2023 seçimleri yaklaşırken ülkenin en büyük metropolü İstanbul’da siyasi dengeler hızla değişiyor. Türkiye nüfusunun yaklaşık beşte birini barındıran şehir, seçimler için en kritik seçmen kitlesini oluşturuyor.

Ekonomik kriz, yüksek işsizlik, rekorlar kıran enflasyonun etkileri metropolde daha güçlü hissediliyor.

2017’deki Anayasa Değişikliği Referandumu’nda başlayan değişim sinyali, 31 Mart ve tekrar edilen 23 Haziran 2019 yerel seçimlerinde daha güçlü görüldü.

Son dönem paylaşılan kamuoyu yoklamaları ise iktidarın kalesi olarak görülen İstanbul’un kritik ilçelerinde AK Part, ve MHP’nin ciddi oranda oy kaybettiğini, buna karşın muhalefetin oylarında ciddi artış yaşandığını ortaya koydu.

ORC Araştırma’nın son haftalarda İstanbul özelinde yaptığı araştırmanın sonuçları, yıllarca sağın kalesi olarak bilinen Üsküdar ve Bahçelievler’de bile AK Parti ve MHP’nin toplam oyu, Millet İttifakı’nın oy oranına ulaşamıyor.

AK Parti bu iki ilçede az farkla birinci parti görünse de 2018 genel seçimlerinden bu yana 9 puanlık bir kayıp yaşadı. İktidarın küçük ortağı İstanbul’da baraj altında kalırken Avcılar ve Şişli gibi ilçelerde muhalefet avantaj sağlayan bölgeler olarak öne çıkıyor.

İstanbul’un ilçelerinin nabzını tutan ORC Araştırma Müdürü Mehmet Pösteki ülkenin en büyük metropolündeki kritik değişimi BirGün’e değerlendirdi.

DEM Partili Dindar: Kürt-Türk irtifakının test alanı Rojava'dır DEM Partili Dindar: Kürt-Türk irtifakının test alanı Rojava'dır

İstanbul’un yaklaşık yirmi iki ilçesinde bulunan tüm seçmen gruplarının aslında ‘mini Türkiye’ diye tabir edilebilecek örneklem oluşturduğuna dikkat çeken Pösteki, “Otomatik olarak ülkedeki, ulusal siyasetteki etkiler orada direkt olarak kendisini gösterebiliyor. Bu ilçelere bakarak referandumlarda veya seçimlerde genel seçimlerin durumunu daha net görebiliyoruz.

Tabii buralarda biraz daha eğitim seviyesi yüksek olduğu için gidişat hızlı şekilde muhalefetin lehine ilerliyor diyebilirim. Buradaki seçmen süreci çok yakından takip ettiği için oy tercihleri genel seçim sonuçlarına da yerel seçim oranlarında da yansıyor. Örneğin işte Bahçelievler ve Üsküdar örneğini verebiliriz. Buralarda kayıp AK Parti belediyeleri açısından oldukça fazla” ifadelerini kullandı.


Bu değişimde başlıca sebebin ekonomik kriz olduğuna vurgu yapan Pösteki, “Ekonominin getirisiyle birlikte yaşanan diğer sorunlar, işsizlik problemleri de insanların oy tercihlerine doğrudan yansıyor. İktidar özellikle de kadın seçmen ve genç seçmenden desteğini kaybetmeye başladı.

Recep Tayyip Erdoğan’ı ilk siyasete başladığı zamanlarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçtiren faktör kadın seçmen faktörüydü. O dönem hem kadınların hem de gençlerin ilgi odakları farklıydı. Ancak gelinen noktada gençlerin de kadınların da gündemindeki asıl konu market, pazar fiyatları. Bu yangın üstelik her geçen gün büyüyor” dedi.

İstanbul genelinde AK Parti’nin dokuz, on puanlık bir kaybı olduğunu söyleyen Pösteki, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Tekrardan söylüyorum. Birkaç belediye dışında AK Parti’nin İstanbul’daki hemen hemen tüm belediyeleri bu oy kaybından nasibi aldı. Üstelik sadece genel siyasetten değil aynı zamanda AK Parti belediyeciliğinden de ciddi anlamda rahatsız olan bir kitle var.

Ve bu durum İstanbul’da oy deposu olarak gördüğü yerler olması bakımından çok önemli. Genel seçimden sonra bir yerel seçim olacak. Yerel seçimlerde de bunun etkisi mutlaka görülecektir. Birçok belediyenin de muhalefete geçeceğini şimdiden görüyoruz.”

Öte yandan Anadolu’da da iktidar açısından büyük sıkıntı olduğunu ifade eden Pösteki sözlerini şöyle noktaladı: “Anadolu’da CHP, İYİ Parti hatta AK Parti’den kopan küçük partilerin hepsinin belli miktarlarda oylara ulaştıklarını görüyoruz. Yani şu son dönemlere kadar inanın AK Partili bir belediye başkanı Anadolu şehirlerinde artık sokağa çıkamaz hale geldi.

Çünkü kendilerine yöneltilen sorulardan bunalmış durumdalar. Oralar küçük yerler olduğu için metropollere nazaran bu haykırışlar daha da çabucak ilerlediğinden iktidarın oralardaki oy kaybı metropollere nazaran aslında daha fazla. Bunların hepsini birleştirdiğimizde zaten durum ortaya çıkıyor. İnsanların tepki gösterdiği en büyük sıkıntı da iktidarın ekonomik krizin varlığını reddetmesi.”