Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'i kabul etti.

Friedrich Naumann Vakfı Türkiye Temsilcisi Dr. Ronald Meinardus, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, bu ziyaretin "ilişkilerde yeni bir başlangıcı sembolize ettiğini" söyledi.

CHP'li Burcu Köksal 'Sözlerim dil sürçmesi değil' dedi CHP'li Burcu Köksal 'Sözlerim dil sürçmesi değil' dedi

Tarafların ağır krizlere sahne olan ilişkilerdeki gerilim dönemini geride bırakarak, yapıcı bir işbirliği dönemini başlatmayı hedeflediklerini belirten Meinardus, bu görüşmelerin gündeminde de Gümrük Birliği'nin modernizasyonu ve 2016 Mülteci Mutabakatı'nın güncellenmesi gibi yine her iki taraf için önemli konuların yer aldığına işaret etti.

"Hem AB hem Türkiye için önem taşıyan bu konularda somut sonuçlara ulaşılması bekleniyor" diyen Meinardus, ziyaret sırasında Erdoğan'a, AB-Türkiye ilişkilerinde ilerlemenin, Doğu Akdeniz'de provakasyonların tekrarlanmamasına bağlı olduğu mesajının da net bir şekilde verilmesinin beklendiğini dile getirdi.

Meinardus, "Avrupalılar, Erdoğan'a, Türkiye araştırma gemilerinin tartışmalı deniz alanlarından uzak tutulması gerektiği konusunda ikazlarını iletecek. Bu sertlikteki bir ön koşul ilişkilerde yeni. Sayın Erdoğan'ın buna ne şekilde tepki vereceğini görmek ilginç olacak" değerlendirmesini aktardı.

AB, Mart ayındaki liderler zirvesinde, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerini "uluslararası hukuka aykırı" olarak nitelendirmiş, bunların durdurulmasının memnuniyet verici olduğunu bildirmişti. AB liderleri ayrıca, Türkiye ile Yunanistan arasında başlatılan ikili görüşmelerden ve Kıbrıs görüşmelerinin Birleşmiş Milletler (BM) himayesi altında yapılacak olmasından memnuniyetlerini dile getirmişti.

Zirve açıklamasında Türkiye'nin gerilimi düşüren tutumunu muhafaza etmesi ve yapıcı angajman sergilemesi durumunda, AB'nin "ortak çıkar alanlarında" işbirliğini, "kademeli, orantılı ve geri çevirebilir" şekilde güçlendirebileceği belirtilmişti.

En dikkat çeken ise "Türkiye ile işbirliğine dayanan ve her iki tarafın kazançlı olacağı bir ilişki geliştirilmesi AB'nin stratejik çıkarınadır" ifadeleri olmuştu