İranlı ünlü bir fotoğrafçı Sasan Muayedi, 17 yaşından itibaren fotoğrafçılığa başladı. Birçok savaşa tanıklık eden Muayedi, fotoğraflarıyla belgeledi. 8 yıl boyunca Ekber Haşimi Rafsancani’nin fotoğrafçılığını yaptı. Kürt bölgelerinde yaşanan olayları fotoğraflarıyla belgeledi. Yaptığı belgesel çalışmaların bir kısmı da Rûdaw’da yayınlandı.

Bu belgesel çalışmasında ise birbirine aşık iki Kürt gencinin hikayesini ele alıyor. Bu bir aşk bir sevda hikayesi ise, 1986 doğumlu Salah Sadipor ile 1991 doğumlu Sırwa Emini’nin aşk hikayesini konu alıyor.

Gerisini Sasan Muayedi’nin anlatımı ile okuyalım:

Kürt Sanatçı Aynur Doğan açıkladı.. Keça Kurdan'ı söylemem yasaklandı Kürt Sanatçı Aynur Doğan açıkladı.. Keça Kurdan'ı söylemem yasaklandı

“Salah Sadipor ailesiyle birlikte Meriwan’da yaşıyor. 80’li yıllarda Başmak sınırında ailesiyle birlikte gittiği piknik alanında mayına basarak dirsek kısmından itibaren iki kolunu ve gözlerini kaybediyor.

Birçok kez ameliyat olmasına rağmen patlamanın izlerini yüzünde taşıyor.

Dağlık ve sınır bölgelerinde hala çok sayıda kara mayını bulunuyor. Irak-İran savaşı sırasında yerleştirilen mayınlar her yıl en az 10 mayın patlaması vakasına neden oluyor. Bu durum yıllardır devam ediyor.

Salah daha çocukken başından bu travmatik olay geçiyor. Ancak o engellere rağmen yaşama tutunmayı başarıyor. Bu zor süreçlerde kardeşleri ona engelleri aşmakta yardımcı oluyor. Onu koşuya yönlendiriyorlar.

Salah, parametrik koşu kariyerine başlayarak İran’da katıldığı birçok müsabakada derece elde eden bir sporcu.

2013 yılında düzenlenen bir sokak tiyatrosu esnasında Sırwa Emini’nin başındaki eşarp o sırada orada bulunan Salah Sadipor’un başından aşağıya doğru süzülüyor. Salah, “Hanımefendi sanırım bu eşarp size ait” diyerek eşarbı Sırwa’ya uzatıyor. Sırwa, Salah’ın kollarının olmadığını biliyor ancak görme engelli olduğunu ilk anda fark etmiyor.

Bu karşılaşmada ikili arasında derin bir aşk başlıyor. Her ne kadar iki aile karşı çıksa da üç yılın ardından ikili en sonunda dünya evine giriyor.

Salah’ın hikayesini bir arkadaşımın sayesinde duydum. Evlerine gitmeye karar verdim. Evlerine gittiğimde kardeşlerini anne ve babasını ve bir de Salah’ın heyecanını görünce çok şaşırmıştım.

Belgesel yapmak istediğimi Salah ve ailesine bildirdim.

Düğünün yapıldığı gün ben Irak Kürdistan’ındaydım. IŞİD savaşı sırasında Kürtlerin mücadelesiyle ilgili bir çalışma hazırlıyordum. Onlar evlendikten 3 ay sonra çalışmalarıma başladım.

Salah ile Sırwa’nın aşk hikayesiyle ilgili 3 yıldır çalışmalarım sürüyor. Onlar Meriwan’da ben ise Tahran’da yaşıyorum. Yılda üç-dört kez Merwan’a giderek Salah ve Sırwa’nın görüntülerini çekiyorum.

İlk başlarda Sırwa çekimler sırasında zorlandı ancak daha sonra kameralara alıştı. İkinci yıl kameram daha sıradan bir şey haline geldi. Bu yüzden daha iyi fotoğraflar çekme fırsatım oldu.

