COLEMERG HABER
Birleşmiş Milletler tarafından 1981'de ilan edilen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele günü nedeniyle açıklama yapan İnsan Hakları Derneği Hakkari Şubesi Başkanı Tayyüp Canan, kadına yönelik şiddeti artık pek çok alana yayıldığını ve kadınların fiziksel, psikolojik, ekonomik, sosyolojik ve daha farklı alanlarda etkilenmeye devam ettiğini söyledi.
Günün önemi hakkında bilgi veren Canan, "Dünya Ekonomik Formu (WEF) 2020 Cinsiyet Eşitliği raporuna göre Türkiye 153 ülke arasında 130. sıradadır. Dünyada, Türkiye’nin de yer aldığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi %60,5 ile cinsiyet eşitliği konusunda en geride yer almaktadır. Rapora göre kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için 100 yıl, erkeklerle eşit ücrete sahip olması için 257 yıl geçmesi gerekir. Türkiye’nin de mevcut ekonomik ve politik yapısı Toplumsal Cinsiyet Eşitliği normlarını yok saymakta ve bu anlayış, şiddetin daha da artmasına zemin hazırlamaktadır. Kadını ev içinde tutmaya dönük anlayış kadınların toplumsal yaşamda ve iş alanındaki varlığına engel olmaktadır. Kadının, her alanda temsiliyetindeki eşitsizliği görmek için siyasete katlımına bakmak dahi yetmektedir. Parlamentoda 600 milletvekilin yalnızca 102’si kadındır. Siyaseten yönetim alanlarında eşbaşkanlık sisteminin resmiyette kabul edilmeyişi bu anlayışın sonucudur. Haksız ve hukuksuz bir şekilde görevden alınıp yerlerine kayyum atanan belediye eş başkanlarına, “eş başkanlığın” suçmuş gibi gösterilmesine bile tanıklık ettik. Bu durum Türkiye’de cinsiyete dayalı eşit temsiliyet önünde önemli bir siyasi iktidar engeli olduğunu göstermektedir." dedi.
Kadınların en çok ev içinde şiddete uğradığını ifade eden Canan, "Kadınlar çoğunlukla en yakınları tarafından katledilmekte, şiddet görmekte, tacize ve tecavüze maruz bırakılmaktadırlar. Neredeyse her gün birden fazla kadın katlediliyor. Yüzlerce kadın şiddete uğruyor ve bunun büyük bir kısmı kayıt altına alınamıyor. Kadınlar; şikayet ettiklerinde bunun bir çözüm olacağına, örneklerden yola çıkarak artık inanmaz hale gelmiş durumdalar. Kolluk, çoğu vakada ev içi şiddete karşı eğitilmediği için mağduru tekrar şiddet gördüğü alana geri gönderiyor. Kısmen şikayete konu olan ve yargıya taşınan vakalarda iyi hal indirimi ve haksız tahrik gibi gerekçelerle failler adeta mükafatlandırılıyor. Kadın sığınma evleri yeterli olmamakta, ihtiyaca cevap vermemekte, kısıtlı bir zaman diliminde kalan kadınlar süre bitiminde tekrar şiddete açık hale gelmektedir. Ekonomik olarak ve can güvenliği anlamında yoksun halde bırakılmaktadırlar. Covid-19 pandemi dönemi olan 2020 yılında kadına dair şiddet sayısının azaldığına dair İçişleri Bakanlığı açıklaması ise oldukça ilginçtir. Ev ortamında kalmak zorunda kalan kadınların şiddeti şikayet konusu yapmaması sayıların azaldığı biçimde yorumlanıyorsa oldukça vahim bir zihniyet problemi ile karşı karşıya olduğumuzun bilinmesi gerekir. Ayrıca kadınların kazanılmış hakkı olan nafaka hakkı ortadan kaldırılmak istenmekte, çocuklarına bakmak zorunda kalan kadına, ekonomik anlamda ortak sorumluluk gerektiren ve ödenmesi zorunlu olan nafaka haksız bir kazanç olarak görülmekte ve ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır." diye konuştu.