İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, iktidarın kontrolsüz göç politikası nedeniyle sınırların 'kevgire' döndüğünü belirterek, bu duruma sesiz kalınamayacağını söyledi. Taksim'deki saldırı üzerinden siyasi rant devşirmeye kalkanların karşısında kendilerini bulacağını anlatan Akşener "Devlet geleneğimizde; her tuzağı, her belayı iktidar koltuğuna yönelik hamleler olarak değerlendirmek yoktur. Bu saldırılar milletimizi, devletimizi hedef alır. Meseleye bu ciddiyetle yaklaşmak lazımdır" dedi.
Akşener, partisinin TBMM toplantısında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
GÖZDEN GEÇİRMEK ZORUNDAYIZ: Devletimizin yanında dururken, devlet benim diye ortalıkta gezenlerin işlerini yapıp yapmadıklarını böyle acılı zamanlarda gözden geçirmek zorundayız. Millete yaptıkları hizmetin bir vatan borcu, namus borcu olduğunu söylemek zorundayız. Devletimizin yanındayız ama her yanındayız! Çünkü devlet biziz!
DEVLET BABALARININ MALI DEĞİL: Devlet, koltuk sahiplerinin babalarının malı değildir! Devletimiz, milletçe bu dünyada sığındığımız büyük birlikteliğimizdir. Herkesin eşit derecede hak iddia edebileceği kadar da hayata dairdir. Devlet bu yüzden değerlidir, kutsaldır. Devletimizin yanında olduğumuz kadar içinde olabilmeliyiz. O devlet sadece milletin varlığına dairdir. O devlet ki, vatandaşının can, mal, ırz ve namus güvenliğini sağlamak en temel görevidir. O devlet ki bir yandan milletimizin refah ve kalkınmasının yolunu açarken, bir yandan da insanımızın sokakta gezerken arkasını kollamadığı bir toplum düzenini temin eder. Düzen denen şey de bundan başka bir şey değildir. Hakça, adilce hizmet veren kerim bir devlettir. Hükümet de bunu sağlamaya söz veren bir avuç insandır. Ayrıcalıkları, milletin kendilerine verdiği görevi yerine getirmekten ibarettir. Sözlerini yerine getirmediklerinde de ceketlerini alıp giderler. Gerekirse hesap verir, ceza çekerler. Millet iradesi en büyük mahkemedir.
KONTROLSÜZ GÜÇ POLİTİKASI: Terörle mücadele ciddiyetsizliği, siyasi ihtirasları, iktidarın birbiriyle çelişen açıklamalarını kaldırmaz. Kusursuz işleyen devlet aklı olmadan yapılamaz, hiçbir aşamada hata yapılamaz. Terörle mücadele yapılan ilk hata, son hatadır. Terörle mücadelenin bazı altın kuralları vardır. Devletin görevlerinden biri, hiçbir zaman kaybetmeden faili yakalamak ve olayın arkasındaki güçleri aydınlatarak, tekrarlanmasın diye gereken önlemler almaktır. İktidarın esas önceliği, terör eylemine daha yapılmadan engel olabilmektir. Terörle mücadelede sınır güvenliği de çok önemlidir. Bir teröristin, mülteci kılığına girerek 4 koca ay kaçak şekilde ülkemizde yaşamasına göz yummaz. İktidar, kontrolsüz göç politikası uygulayarak sınırlarımızın kevgire dönmesine sessiz kalamaz, teşvik edemez!
KORKU İKLİMİNE ENGEL OLUNMALIDIR: Devlet, vatandaşların doğru bilgiye ulaşmasını sağlayıp, korku iklimine engel olmakla görevlidir. Hem korkuyor, hem şüpheye düşüyorsanız, terör eylemi amacına ulaşmış demektir! Sokaklarda yürüme özgürlüğümüz, bilgiye erişimimiz elimizden alınmışsa, terör amacına ulaşmış, yetkiyi alanlar da işlerini yapmıyor demektir! Dezenformasyonla mücadele de terörle mücadelenin ilk şartlarından biridir. Ama bu medya karartmasıyla değil, doğru bilgilendirmeyle yapılır! Devlet geleneğimizde; her tuzağı, her belayı iktidar koltuğuna yönelik hamleler olarak değerlendirmek yoktur. Bu saldırılar milletimizi, devletimizi hedef alır. Meseleye bu ciddiyetle yaklaşmak lazımdır.