Biricik kızım yaşındaki bir kızın aşk hikayesidir bu. Bir kızım var ve o benim her şeyim. Birçok kez Sırwa’nın babasıyla empati kurmaya çalıştım. Çok az sayıda insan bu aşk hikâyesini biliyor. Ama ben onlarla birlikte yaşadım ve bu sevgiyi hissettim. Onlar birbirine âşık. Gerçekten onlar birbirine bağımlı.

Salah Sırwa’nın yardımıyla eğitimine devam etti ve hukukta lisans yaptı. Bu fotoğraf Salah’ın sınavlara hazırlandığı sırada çekildi. Kitaplarının sesli hali olmadığı için Sırwa bütün kitapları okuyarak kendisine anlatmaya çalıştı. Sırwa’nın bu desteği Salah’ı başarıya götürdü ve o artık diploma sahibi.

Salah 5 yıl önce sporculuğu bıraktı, O kadar hızlı koşuyordu ki yardımcı antrenör çoğu zaman onun hızına ulaşamıyordu. Bu nedenle birçok kez çizgilerden çıkıp bariyerlere çarpıyordu. Ona gözcülük edenlerin hiçbiri hızına ulaşamadıkları için sporu bırakmaya karar verdi.

Daha sonra yüzme sporuna yöneldi. Yaşadığı kentin spor alanındaki imkânsızlıklarına rağmen o bütün bu engelleri aşarak madalya üstüne madalya aldı. Salah bir türlü zafere doymuyordu. 2019’da Meşhed’de düzenlenen yüzme şampiyonasında 3 altın, 1 de gümüş madalya aldı.

Daha bir yıl öncesine kadar Salah’ın az da olsa gördüğünü düşünüyordum. Ancak gözlerinin tamamının çıkarıldığını öğrendim. Salah’ın hiçbir zaman baston kullandığını görmedim. Hayatlarının nerdeyse bütün evrelerinde fotoğraf çektim, yolda yürürken hareketleri çok ilgi çekiyordu çünkü bu iki eş çok mutluydular.

Hiçbir zaman Salah’ın iniş çıkış, çukur ve tümsek alanlarda problem yaşadığını görmedim. Çok düzgün bir şekilde yürüdüğüne şahitlik ettim. Aklımda bir soru oluştu, acaba azıcık da olsa görüyor mu diye? Bir keresinde sordum, ilginç bir cevap aldım. Çok üzüldüm; çünkü gözlerinin tamamını çıkarmışlardı. Yerine protez göz koymuşlardı. Salah’ın koku hissi o kadar güçlüydü ki, ona görmesine yardımcı oluyordu. Ama ona en iyi gelen ve kendisine destek olan şey Sırwa’nın sevgisi oldu.

Bir keresinde kendisine teknolojinin çok geliştiğini neden göz ameliyatı olmladığını sordum. Eğer göz ameliyatı yapıp bir daha görmeye başlarsa ilk Sırwa’yı gördüğünde ona ne diyeceğini sordum. “Amca ben Sırwa’yı senden daha iyi görüyorum” diye yanıt verdi ve şöyle devam etti; “Bugün saçlarını nasıl bağladığını anlatayım mı? Giydiği bluzun ve pantolonunun rengini, kullandığı eşarbı, yüzünün hangi bölgesinde sivilce olduğunu söyleyeyim mi? Benim görmek için göze ihtiyacım yok ki! Sırwa’nın gözleri ikimize de yetiyor. Ben Sırwa’yi çok iyi görüyorum.”

Salah ve Sırwa’ın aşkı benim için bir efsaneye dönüşmüştü.

90’lı yıllarda doğan kızlar enerjiyle doludurlar. 80’li yıllardakiler biraz daha mağdur. Çoğu zaman sessizdirler. Sırwa 90’lı yılında doğan gruptan. Hayatında eksik bir şey hissetmezsiniz, Salah’ın engelli olduğunu da.

Sırwa hayat dolu, neşeli bir kadın. Selfie çekmeyi seviyor. Gezmeyi, piknik yapmayı çok seviyor. Bu iki aşık İran’da gezmedik yer bırakmadı. Birkaç gezilerinde onlarla birlikte gittik. Salah bana “Hafziye’nin ne kadar güzel olduğunu gördün mü? Nımiçkeyi gördün mü?” diye soruyordu. Aklımda hep soru işaretleri oluşuyordu, Salah bunları nasıl gördü diye! Ama sormuyordum çünkü şunu çok iyi biliyordum; Sırwa'nın gördükleri Salah’ın beyine kaydoluyordu. Bu nedenle onun göze ihtiyacı yoktu.

