Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı Kanal İstanbul üzerinden eleştirdi. Babacan, “Önce teknik analizler yapılır, projenin fizibilitesi ortaya konulur, ondan sonra siyasi karar alınır. Bunlar tam tersten çalışıyorlar, önce kafaya takıyorlar. Zaten rant varsa vazgeçirmek mümkün değil. Sonra da kafaya taktıkları projenin olması için ne var ne yoksa ne tür rapor gerekiyorsa 'Getirin şu raporları altına koyalım, gönderelim' diyorlar” dedi.

Babacan, bugün Batman’da Kozluk İlçe Kongresi’nde konuştu. Babacan, "Yoksulluk hızla artıyor. Niçin? Ekonomi yönetiminde yanlış bir tez ısrarla, inatla dayatıldığı için. Tek bir kişi ‘İlla taraflı olacağım hem partinin genel başkanı hem de cumhurbaşkanı olacağım’ diye ısrar ettiği için. Şu yoklukta, şu yoksullukta milyarlarca dolar parayı Kanal İstanbul’a harcayacağız diye inat ediyorlar. Yazık, günah" diye konuştu.

Babacan’ın konuşmasından satır başları şöyle: "Fedakar sağlık emekçilerimize ‘hain’ diyorlardı. Sonra Boğaziçi öğrencileri düşman panosuna yazıldı. Şimdi de Kanal İstanbul’a karşı çıkan kim varsa damgalıyorlar. Bugün Sayın Erdoğan çıkmış, Kanal İstanbul’u öve öve bitiremiyor. ‘500 bin kişilik kent kuracağız’ diyor. Gayrimenkul, yine rant projesi… Çevre, deprem, dış güvenlik, uluslararası hukuk riskiyle ilgili kamuoyuyla paylaşılmış tatmin edici bir çalışma yok. Kafalarına koymuşlar, ‘İnatla ve ısrarla bu proje yapacağız’ diyorlar. Kendi istediklerini türden raporlar yazılsın diye sürekli olarak bürokrasiye baskı yapıyorlar. Önce teknik analizler yapılır, projenin fizibilitesi ortaya konulur, ondan sonra siyasi karar alınır. Bunlar tam tersten çalışıyorlar, önce kafaya takıyorlar. Zaten rant varsa vazgeçirmek mümkün değil. Sonra da kafaya taktıkları projenin olması için ne var ne yoksa ne tür rapor gerekiyorsa 'Getirin şu raporları altına koyalım, gönderelim' diyorlar.

'ELLERİNE ALMIŞLAR BİR ETİKET MAKİNESİ'

Sırf kendilerine olan desteğin, azalıyor ama, daha hızlı azalmaması için ellerine almışlar bir etiket makinesi. O etiket makinesini ayarlıyorlar kimine hain etiketini yapıştırıyorlar, kimine terörist etiketini yapıştırıyorlar, kimine düşman etiketini yapıştırıyorlar. Anlatacak tek kelimeleri kalmağı için böyle yapıyorlar. Sunacakları bir tane başarı hikayesi bile kalmadığı için bunu yapıyorlar. Hazırda bekleyen büyük projelerin ihalelerini 'Çabucak birilerine verelim' diye acele ediyorlar. Çünkü vaktin daraldığını, gitme zamanının yaklaştığını çok iyi biliyorlar. İtiraz eden olduğunda da hemen ellerindeki iktidar gücünü kullanıyorlar. Aykırı fikirleri susturmaya çalışıyorlar. Kendileri çalıp kendileri oynamak istiyorlar. Fakat, lafla peynir gemisi yürümüyor.

'HALKIN ARASINA ÇIKIN'

Abdullah Zeydan: Gasp edilen belediyeleri halka teslim edin Abdullah Zeydan: Gasp edilen belediyeleri halka teslim edin

Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum. Gelin hele bir Batman’a, Kozluk’a… Şırnak’a, Diyarbakır’a, Hakkari’ye gelin. Vatandaşlarımıza sorun da Kürt meselesi var mıymış, yok muymuş, anlayın. Kürt gençlerimizle oturup çay içmeniz lazım. Ama yalnız gelmeyin. Krizlerin ortağı küçük ortağı da yanınıza alın. O da buralara hiç gelmiyor. Ankara’da evinden ahkam kesmek kolay. Hatta üçüncü ortağı da katın heyete. Öyle koruma ordularıyla gelmeyin. Başka şehirlerden otobüsle yandaş taşımacılığı da yapmayın. Halkın arasına çıkın.

'YAŞATAN DEĞİL, YAŞAMDAN VAZGEÇİREN BİR ÜLKE'

Bunlar, ülkeyi sorunlarda eşitlediler. Eşitlikten, çözümden anladıkları bu: Demokratik standartları ve ekonomik refahı yok etmek. Koskoca ülkeye sorun üstüne sorun bindirdiler. Yoksulluk can alıyor. Bu ülkede yaşayan insanlar, bu ülkede yaşadıkları için yaşamaktan vazgeçiyor. Yaşatan değil, yaşamdan vazgeçiren bir ülke… Vatandaşlarımız bunu hak etmiyor. Yoksulluk intiharları var. Batman, Erzincan, Samsun, Kocaeli, İstanbul falan dinlemiyor. Yoksulluk hızla artıyor. Niçin? Ekonomi yönetiminde yanlış bir tez ısrarla, inatla dayatıldığı için. Tek bir kişi ‘İlla taraflı olacağım, hem partinin genel başkanı hem de cumhurbaşkanı olacağım’ diye ısrar ettiği için. Şu yoklukta, şu yoksullukta milyarlarca dolar parayı Kanal İstanbul’a harcayacağız diye inat ediyorlar. Yazık, günah.” (ANKA)