İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk TV'de yayınlanan "Türkiye'nin Nabzı" programında Veyis Ateş’in canlı yayın konuğu oldu.

İktidarın Hukuksuzluklarına Karşı Toplumsal Direniş Artıyor İktidarın Hukuksuzluklarına Karşı Toplumsal Direniş Artıyor

Ülke gündeminin ve son gelişmelerin değerlendirildiği programda, Ateş’in sorularını cevaplandıran Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:

TARTIŞMA İLGİLİ ARKADAŞIN ŞIK TWEET'İ İLE BAŞKA BİR YERE EVRİLDİ: Ben hakimlerin savcıların Anayasa Mahkemesi üyelerinin, son zamanlarda bürokratların sosyal medya üzerinden siyasilere yönelik tavır koymalarını doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Anayasa Mahkemesi ile ilgili bir tartışma başlamıştı ilgili arkadaşın şık tweeti ile başka bir yere evrildi, o da başka bir tartışmayı farklı bir biçimde perdelemiş olmakla birlikte Sayın Soylu ve Bahçeli’nin başlattıkları o tartışmayı ben Türkiye açısından çok manidar buluyorum, doğru bulmuyorum. Türkiye uzunca bir zamandır kurumlarının saygınlığını mahvedecek bir bakış açısıyla yönetiliyor bunu doğru bulmuyorum.

AYM ÜYESİ İSTİFA ETMELİ: Bu AYM üyesi bence istifa etmeli, kişisel görüşüm. Zaten Anayasa Mahkemesi'ne ok atıldığı bir dönemde hiç yoktan bunu çıkardı. Bugünkü Anayasa Mahkemesi üyelerinin içerisinden biri eski, geri kalanının tamamı bu iktidar zamanından atanmış insanlar. Anayasa Mahkemesi kararlarını beğenmeyebilirsiniz ama mutlaka uygularsınız. Esasında bir hukuk ve adalet krizi yaşıyoruz şu anda. Anayasa Mahkemesi'nin bulunduğu pozisyon, çıkan kanunların uygunluğuna bakmaktır, anayasanın koruyucusudur. Haksızlığa uğradığımız takdirde bizim haklarımızı korumak üzere en yüksek mahkeme. Partili cumhurbaşkanlığı ile kurulların birer birer yıkıldığını görüyoruz.

ENİS BERBEROĞLU ELBETTE DÖNMELİ: Enis Berberoğlu elbette dönmeli. Enis Berberoğlu’nun zaten casuslukla yargılanması abes. Ben onun eşinin en zor zamanında gazeteci olarak sayın Erdoğan ile ilgili neleri göze aldığını biliyorum objektiflik adına, demokrasi adına. Onlar casus bir insan tipi değil. Enis Berberoğlu’ndan ne istenilmiş olduğunu hâlâ anlayabilmiş değilim buranın öznesinin Enis Berberoğlu olduğunu sanmıyorum. Bir tarafa tokat atılırken başka yerden ses geliyor. Bu arkadaşı katiyen görevden almazlar ama istifa etmesinde fayda var.

BLOK LİSTE YAPSAYDIM BU TARTIŞMALAR OLMAYACAKTI: Bizim partimizde art niyetli bir tutum söz konusu değil. Genelde bazı şeylerden şikayet ettiler, bunlar bütün yapılarda olur. Bizim milletvekillerimizin her birinin başarı öyküsü var. Seçim çok hızlı geldiği için o kalem mecburen benim elimde oldu. Birinci sıralara o arkadaşlarımızı ben yazdım. Her biri son derece değerli. Ama tekrar söylüyorum yolda öğrene öğrene gidiyoruz. İçişlerimizi düzenliyoruz elbette kırılanlar oluyor ama yapmaya çalıştığımız şey, ben çarşaf liste yaptım, blok liste yapsaydım bu tartışmalar olmayacaktı. Bizim partimizdeki yöneticilerimiz genel başkandan herhangi bir konu hakkında konuşmak için izin almak zorunda değiller. Bunu da çok önemli görüyorum. Diğer siyasi partilere bakın ağzını açan milletvekili gruptan atılıyor. Biz sonuca bakıyoruz, biz yeni bir zihniyet inşa ediyoruz. Dün bıktığımız kendimize hakaret olarak gördüğümüz hiçbir işi yapmıyoruz.
Bizim 4 arkadaşımız dışında bütün arkadaşlarımız grup toplantılarımıza katılıyor. Ben arkadaşların tümünü aradım özne olan, kendini incitilmiş hisseden bütün arkadaşlarımla konuştum. Genel Başkan benim, sorumluluk bana ait arkadaşlarımızın kırgınlığının bana olması gerekiyor. İki arkadaşımız kilit listede olmak istememişti zaten ve o listenin içerisinde var. Ben neden 'bu arkadaşları çizin' diyeyim? Biz kolektif bir aklı işletmeye gayret ediyoruz, son derece açık, genel başkan yardımcısı arkadaşlarımızın birçoğunun bilgisi olan bir anahtar liste yaptım. 'Ben bu arkadaşları istiyorum' demişim bazı arkadaşlarımızı da delege çizmiş. Elbette arızalar oluyor bunları düzelte düzelte gideceğiz. Demokrasiden geri adım yok.
PARTİLEŞME TAMAM, SIRADA KURUMSALLAŞMA VAR: Hiçbir arkadaşımızı genel başkan olarak disipline sevk etmeyeceğim. Disiplin sistemini en az çalıştıran yapıyız biz, bizzat ben buna dikkat ediyorum. Gerçekten birbirleri ile açık iletişim kurulmasını sağlamaya çalışıyorum. Biz partileşme aşamasını sağladık şimdi kurumsallaşma aşamasındayız. Bu otoriter sistemden insanlar bıktı. Biz bunu kıracağız bir zihniyet değişimi yapacağız arızalarımızı çözmek benim görevim.
SEÇİM 2023’E KALMAZ: Seçim 2023’e kalmaz vatandaşın durumu feci iktidar bunu taşıyacak gibi gözükmüyor. 2023’te sayın Erdoğan seçilemez. Sayın Erdoğan damadı ile bu işi yürüteceği inadıyla gittiği sürece ekonominin iyileşmesi mümkün değil. Zaten dolara da bakmıyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçim istemesi doğru bir şey ama kimden istiyor? Sayın Bahçeli’den istiyor. Sayın Bahçeli seçimlere fısıldayan adam olduğu için her iki arkadaşın da bu tür konularda hemen reddetme alışkanlığı var ama sonrasında her an her şey olabilir. Seçim lazımdır, bu ekonomiyle Türkiye’nin sorunları daha da derinleşecektir.

