancak bu noktada partinin tüzel kişiliği, politikası bunun önünde engel. Örneğin; Erdoğan bir söz kurduysa oradaki kadın milletvekili onun aksine bir söz kuramıyor ya da kursa bile görevden alınabiliyor, görev yeri değiştirebiliyor. CHP’de kadınlar elbette rahatsızdır bunu illa söylemeleri gerekmiyor. Niye bir kadın Grup Başkanvekilleri yok? Niye Meclis Başkanvekilleri kadın değil? Kadın oranı neden düşük? Tabi ki bundan rahatsız olanlar var ancak maalesef ortaklaşılamıyor” diye belirtti.
PARTİ ANLAYIŞI ÖNE GEÇİYOR
Kadına yönelik bir politika ya da saldırıda dahi ortaklaşamamaktan rahatsız olduğunu anlatan Beştaş, bunun sebeplerini şöyle açıkladı: “Siyasette kutuplaştırma arttı. Öyle bir hale geldi ki; Kürtlere karşı düşmanlık Kürt kadınlarına karşı da düşmanlık sonucunu doğuruyor. Alevilere karşı ayrımcılık Alevi kadınlara karşı da farklı bir bakış açısı geliştiriyor. HDP’ye yönelik ayrımcı bir söylem buraya da yansıyor. Siyasette maalesef partililik, lidere bağlılık kodları daha keskin. Bununla mücadele ediyorum. Söylem olarak pozitif bir dil kurmaya çalışıyorum. Bir kadın bana sataştığında bu daha fazla üzüyor. Orada bir hemcinslik var ve kadın bilinci benim bir kadına cevap vermemi zorlaştırıyor. Sataşmak istemem. Bu durum çok üzücü çokta çaba harcıyoruz değişmesi için ve mücadele etmekten de asla vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bir AKP’li kadın ile bir HDP’li kadın, evin içerisinde aynı sorunu yaşayabilir. Bundan arınmamız lazım. Bu da devasa bir sorun olarak önümüzde duruyor.”
Kadınları siyasette yer almaya davet eden Beştaş, ekledi: “Kadınlar için siyaset önemli bir mücadele alanı. Bütün kadınları, mücadeleye davet ediyorum. Kadınları HDP’ye davet ediyorum. HDP kadın partisidir. Kadın özgürlüğünü mücadeleyle sağlayacağımıza yürekten inanıyoruz. Bütün kadınlara çağrım; Siyasete katılın. Bir partinin tüm komisyonlarında yer alarak, siyaseti dönüştürebiliriz. Siyasetteki eril düşünceyi, parlamentoyu dönüştürebiliriz. Yeter ki inanalım.”
8 MART MESAJI
Yaklaşan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne değinen Beştaş, oldukça heyecanlı olduğunu belirterek, “Her yıl olduğu gibi kadınlarla buluşmanın heyecanı içerisindeyim. 8 Mart’a çok iyi koşullarda girmiyoruz. Dünya savaşı kapıda, kadına yönelik şiddet olağanca hızıyla sürüyor. Evde, sokakta, iş yerinde kadınlar ayrımcılığa maruz kalıyor ancak bu bizim heyecanımızı törpülememeli, daha büyük motivasyon sağlanmalı. Kadınlar kimlikleri, inançları, dilleri, siyasi bakışları ne olursa olsun ‘Birlikte değiştireceğiz’ sloganı etrafında sesini yükseltebilir. Bu yaşadıklarımız kader değil. İrademizi, gücümüzü birleştirebilirsek bunları değiştirebiliriz. Daha mutlu, huzurlu bir yaşam içerisinde özne olabiliriz. Şimdiden tüm kadınların 8 Mart’ını kutluyorum, 8 Mart’ta daha güçlü çıkacağız” diye belirtti.
MA / Berivan Altan