Türkiye, tarihinin en hassas dönemeçlerinden birini daha dönüyor. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarını tamamlama aşamasına yaklaşması, yalnızca bir idari süreç değil; ulusun geleceğini şekillendirecek, stratejik ve tarihi bir hamle. Bu süreç, günübirlik polemiklerle değil, şiddeti siyasal araç olmaktan çıkaran, eşit yurttaşlık temelli demokratikleşmeyi derinleştiren bir vizyonla ele alınmalı. Toplumun bu yöndeki talebi artık bir fısıltı değil, gür bir sestir.
Partilerin ilkelerini netleştirmesi, bu sürecin anahtarıdır. Başkalarının ne diyeceğini beklemek değil, kendi vizyonunu cesurca ortaya koymaktır gerçek devlet aklı. Devlet aklı dış telkinle şekillenmez; kendi ilkeleri, kendi değerlendirmeleri ve kendi ufku vardır. Bugün tavırsız kalmak lüks değil, sorumsuzluktur. Çünkü Anadolu’muzun hakkettiği beklenti ortak akıl, diyalog ve kardeşliği önceleyen cesur bir siyaset ..
Batıda endişe ile izleyenlere küçük bir nasihat !
Yurt içinde PKK’ya altı yıldır tek bir kurşun dahi attırmayan devlet iradesi, bu umudun en somut kanıtıdır. TSK’nın gücüyle silahlı mücadeleyi sınır ötesine taşıyan bu kararlılık, bazı kesimlerce “devlet bölünecek” algısıyla çarpıtılıyor. Bu algı sadece yanıltıcı değil, açık bir ihanet kokusu taşımaktadır. Oysa Türkiye’nin birliğine, bütünlüğüne en büyük desteği verenler Kürt kardeşlerimizdir. Kim ki bölünme hayali kurarsa, karşısında önce Kürtleri bulacaktır.
Peki terör olmasaydı?
Terörün Türk ekonomisine faturası 4 trilyon TL’nin üzerindedir ..
Sadece bu parayla:
▪️100 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü,
▪️100 bin kilometre hızlı tren demiryolu,
▪️1.000 adet 24 derslikli okul yapılabilirdi.
Ve yüzbinlerce proje ..
Hepimiz ekonomiden yakınıyoruz. Ama şunu unutmayalım: Terör olmasaydı, bu projelerin çoğu çoktan hayata geçmiş, refahımız katlanmış olurdu. Terör, sadece can almadı; geleceğimizi, çocuklarımızın hayallerini de çaldı ..
İşte bu yüzden, bu meselenin çözümünde canıyla bedel ödemiş siyasilerimizin, bürokratlarımızın, şehitlerimizin hatırası bize bir şey söylüyor: Artık Kenetlenme vaktidir ..
Bilge lider Sn Devlet Bahçeli’nin vizyonu ve Türkiye’nin mimarı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı liderliği etrafında birleşmek, sadece siyasi bir tercih değil; milli bir görevdir ..
Bu süreç siyasetsizliğe yer bırakmaz. Diyalogla, cesaretle, barışla ilerleyeceğiz. Bölgemizde oynanan siyonist oyunları görmek, okumak zorundayız. ÇÜNKÜ YARINLARIMIZ, BUGÜNÜN BİRLİKTELİĞİNDEN DOĞACAK ..
Türkiye, bu kritik virajı ancak birlikte dönebilir.
Ve döneceğiz. Daha güçlü, daha zengin, daha kardeş bir Türkiye’ye doğru ..