ERDOĞAN SEYAHATİNİ İPTAL ETMELİYDİ: Sayın Erdoğan'ın yurt dışı seyahatini iptal etmesini ya da milletimiz yas tutarken, kendisini dans gösterisiyle karşılatmamasını beklemek doğal hakkımızdır. Yayınlanan taziyeyi reddedip terör saldırısından ABD'yi sorumlu tutan İçişleri Bakanı'nın, grup konuşmasında ABD'yi müttefikten çıkartan Cumhur İttifakı ortağının, bunlar olurken 'dostu' Biden ile Bali'de sohbete oturup taziyeleri kabul eden Erdoğan'ın ortak bir anlayış ve dil ile hareket etmelerini beklemek en doğal hakkımızdır. Her alanda yalpalamalarıyla başımızı döndüren bu iktidardan hiç olmazsa böylesine acı bir terör olayında biraz disiplin, ilkeli duruş beklemek en doğal hakkımızdır. İster iktidar, ister muhalefet; bu vahim olay üzerinden siyaset devşirmeye kalkan her zavallı odağın karşısında bizler duracağız. Hiçbirine fırsat tanımayacağız. Geçmiş travmalarımızın tetiklenmesine izin vermeyeceğiz.
SİRK DEĞİL, DEVLET YÖNETİYORBSUNUZ: Sayın Erdoğan ve arkadaşları; herkes aklını başına alsın! Sirk yönetmiyorsunuz, devlet yönetiyorsunuz! Türkiye'yi yönetenlerin işi sızlanmak değil, bank tartışmaları açıp siyasi yakan top oyunlarından medet ummak değildir! Biz çözüm önerisi sundukça karşı çıkan iktidarın aklını başına alma vakti geldi de geçti.
BAY KRİZ SORUNU DAHA DA BÜYÜTÜYOR: Bay Kriz hamasi konuşmalarla sorunu daha da büyüttüğünü görmelidir. Bay Kriz ve beceriksiz ekibi bu işin ciddiyetini kavramalı, ülkemizin geleceğine ipotek koyan bu sorunu çözmeli. AK Parti iktidarının sorumlu olduğu bu sorunu AK Parti kadrolarının çözemeyeceğini biliyoruz.
SÜRECİN KORKU İKLİMİNDEN GEÇMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ: Önümüzdeki sürecin bir korku iklimi içinden geçmesine fırsat vermeyeceğiz. Kalabalıklara girmekten, özgürce dolaşmaktan çekinmeyeceğiz. Akılla, emekle, kadrolarımızla, projelerimizle yarışacağımız, tertemiz bir seçim süreci geçireceğiz. Türkiyemiz, milletimiz, demokrasimiz sahipsiz değil!
BÖYLE BİR DÜZENE ANCAK 'KAHROLSUN DÜZEN' DENİR: Saraylıların gününü gün ettiği, insanımızın ancak yaşadığına şükrettiği bu düzen eğri bir düzendir! Bir dolu vatansızı, kendi öz vatandaşına üstün tutan bu düzen, bir hıyanet düzenidir! Faiz haramdır diye tefecilerin davulunu çalan bu düzen haram düzenidir! Terör örgütleri arasında tercih yapacak kadar şirazesinden çıkan bu düzen bir yıkım düzenidir! İnsanlarımızın layıkıyla yaşama hakkını, kendi şatafatı için kurban edebilen bu düzen, bir mafya düzenidir. Böyle bir düzene de ancak 'kahrolsun düzen' denir! Her olayda sorumluluğu üstünden atmak için binbir takla atan, gerçekleri masallarla gizlemeye çalışan bu zihniyetten halk artık bıktı. Güç bela kazandığı ekmeğini, ülkeye kontrolsüzce sokulan milyonlarca sığınmacıyla paylaşmaktan artık bıktı. Adaletsizlik duygusuyla yaşamaktan, kendisini sürekli aşağılayan bir Cumhurbaşkanı'yla yaşamaktan bıktı. Kutuplaşmadan, öfke siyasetinden ve nefret dilinden, makbul vatandaş olabilmek için iktidarı ikna etmeye çalışmaktan bıktı. Milletimiz çaresiz değil, artık biz varız, aslanlar gibi iktidara geleceğiz. Güneşli günlere, iyilerin zamanına çok az kaldı.