“Yaşamak İçin Doğayı Koru, Geleceği Aydınlat – Özgür Doğa, Özgür Toplum” sloganıyla gerçekleştirilen açıklamada, doğanın korunması, ekolojik yaşamın önemi ve barış sürecinde çevrenin gözetilmesi gerektiği vurgulandı.
Komisyon, dünyada ve Türkiye’de doğanın sermaye odaklı politikalar sonucu büyük bir yıkımla karşı karşıya bırakıldığını belirterek, “Cudi’den Besta’ya, Marunis’ten Zap’a, Ayder Yaylası’ndan Kaz Dağları’na kadar ülkenin dört bir yanında ağaçlar kesiliyor, madenler açılıyor, sular kirletiliyor. Cennet coğrafyamız adım adım cehenneme çevriliyor. Emeğimize el koymak ve doğamızı talan etmek isteyen vahşi kapitalizm giderek daha da canavarlaşıyor” ifadelerini kullandı.
“Barış, sadece silahların susması değildir” denilen açıklamada, barışın insanla birlikte doğadaki tüm canlıların yaşam bulması anlamına geldiği vurgulandı. “Çatışmalı dönemde ormanların kesilmesi, köy boşaltmaları, güvenlik barajları ve kayyım politikalarıyla sadece insanlar değil, doğadaki tüm canlılar da büyük zarar gördü. Barışın kalıcı olabilmesi, doğaya saygı ve ekolojik yaşamın inşasıyla mümkündür” denildi.
Komisyon, dünyadaki barış süreçlerinde ekolojinin önemli bir yer tuttuğunu belirterek, Kolombiya örneğini hatırlattı. Orada halkın maden faaliyetleri konusunda söz hakkına sahip olduğunu, doğa tahribatına karşı özel yargı mekanizmalarının oluşturulduğunu ifade etti.
“Hakkari’nin doğası tehdit altında” başlığıyla yapılan değerlendirmede, kentin doğal güzelliklerinin ciddi biçimde tahrip edildiği belirtildi. Sad Gölleri, Berçelan Yaylası, Kaval ve Ava Ore Şelaleleri, Zap Suyu gibi alanların kontrolsüz insan sirkülasyonu ve bilinçsiz etkinliklerle zarar gördüğüne dikkat çekildi. “Sad Gölleri ve Cennet-Cehennem Vadileri başta olmak üzere ilin doğal güzellikleri, bilinçsiz geziler ve festivallerle tahrip ediliyor. Endemik bitkiler koparılıyor, buzullar üzerinde kayılıyor” denildi.
Altınoluk’ta yaşanan vahşete tepki
Yüksekova’ya bağlı Altınoluk Köyü’nde kuş gribi şüphesiyle hayvanların torbalara konularak gömülmesine de tepki gösteren komisyon, bu durumu “vahşet” olarak nitelendirdi. “21. yüzyılda hayvanların canlı canlı torbalara konularak gömülmesi insanlık için utanç vericidir. Bu yöntemleri kimlerin emriyle uyguladınız? Bilimsel yöntemler geliştirilerek veterinerlik, tıp ve halk sağlığı kurumları arasında koordinasyon sağlanmalıdır” çağrısında bulunuldu.
“Sermayeden değil doğadan yana olunmalı”
Komisyon, devletin çevre politikalarında sermayeden yana değil, doğadan yana tavır alması gerektiğini vurguladı. Vatandaşlara da duyarlılık çağrısı yapılan açıklamada, “Çöpler gelişi güzel doğaya atılmamalı, avcılık adı altında canlıların yaşam hakkına el uzatılmamalı. Sokak hayvanları için bir tas yemek, bir bardak su bırakılmalı. Kendisi için hak isteyip diğer canlılar için istememek büyük bir çelişkidir” denildi.
“Doğamıza Sahip Çıkıyoruz” seferberliği başlıyor
Eğitim Sen Hakkari Şubesi Ekoloji Komisyonu, önümüzdeki günlerde “Doğamıza Sahip Çıkıyoruz” adıyla bir seferberlik başlatacaklarını duyurarak tüm halkı bu çalışmalara katılmaya davet etti.
“Herkes bulunduğu yerden bu seferberliğe katılmalı, toprağımıza, suyumuza, ormanlarımıza, hayvanlara can olmalıdır. Katılım sağlayan herkese teşekkür ediyoruz” ifadeleriyle açıklama sona erdi.