Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, kar yağışlarının azalması ve yağış rejiminin değişmesi nedeniyle akarsuların debisinin düştüğünü belirterek, türün geleceğinin ciddi şekilde risk altında olduğunu söyledi.
Dünyada yalnızca Van Gölü’nde yaşayan ve her yıl üreme döneminde tatlı su kaynaklarına göç etmesiyle tanınan inci kefali, iklimsel değişimlerin etkilerini en ağır hisseden türlerden biri hâline geldi. Bölge halkı için ekonomik, ekolojik ve kültürel açıdan büyük bir değere sahip olan inci kefali, yaklaşık 20 bin kişinin geçim kapısı durumunda. Ancak son yıllarda yağışların düzensizleşmesi, kış yağışlarının büyük oranda kar yerine sağanak şeklinde düşmesi, yeraltı ve kaynak sularının zayıflaması ve akarsuların debisinin giderek azalması; balığın üreme göçünü, yumurtlama alanlarını ve yaşam döngüsünü ciddi şekilde olumsuz etkiliyor. Uzmanlara göre bu süreç, yalnızca türün geleceğini değil, balıkçılıkla geçinen binlerce aileyi de doğrudan tehdit ediyor.
“Kaynak suları yeterince beslenemiyor”
İHA’ya konuşan Van YYÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, inci kefalinin bölge için son derece değerli bir tür olduğunu belirterek şunları söyledi:
“İnci kefali, sadece ekonomik açıdan değil, kültürel olarak da Van havzasının vazgeçilmez bir unsurudur. Ancak son yıllarda yaşanan iklimsel ve çevresel değişimler, balığın yaşam döngüsünü ciddi şekilde olumsuz etkilemektedir. Havzayı besleyen akarsular, geçmişte özellikle kış aylarında düşen karların eriyip toprağa sızmasıyla oluşan ve yüzeye kaynak olarak çıkan sularla besleniyordu. Yani kar yağışı hem toprağı hem de yeraltı suyu sistemini destekliyordu.
Fakat artık yağış rejimi ciddi biçimde değişti. Kışın düşmesi gereken karın büyük kısmı artık yağmur veya sağanak şeklinde gerçekleşiyor. Sağanak yağış olduğunda toprak bu suyu tutamıyor, su yüzeyden akıp gidiyor. Dolayısıyla ne yeraltı suları ne de kaynak suları eskisi gibi beslenebiliyor. Bu durum akarsuların yıl boyunca aynı miktarda su taşıyamayacağı anlamına geliyor. Kuraklık, artan buharlaşma ve yağışların sağanak hâline dönüşmesi bu süreci daha da hızlandırıyor.”
“Akarsular geçmişteki gibi su taşıyamayacak hale geliyor”
Alaeddinoğlu, kısa sürede düşen yoğun yağışların toprağa sızmadan yüzey akışıyla göle ulaştığını, bu nedenle akarsuların su kapasitesinin giderek azaldığını vurguladı:
“Su miktarı düştükçe inci kefalinin üreme dönemindeki göçü de olumsuz etkileniyor. Milyonlarca balık dar alanlara sıkışıyor; yumurtlama göçünü tamamlamak her geçen yıl daha da güçleşiyor. Ayrıca Van Gölü’ne dökülen birçok akarsuda küçük çağlayanlar bulunuyor. Su seviyesi düştüğünde bu çağlayanları aşmak balıklar için çok daha zor hale geliyor. Bu durum, balığın üst çığırlara doğru yaptığı yolculuğu sekteye uğratıyor.”
“Türün devamlılığı tehlikeye girecek”
Prof. Dr. Alaeddinoğlu, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda inci kefali için tehlikenin büyüyeceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnci kefalinin üreme göçünü kolaylaştıracak çalışmaların yapılmaması hâlinde, türün çoğalması ve devamlılığı büyük bir risk altına girecek. Bu durum yalnızca ekosistemi değil, göldeki balıkçılık faaliyetlerini de doğrudan etkiler. İnsanlar balık tutamaz hale gelir. İnci kefaliyle geçimini sağlayan binlerce aile var. Ayrıca bu balık, diğer et türlerine göre daha ekonomik olduğu için milyonlarca insan açısından temel bir besin kaynağıdır. İnci kefalinin azalması, bu açıdan sosyal ve ekonomik anlamda da büyük bir olumsuzluk oluşturacaktır. Bunun yanında inci kefali bölgede bir kültür ve sağlık değeri taşır. Bu nedenle havzanın tüm bu unsurlar göz önünde bulundurularak bütüncül bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir.”