İlginç bir şey daha; Sırwa cankurtaran sertifikası var. Zırebar Gölünde görev yapan ilk yardım ve kurtarma ekininin üyesi. Onlar Nisan ayından itibaren başlayıp yazın sonlarına kadar beraber yüzüyorlar.

Meriwan’da da oto yıkama işletiyorlar ve beraber çalışıyorlar. Aynı zamanda evsiz ve yaralı hayvanlara bakıyorlar. Haftada bir kez kimsesiz hayvanların yemini temin ediyorlar.

Toplumsal ve sosyal bütün çalışmalara katılıyorlar.

Altın madalyalarını, Meriwan’da orman yangınında hayatını kaybeden çevre aktivistlerinden birinin eşine vermişti. Bu davranışı çok güzeldi şahsen çok değerli buldum.

Sırwa ve Salah, Zırebar Gölünde izmarit toplama kampanyası başlattı. Fotoğraf çekmem için oradaki bütün izmaritleri su şişesine doldurdular.

Her yıl Meriwan’daki ormanlara giderek meşe ağacı ekiyorlar. Her yıl en az 100 ağaç dikiyorlar.

Halepçe Katliamı’nın yıldönümünde bir keresinde Salah ile Sırwa Barış Elçisi olarak iki kişilik bir bisikletle Meriwan’dan Halepçe’ye gitmişlerdi. Bu çalışmaları da çok güzeldi. Bisiklet hala duruyor. Beni aradılar Barış Elçileri olarak aynı bisikletle Irak Kürdistan’ına oradan da Türkiye ve Suriye Kürdistan’ına geçmek istediklerini söylediler.

Ben, Salah ve Sırwa, birbirimize o kadar çok bağlandık ki, devamlı birbirimizi arıyor ve konuşuyoruz. Hafta da en az bir kere konuşuyoruz. Salah ve Sırwa artık ailemin bir parçası. Bana her zaman şunu söylüyorlar; “Ne kadar fotoğraf istersen biz her zaman hazırız.”

İran’da düzenlenen büyük bir konferansa katıldım. Salah ve Sırwa hakkındaki şahsi görüşlerimi anlattım. Aynı zamanda DataShow ile fotoğrafların bir kısmını sergiledim. Çok sayıda katılımcı vardı. Film festivallerine göndermemi önerdiler. Ama fotoğraflarım şu anda çok dağınık. İsveç’in Gutenberg şehrinde bulunan bir kütüphaneye Güzel Ortadoğu adında bir çalışma gönderdim, yanında da bir birkaç fotoğraf ekledim. Salah ile Sırwa’nın 7 fotoğrafını göndermiştim inanılmaz bir geri dönüş aldım. İsveç’te fuar açmam için çok sayıda mail aldım. Ancak kendilerine daha hazır olmadığımı, albümümün tamamlanmadığını söyledim.

Bu proje için elim kamera tutuncaya dek fotoğraflarını çekmeye devam edeceğim. Hakikaten Salah ve Sırwa’nın fotoğraflarıyla gurur duyuyorum. Çünkü saf ve temiz bir hayatını yansımasını görüyoruz.

Bu albümümü bir çalıştayda sergiledim. Beni sanatçı olarak tanımladılar. Fotoğrafları sergilediğim sırada izleyicilerden bir kadın ağlayarak izliyordu. Gösteri bittiğinde yanıma geldi ve yine ağlayarak “ben elimdeki sevgimi, aşkımı koruyamadım” diyordu ve ağlamaya devam ediyordu.

“Neden ağlıyorsun” diye sordum. “Ben hayatı çok kolay kaybettim, çünkü hoşgörü ve fedakarlık yapmadım. Bu albümde Sırwa’nın hoşgörüsünü gördüm ve bir anda kendime geldim” dedi.

Sosyal medyada iletişimdeydik, Sırwa ile Salah’ın fotoğraflarını paylaştığımda “bunlar bana umut veriyorlar” diyordu. Kısaca Sırwa ile Salah’ın aşkı etkileyici oluyordu.

