Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye'de Coronavirus salgının durumu ve AKP iktidarının salgın yönetimine dair yaptığı değerlendirmelerde, "İktidarın en temel görevi insanların yaşam hakkını korumak. Dolayısıyla AKP iktidarı, tarih önünde bağışlanması imkansız bir insanlık suçu işlemiştir" dedi.

Artı TV'de yayımlanan Nazım Alpman ile Gün Başlıyor programına Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık konuk oldu. Saltık, Türkiye'nin pandemi yönetimi ve salgının gidişatına dair değerlendirmelerde bulundu.

'GEVŞEME İÇİN HİÇBİR EPİDEMİYOLOJİK GEREKÇE YOKTU'

Türkiye'nin 1 Mart günü aldığı kademeli normalleşme kararının yanlış bir karar olduğunun altını çizen Ahmet Saltık, iktidarın öngörü yanlışları içinde olduğunu vurguladı.

Saltık, şöyle konuştu:

"Türkiye'de denetimli serbestlik ilan edildi. Bu bir takım edidemolojik öngörülere dayalı olmalıydı. Bir insan hastalığı boyunca hastalığını birden fazla insana bulaştırmamalıydı. En azından salgın eğrisi düz çizgi çizmeliydi. Beklenti bu olmalıydı. Fakat biz günde 8 bin 424 olgu ile bu gevşemeye geçtik. Ölüm sayıları 70'lere yakındı ve Türkiye kış ortasındaydı. Gevşeme için hiçbir epidemiyolojik gerekçe yoktu. Elde aşı da yoktu. Bundan bir ay önce yapılan aşı miktarı bir kaç milyon ile sınırlıydı. Zaten aşılama 14 Ocak'ta başlamıştı, bir buçuk ay sonra gevşemeye geçerken biz bunun bir açılım-saçılım kumarı olacağını, ikinci dalgadan daha büyük bir kasırgaya yol açabileceğini feryat ettik. Demokrasilerde istifa denen bir kurum vardır. Eğer bu denli bir öngörü yanlışları içine düştüyseniz yönetemiyorsunuz demektir. 8 bin 424'ten aldınız 4 hafta içinde 32 bin 404'e çıktı vaka sayıları."

Aydın ve yazarlardan Kürt sorunu açıklaması Aydın ve yazarlardan Kürt sorunu açıklaması

'TÜRKİYE'Yİ UTANDIRICI, YÜZ KIZARTICI KONGRELERE TANIK OLDUK'

Günlük Coronavirus vaka sayısının artış eğiliminde olduğu bir durumda AKP'nin yaptığı kongrelerin yüz kızartıcı olduğunu ifade eden Saltık, kongrelere giden insanların da virüs kaptığını ve yaydığını söyledi.

Saltık, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Denetimli serbestlik denirken, gerçekte iktidar partisinin kanadından gelen, Türkiye'yi utandırıcı, yüz kızartıcı kongrelere tanık olduk. En son 24 Mart Ankara kongresi tuzu biberi oldu. Bu kongrelerde çok sayıda insan kuşkusuz bulaşı aldılar, taşıdılar ve yaydılar. Ankara'daki kongreye belki de 100 bini aşkın insan geldi. Türkiye'nin her yerinden otobüslerle taşındılar. Bu otobüslerde maskeleri çıkartılmış şekilde yolculuk yaptılar, benzer biçimde de döndüler. Kayseri'den gelen eski bir hekim milletvekili iki kez aşı olmasına rağmen, ikinci aşısının üzerinden de 15 gün geçmesine rağmen bulaşı aldı. Bir hekim sorumluluğuyla da, herkese duyurarak, 'kendilerini izlesinler, test yaptırsınlar' uyarısında bulundu. Demek ki iki kez aşı olmak ve üzerinden 15 gün geçmiş olması da korumaya yetmiyor" dedi.

'İKTİDARIN EN TEMEL GÖREVİ İNSANLARIN YAŞAM HAKKINI KORUMAK'

AKP iktidarının salgın yönetiminde başarısız olduğunu ve insanların yaşam hakkını koruyamadığını ifade eden Saltık, kademeli normalleşmeye ikinci haftanın sonunda son verilmesi gerektiğini ifade etti.

"İkinci haftanın sonunda kesin olarak bir karar verilmesi için yeterli veri birikmiştir. Çünkü hastalığın olağan seyri 14 gün. Hiçbir şey yapılmazsa bulaşı alan bir insan 14 gün sonra yüzde 97 olasılıkla iyileşmekte yüzde 3 oranında da ölmektedir. İyileşince virüs bedende kalmamaktadır, ölünce de ölü bedende yaşayamayacağı için virüs de yok olmaktadır. Birinci haftadaki dinamik, enerjik, stretejik öngörüye dayalı yönetime, ikinci haftanın sonunda son verilmeliydi. Denetimli serbestlik denilen bu kumar durdurulmalıydı. Eğer son verilebilseydi 14. günde bu 3 bin ölümün 2000'i son iki haftada gerçekleşti. Bu ölümlerin yarısı engellenebilirdi. Bahsettiğimiz rakamlar insan yaşamı. İktidarın en temel görevi de insanların yaşam hakkını korumak. Dolayısıyla AKP iktidarı, tarih önünde bağışlanması imkansız bir insanlık suçu işlemiştir" dedi.