İKTİDARIN BÜYÜK VE KÜÇÜK ORTAĞININ İNANILMAZ ŞEYTANLAŞTIRICI BİR DİLİ VAR: Ben HDP’yi PKK’nın yanında konumlandırdığımı söyledim. Bu kadar net bir bakış açısı üzerinden. Şimdi ise Ayhan Bilgen ile Altan Tan’ın beyanları tartışılıyor. Ben bunları çok önemli buluyorum. Bunlar bizlere değil aslında HDP yöneticilerine sorulmalı. Siz neredesiniz, kimsiniz, nasılsınız sorularının cevabını verecek olanlar HDP’liler. Bize soruldu ben cevap verdim. İktidarın büyük ve küçük ortağının inanılmaz şeytanlaştırıcı bir dili var. Biz Balıkesir’i kaybettik HDP aday çıkardı. Kaybettiğimiz yerlerde aday çıkarttı, dolayısıyla bizim dolaylı, indirekt herhangi bir ittifakımız olmadı, herhangi bir görüşmemiz de olmadı. Bu duyulmuyor sonuç itibarı ile aynı şey kafalara vurulur gibi söyleniyor. Bugün benim gittiğim ilçelerde AK Parti seçmenleri kulağıma çok ilginç şeyler söylüyor, 'seni koruyamadık hakkını helal et' diyenler var. Bugün linç yaptıranlar var, yarın siyasetçi zora düştüğünde bu linci yaptıranlar anında kaçacaklar ve siyasetçi siyasetçi ile başbaşa kalacak ve o siyasetçiyi yine itilmekten kakılmaktan siyasetçi koruyacak.
HDP’Yİ KAPATMAK İÇİN BİLE OLSA YÖNTEM YANLIŞ: Bir şeyi farkettim, kesinlikle fikri takip yok bu ülkede. Kobani olayları bir suçtur, 40’ın üzerinde insan öldü. 200 küsur insan yaralandı ve olaylar oldu. Şimdi 6 yıl sonra bu iki insan ikisi de İslami zihniyetten gelen. 6 yıl boyunca bu insanlar milletvekili seçilmiş seçim için müracaat ettiğinizde bu devlet sizden temiz kağıdı istiyor. Eğer hukuk siyasetçinin emrinde bir görüntü verirse, kafada sallanan bir kılıcı olursa en fazla terör mücadelesine zarar verir. HDP’yi kapatmak için bile olsa yöntem yanlış. Hukukunuz var, savcınız var, hakimleriniz var bunların görevlerini yerine getirmesi gerekir. Kobani olayları bir suçtur ama bugün aradan geçmiş altı yıl boyunca biri milletvekili olmuş, öbürü belediye başkanı olmuş. Şimdi de bu işlerden Ayhan Bilgen beraat etti deniliyor. Bu tür işler terör mücadelesine katkınızı ortadan kaldırır onu sulandırır, devlet ciddiyetini ortadan kaldırır, haklı bile olunsa haksız duruma düşülür. Şimdi nasıl bir yol tutacaklar bilmiyorum. Kapatmak çözüm olur mu? Dünün güçlüleri Refah Partisi’ni kapattı, Fazilet’i kapattılar, iktidar partisini kapatmaya çalıştılar bir üye ile kapatılmadı ama HDP’nin temsil ettiği siyasi alanda oy oranları gittikçe yükseldi. Kürtler eşittir HDP gibi bir kavram var, buna katılmıyoruz, Kürtlerin her siyasi partiye oy verdiğini biliyorum, herhangi bir partinin marabası gibi görülmesine şiddetle karşıyım. Dindar Kürtlerin PKK ile ilgili bazı konularda rahatsız olduğunu anlıyoruz, seküler Kürtlerin de rahatsız olduğunu biliyoruz. Devleti yöneten ellerin çok akıllı olması gerektiğine inanıyorum.