EDEP YA HU

Özür dileriz! Çağdaş, medeniyet, özgürlük nutuklarınıza kanmadığımız için. Nasihatte bulunan anne baba ve ebeveyn değerinde ki büyüklere; tabirinizle eski kafalıların muhabbet, hürmet, edep, hayâ, güzel ahlaki değerlerine kulak verdiğimizden dolayı; siz soyununca çağdaş, ortalarda çiftleşince medeni, edepten yoksun, hayâsız özgürlükçülerden çok çok özür dileriz…

Yobaz, eski kafa, çağdışı, okumamış cahil kesimlerin kavgalarında imkânlar, fırsatlar olmasına rağmen bir birlerini tırpanlarla doğramayan, uzun sivri tırmıklarla delik deşik etmeyen, oraklarla kelle uçurmayan bu çağın okumuşları, çağdaşları, medeniyet ve özgürlükçüler misali jiletle, bıçakla, kurşunla hayatlara son vermediğimizden özür dileriz.

İlim ehli insanların insanlıklarını bırakmayıp, Allah’a isyanla dop dolu topçuların, popçuların görsel ve sözsel izlerinden yürümediğimizden özür dileriz.

Cehennemin kor ateşinin korkusunu, dünyanın nefsani yakıcılığına değişmeyen baştan sona ayet ayet giyinen, örtüye bürünen çağdışılarımıza rağmen; evi hariç caddede, sokakta anneden doğma, bebekten farksız çırıl çıplak çağdaşların medeniyet şerbetini içmediğimizden özür dileriz.

Gecenin derin uykusunu bölerek Rabbini her daim zikredenlerden uzaklaşmayıp; ev yolunu şaşıran, komşusunu, çevresini rahatsız eden, kendini kaybedip memleketine, ülkesine, yaşamına zarar vermediğimizden özür dileriz.

EDEP YA HU

Köy meydanının sessizliğinden emin olduktan sonra; hayâyla, edeple başı önde çeşmeden su alırken, rüzgârın etkisiyle yazması bozulunca ani refleksle krasın kol kısmında ki levendilerle başlarını kapatma, telaşına düşen, eski taş kafalı annelerimiz, bacılarımız… Yerine; gece gündüz yaban ellerde gününü gün eden, ahlaksızlıkta dibe vuran, çirkefliğini böbürlene böbürlene yayan, reklam yapan çağdaşlıklarımız hiç olmadı…

Televizyonun yokluğu, Tak Tik(TİK TOK)’ler değiştirerek, soyunmaya teşvik eden sanal âlemlerin bilinmezliklerinde, nikâhsız sabahlamalar, üstsüz giyinmeler, ahlaksız ahmakça konuşmalar, uzun dillilerimiz hiç olmadı…

Sigara yapraklarında Arapça yazıların oluşundan Kur-an’a hürmetsizlik olmasın diye yaprakları taş duvarlara saklayan okumamış cahil köylü ile lisan üstüne lisans yapan, diploma üstüne diploma istifleyenlerin Kur-an’ı Kerim’le top oynama çağdaşlığına, insandan aşağı mahlûkların çağdaş özgürlüklerinden hep mahrum kaldık...

PODYUM MU MEZUNİYET Mİ?

Cennet kokusunu uzaktan bile almazlar hadis-i şeriften bihaber, cennetin ayaklarına serildiği müjdesine muhatap adayların cenneti garantilemiş havasıyla mezuniyet törenlerinde edepten, hayâdan, ahlaktan şehvet damarlarını kabartan giyimlerle zirve yapan çok okuyan ve çok okumuşlarımızın alkışları arasında tilki tavuk oyununda masumiyet sergileyenlerin çağdaş çağlarında ne denli çağ dışı cahil kalmışız…

Edepsizliğin başladığı yerde Edebiyat biter. Mehmet Akif Ersoy

Gezdim Halep Şam,
Eyledim ilmi talep,
Meğer ilim bir hiçmiş,

İlla edep illa edep YUNUS EMRE

Güzeli güzel eden edeptir, edep güzeli sevmeye sebeptir. Mevlana

Allah’ım! Her haltı çağdaşlık, özgürlük sanan çağdaş çağın dışında kalmış bizleri muhafaza et…

Selam ve dua ile…