IFJ: 2024 yılında 104 gazeteci öldürüldü IFJ: 2024 yılında 104 gazeteci öldürüldü

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemin 734’üncüsünü Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Pankartların açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşıdı. Eylemde, Şirnex’in Merkeze bağlı Ara Köyü'nde 1994’de gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Ahmet Sanır’ın hikayesi anlatıldı.

DEPREMDE YAŞAMINI YİTİREN MELİKE ALP ANILDI

Eylemde konuşan İHD Amed Şubesi Sekreteri Yakup Güven, yaşanan deprem felaketinden sonra 3 hafta boyunca eylemlerini online sürdürdüklerini hatırlatarak, “Yaşanan depremde çok sayıda insanımızı kaybettik. Her hafta bizimle beraber burada kayıpların akıbetin soran, her hafta faillerin açığa çıkarılmasını isteyen yağmurlu havalarda, karda en son koşullarda adaleti haykıran, adaleti ortaya çıkarılmasını isteyen Melike ablamızı kaybettik” şeklinde konuştu.

CENAZESİ BULUNAN SANIR’IN HİKAYESİ

Gözaltına alınan ve daha sonra cenazesi bulunan Ahmet Sanır'ın hikayesini anlatan Amed İHD Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Akdeniz, Şirnex’e bağlı Ara köyünde ikamet eden Sanır’ın, Mart 1994’te köye gelen Beyaz Toros marka bir araçtan inen silahlı sivil üç kişi tarafından kardeşi Ömer Sanır'ın gözleri önünde işkence yapılacak gözaltına alındığını söyledi. Karakollara ve savcılığa başvurularda Sanır’ın gözaltına alınmadığının iddia edildiğini kaydeden Akdeniz, “Ahmet Sanır kaybedildikten iki gün sonra, Silopi ilçesine bağlı bir köyde yaşayan köylüler, 'Bir kişinin Beyaz Toros marka bir araçla Sinan Lokantası'na getirildiğini, sürüklenerek lokantanın içine götürüldüğünü ve iki-üç dakika sonra içeriden silah sesleri geldi. Köylülerin anlattığına göre daha sonra aynı kişiler geldikleri araca binerek oradan uzaklaştı' dedi. Bunun üzerine köylüler Sinan Lokantası'na girer ve orada bir kişinin cansız bedeniyle karşılaşır. Köylüler, cesedi alarak köy mezarlığına defnederler. Bu olayı duyan Sanır’ın ailesi köye gelir. Köylülerin aileye gösterdikleri elbiselerden gömülen kişinin Sanır olduğunu teşhis eder. Sanır’ın, dosyası o tarihten günümüze faili meçhul olarak kalır” ifadelerine yer verildi.

JİTEM EVLERİNDEN KAÇIRDI

Êlih’de ise İHD Şubesi ile kayıp yakınları, her hafta yaptıkları eylemlerinin 570’incisini Gülistan Caddesi üzerinde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde yaptı. “Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartının açıldığı eylemde aileler gözaltında kaybettirilenlerin fotoğraflarını taşıdı. Eylemde 21 Şubat 1993 tarihinde Elâzığ merkezde JİTEM tarafından kaçırıldıktan sonra katledilen Av. Metin Can ile Dr. Hasan Kaya’nın hikayesi okundu. İHD Êlih Şube Yöneticisi Ercan Kanar, 21 Şubat 1993 tarihinde JİTEM tarafından Av. Metin Can ile Dr. Hasan Kaya’nın Elâzığ il merkezindeki evlerinden kaçırıldığını söyledi.

İÇİŞLERİ BAKANI: EVE GELECEK

Kanar, “Kaçırılışlarından bir gün sonra arabaları Elâzığ Yazıkonak (Vartatil) beldesinde bir besici ahırı yakınlarında bulundu. Sonradan bu ahır içinde Metin Can ve Hasan Kaya'ya vahşice işkenceler yapıldığı anlaşıldı. Arabanın bulunmasıyla, en başta yakın akrabaları ve dostları olmak üzere, halk tarafından SHP Elâzığ il binasında açlık ve ölüm orucu eylemi başlattı. Ayrıca, bazı siyasi partiler, sendikalar, İHD ile birçok demokratik sivil toplum kuruluşları da bu ölüm ve açlık orucu eylemlerine gerekli desteği vermek için yoğun katılım sağladı. Bir taraftan bu eylemler devam ederken, diğer taraftan da Metin Can ve Hasan Kaya'yı kontraların elinden kurtarmak umuduyla, dönemin İçişleri Bakanı ve Aydın Milletvekili İsmet Sezginle görüşmek üzere, Metin Can’ın doktor eşi Fatma Can, İHD tarafından oluşturulan bir heyet ile birlikte Ankara’ya gitti. Bakan heyet temsilcilerini kabul ederek, heyette bulunan Doktor Fatma Can'a ‘Siz hiç endişe etmeyiniz aldığımız duyuma göre eşiniz bir-iki gün içinde evine dönecektir’ sözleriyle güvence verdi. Bu sözler üzerine heyet Elazığ’a geri döndü. JİTEM heyetle ve halkla alay edercesine, eylemin yapıldığı ve halkın kitlesel olarak bulunduğu SHP il binasının önündeki elektrik direğine bir poşet içinde Metin Can’ın ayakkabılarını astı. JİTEM bununla da yetinmeyerek, Metin Can ve Hasan Kaya’nın evlerine telefon açarak ailelerine işkence seslerini dinletti. Demokratik sivil toplum kuruluşlarının ve halkın tüm çabalarına rağmen, cenazeleri 26 Şubat 1993 tarihinde Dersim yakınlarında ve jandarma karakoluna çok yakın bir mesafede olan Dinar köprüsünün altında bulundu. Olayın yaşandığı tarihte Elazığ'dan Dersim yakınlarındaki Dinar köprüsüne kadar en az beş kontrol noktası bulunmaktaydı” dedi.

Kanar, Metin Can ve Hasan Kaya’nın öldürülmesine ilişkin etkili bir soruşturma yürütülmediğini belirtti.

Açıklama oturma eylemi ile son buldu.