Hakkari'de İmam Olmak!

Zamanında geniş coğrafyalara hükmeden âlimler diyarı Hakkâri’de; Peygamber varisliği görevini almak, sorumluluğuna girmek; küllerinden yeniden bir diriliştir, erdemliktir, şereftir...

Abone Ol

İmam sıradan bir devlet memurluğu değildir ve görülmemelidir. Cami dâhil 7/24 aktif olan, cemaatin sorunlarında, caminin artı eksilerinde, mevtlerin defin öncesi zaruri görevlerinde, her an oluşacak toplumsal bozulmada danışılan, dini ve ahlaki fikir alışverişinde bulunulan, olayların büyümesini önleyen, sulhta ter döken, çocuğu, gençliği camide buluşturmak, camiye çekmek adına güzel hitabı olan, yol yordam bilen… Bilmekle kalmayıp eliyle beraber tüm benliğini de hizmetin içinde pişiren, yolunda harcayan, saç ağartan, camileri canlı tutma yarışında etkinlikler düşleme hayali peşinde koşan, pasif - aktif ayırmaksızın tüm camiayı bir kefeye koyan, bir kefede değerlendiren eleştirilere sabreden imanı kâmil, ameli salih nice güzel imamlarımız var.

Kırılan camı, çizilen fayansı, kirlenen halıyı, bozulan ayakkabılığı, tarumar edilen ve kullanılmasına tiksinilen tuvalet temizliğinde bile; evi ile camisi arasında öncelik tercih seçeneğini aklına bile getirmeden camisinde harcayan, çalışkan, azimli, kararlı, güven dolu güzel imamlarımız hatırına;

İmamlığı sadece sıradan bir memurluk gören; o yolda pasif, vurdumduymaz, eğilmeyen, ütüsünü bozmayan, yeri geldiğinde cübbesiyle caminin iç dış hizmetlerine eğilmeyen; kendisini vaazlardan, sohbetlerden çok; amelde takip edildiği, rol model bilindiği, örnek alındığının bilincinde olmayan, dün bölgenin en yaşlı insanın bile Kur’an hürmetine önünde saygıyla büklüm olduğu, yer ve yol verdiği kutsal mesleğin temsilciliğidir imam olmak…

İmam imar demektir. Yeri geldiğinde yanık gönülleri, hasret yürekleri, arayışta ki kalpleri, çaresiz başları okşamaktır, koluna girip yarasını onarmaktır. Yeri geldiğinde ibadethanelerin içinde dışında canla başla ter dökecek; gören duyan gıpta edecek, özenecek, rehber bilecek, bu mesleğin hiçbir temsilcisine “işe yaramaz” dedirtmeyecek (bir imama bu sözlerin söylenmesini toplum olarak inancımız gereği kabul etmeyiz edemeyiz)...

Eskiden beri İmam dendi mi; yeni bir şahlanış, yeni bir diriliş demektir. Çünkü imam hazıra konmaz, yer seçmez, görev istemez, sorumluluk verilendir. Neresi ne zaman önemli değil. Her dem hazırdır vardığı memleketi, diyarı kaçınılan değil aksine dönüştüren, maddi manevi imara açandır imam.

İmam rahat etmez, rahat ettirir, dinlemez dinlendirir, sırt vermez, bakımsız bırakmaz, haline terk etmez, yüreğini koyar, omuz verir, ayakta tutar, ayağa kaldırır, bakana bir daha dönmeyi görmeye hazırlar…

İmam olmak, dine zıt olan, isyan küfran kokan gelenekmiş, adetmiş, töreymiş adı altında dinselleştirilen, olmazsa olmaz konuma getirilen her türlü çirkefliği önce nefsini sonra sözü geçeni caydırandır... Kendisi yapan ama cemaati, ümmeti yapmama konusunda ayet ve hadislerle tehdit eden değildir.

İster kadro ister fahri,

Madem girmişsin bu işe ey fani,

Eller yakanda, vebal boynunda,

Uyku da senin, uykusuzlukta senin bil gayri...

Selam ve dua ile…