Salah’ın babası Meriwan’ın dindar adamlarından biri, annesi ve babası çok şirinler, çok iyi bir ailesi var. Sırwa’nın ailesini de tanıyorum ama şu ana kadar babasını görmedim.

Bir keresinde Salah’ın babasının yanına gittim. Evde oturuyordum, eski tüfeklerini çıkardı ve ağlamaya başladı. “Hacı neden ağlıyorsun” diye sordum. “Sasan bey ben avcıydım” dedi,” günahsız o kadar hayvan avladım ki o nedenle oğlum bu hale geldi diye düşünüyorum” diye ekledi.

Salah halka karışmaktan toplum içinde oturmaktan çok mutlu. Hiçbir zaman onların ismi tek yazılmaz, her zaman Salah ve Sırwa’nın adı birlikte yazılır. Onlar spor yaparak daha iyi bir hayata ulaşmayı amaçlıyorlar. Onlar dünyaya, hangi koşulda olursa olsun insan âşık olabilir ve dünyaya örnek olabilir mesajı veriyor.

Salah atları çok seviyor, mayın kazasından önce atlara aşıktı. Arada atlarla ilgili konuşuyoruz, bir keresinde “amca ben güzel bir binek at istiyorum” dedi. Kararlaştırdık ve onlar Tahran’a geldiler. Birlikte Gumbat’a gittik. Gumbat, İran’ın kuzeyinde bulunan bir şehir. Orada 3 atı olan bir kişinin misafiri olduk. Salah oradaki atları sevmedi, çünkü hareketliydiler. Daha sonra binicilik kulüplerine gittik ve orada biriyle konuştuk. Salah orada elini bir atın üstüne koydu “amca bu ata binmek istediğimi söyle” dedi. Atın sahibi, Salah’ın binmek istediği atın çok hareketli ve serkeş olduğunu, kendi jokeyini bile yere düşürdüğünü söyledi. Sorumluluk almamız takdirde Salah’ın ata binmesine izin verdi. Salah atın yanına gitti ve at sakinleşmeye başladı. Sonra ata bindi, bir tur attı, her hangi bir olumsuzluk yaşanmadı.

Şubat ayında Salah ve Sırwa’nın fotoğraflarını bir galeride sergilememi istediler. Bana göre Salah ile Sırwa’nın hayatı bir galeriye sığmayacak kadar kapsamlı. Bu çok kapsamlı proje, çünkü enerji ve hayat dolu bir kız Salah’a yardım ediyor. Bunlarınki doğal bir aşk. Seyahatlerimiz sırasında birçok kez Sırwa duruyor ve Salah cep telefonuyla fotoğraf çekiyor. Bunları görmeniz gerekiyor. Fotoğrafları albümümdeki birer portre fotoğraf olarak göreceksiniz.

Sözünü ettiğim albümün sadece duvarlara nakşedilmesini değil aynı zamanda kitap olmasını da istiyorum. İleride bir dünya şaheseri olmalı.

Her dört mevsimde Salah ve Sırwa’nın fotoğraflarını çektim. Özel hayatlarına kadar girdim. Evlendikten sonra Salah’ın babası onlara kalmaları için bir ev yaptı. Evleri büyük, onlara bir oda bir salon, bir mutfak ve banyo ayırt edilmiş. Ben evlerine gittim. Bana o kadar güveniyorlar ki, şu ana kadar benim dışımda hiç kimse onların özel evlerine gitmedi.

Bu genç çiftin arzuladıkları ve diledikleri her şeyin gerçekleşmesini umuyorum. Bu albümün şu mesajı vermesini istiyorum; dünya kendine gelip savaşmayı bırakmalı. Mayınları kaldırıp hayatı barış ve sevgiyle doldurmalı. İnsanların içine sevgi dolmalı, sınırı olmayan bir dünyada yaşamak ve daha iyi bir yaşam için sınırlar kaldırılmalı!

Salah ve Sırwa’ya Daha güzel bir hayat diliyorum. Ortadoğu’ya barış gelmesini umuyorum. Çocuklarımıza aşk ve barış içinde, sevgi ve huzur dolu yarınlar ve hayatlar diliyorum.”RUDAW