Karanfilsiz Bir Bayram!

Takvimler 1 Mayıs’ı gösteriyor. “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanan bugün, aslında bir paradoksu içinde barındırıyor. Çünkü emeğin en çok döküldüğü, alın terinin en yoğun aktığı coğrafyalar, bu günde en sessiz kalan yerler oluyor. Dayanışmaya en çok ihtiyaç duyanlar, en yalnız olanlar...

Abone Ol

Bugün Hakkâri’de bir maden ocağında çalışan bir baba için bayram yok. O, toprağın kırk kat altında, yaşama tutunmak için değil, hayatta kalmak için nefes sayıyor. Yeraltında emeğiyle değil, varlığıyla bile görünmeyen bir insan olarak yaşıyor. Onun her kazması sadece taşları değil, sistemin yok saydığı hayatları da deliyor. Ama yine de sesi yerin üstüne çıkmıyor.

Çocukluğunu Bırakanların Günü Değil

Bir sanayi sitesinde, torna tezgâhının başında büyüyen bir çocuk... Henüz on dört yaşında. Babası işsiz, annesi hasta. O artık bir çocuk değil; emeğin en kırılgan haliyle karşımızda duran, sistemin unuttuğu küçük bir çark. Güvencesi yok, ücreti yok. Yalnızca susması istenmiş. Ona “bayram” kavramı sadece takvimde var.

Genç Kızların Taşıdığı Yük: Hayaller ve Tabaklar

Bir başka köşede, bir kafenin mutfağında sabahın ilk ışıklarıyla başlayan ve gece yarılarına kadar süren bir çalışma. Genç bir kız, elleriyle çay karıştırıyor, tabak taşıyor, bazen dayaktan kaçıyor. Ama hayallerini bırakmıyor; bir diploma, bir özgürlük cümlesi için çabalıyor. Asgari ücreti bile görmeden, saatlik yevmiyelerle hem kira ödüyor hem umut taşıyor. Onun için bayram, ulaşılması güç bir lüks. Çünkü çiçek alacak eli yok, elini tutacak adalet hiç olmadı.

Tatil Kimin Hakkı?

Bugün sosyal medyada “İşçinin hakkı ödenmez” diye yazanlar, çoğu zaman o hakkı hiç vermeyenler. Çünkü bu bayram, çalışmak zorunda olanların değil, onları çalıştıranların tatilidir. Gerçek şu ki; bu ülkede emeğin kutsallığı, afişlere yazılan bir slogan olmaktan öteye geçemiyor. Alın teri, alnına değil, deftere gizlice yazılıyor; maaş bordrosuna hiç uğramadan...

Bayram Değil, Utanç Günü

Bugün bir bayram değil, bir utanç günü. Çünkü çocuk işçilerin gözleri hâlâ uykusuz, genç kızların avuçları hâlâ çatlak dolu, madencilerin duaları hâlâ yarım. Bugün, emeği değil, onu nasıl görmezden geldiğimizi konuşuyoruz. En çok çalışanların sesi duyulmuyor. Karanfil yerine borç büyüyor ellerinde. Tatil yerine nöbet, kutlama yerine kaygı var.

Gerçek Bayram Nerede Başlar?

Ey şehirlerin cam kulelerinden “emek kutsaldır” diyenler; bir gün Hakkâri’ye inin. Bir çırakla aynı öğle yemeğini yiyin. Bir kafenin mutfağında, ayakta çalışırken üniversite kitaplarını ezberleyen genç bir kızın gözlerine bakın. Gerçek 1 Mayıs orada başlar. Gerçek bayram, gerçek utanma duygusu, gerçek vicdan oradadır.

Umut: Bir Gün Ama Bugün Değil

Belki bir gün… Çocuklar sadece oyun oynayacak. Madenciler karanlıktan değil, sömürüden kurtulacak. Genç kızlarımız gece yarısında değil, özgürlükte uyanacak. Ama o gün, bugün değil. Bugün karanfil değil, vicdan gerek her sokağa. Pankart değil, hesap gerek tarihe. Çünkü bu bayram hâlâ emeğin değil, düzenin gülümsemesidir.