Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın, tutuklu yargılandığı Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 20’nci duruşması başladı. Yüksekdağ’ın, tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığı duruşmada, avukatlar hazır bulundu. Duruşmaya, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ile milletvekilleri Züleyha Gülüm, Murat Çepni ve Remziye Tosun izledi.

Yüksekdağ, "örgüt yöneticiliği", "örgüt propagandası yapmak", "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet", "halkı kin ve düşmanlığa tahrik", "suç işlemeye tahrik" ve "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” iddialarıyla yargılanıyor.

Yüksekdağ hakkında açılan dava dosyası, 7 ayrı fezlekenin birleştirilmesinden oluşuyor. 92 sayfalık dosya kapsamında, Yüksekdağ hakkında 30 yıldan 83 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Yüksekdağ’ın, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) içerisindeki faaliyetleri ve kimi siyasi faaliyetleri dosyadaki suçlamalar arasında yer alıyor.

Kimlik tespitinin ardından savunma yapan Yüksekdağ, “Dosya çok zorlu süreçlerden bu aşamaya geldi. Bu zorlu süreçlerden kastım, yargı üzerindeki baskı, iktidarın yargı mekanizmasına doğrudan yöneliyor olmasıdır. Cumhurbaşkanı dün doğrudan dosyalarımıza müdahale anlamına gelecek bir açıklama yaptı. Selahattin beyi kastederek; ‘biz onun haklarını savunmayız çünkü teröristtir. Onların önünün açılmasına izin vermeyiz’ diyerek yargılama süreçlerine bir kez daha alenen müdahale etti. 4 yıldan beri sayısız müdahale ve operasyonla karşı karşıya kaldık. Sadece bize operasyon yapılmakla yetinilmedi, çok açık talimatlar operasyonel siyasi yöntemlerle yapıldı. Mahkemeler talimat altında hareket etme zorunda bırakılıyor. Duruşmalara çıkıyoruz sözümüzü söylüyoruz ama bütün yargılama süreçlerinde teknik hukuki esasa dair bütün kısımlarında bir kural üzerine oturtulmuş değil” dedi.

‘HDP ERDOĞAN’IN EN GÜÇLÜ RAKİBİDİR’

Erdoğan’ın son açıklamasıyla bir kez daha kendilerini “terörist” ilan ettiğini dile getiren Yüksekdağ, şunları söyledi: “Bize dönük yargılamanın siyasi saiklere dayandığını bir kere daha ilan etti. Bunun nedeni çok açıktır. HDP, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, eş başkanları Erdoğan'ın, AKP iktidarının en güçlü rakibidir. Sadece rakip olarak değil, bir hasım olarak, nefret objesi olarak görülmektedir. Her türlü haksızlık ve hukuksuzluk bize reva görülüyor. Sadece siyasi beyanlarla sınırlı kalmıyor bizi hala mahkemelerin, savcıların, siyasi iktidarın oluşturduğu operasyonlarla cezaevinde tutmaya maruz bırakıyor. Hücrelerimiz geçen hafta basıldı, sulh ceza hakimliğinin verdiği bir arama kararı ile. Mahkeme kararı olduğundan da haberdar değildik. Elimizin altında neler varsa mahkeme tutanaklarımız, benim yazdığım şiirler, arkadaşlarımızın öykü çalışmaları aklınıza ne gelirse el konuldu. Bütün mahkeme dosyalarımıza başka bir mahkeme kararıyla el konuldu.”

‘MAHKEMEYE OPERASYON’

Yargılandığı ana dava dosyasının görüldüğü 16. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasına operasyon yapıldığını ifade eden Yüksekdağ, “İkinci operasyon da budur. Hukuk kılıfıyla yapılan temel operasyonlardan ikincisidir. Bir mahkemenin evraklarına başka bir mahkeme el koyuyor. 300 küsur dava dosyam var ve bu dava dosyaların hiçbirinin kapağını açıp bakmadan geldim. Kimin kararıyla 2’nci Sulh Ceza Hakimliği’nin kararıyla. Bu kararı çok açık ki siyasi iktidardan almış. Uyduruk bir soruşturma bizim hakkımızda delil toplama ne çıkarsa bahtımıza diyerek, oluşturulmuş operasyonun parçası. Ama bu suçlamaları temellendirme şansları yok. Bize hapishanede dahi operasyon yapıp, delil oluşturmaya çalışıyorlar. Hukuk dışı bir şekilde delil oluşturmaya çalışıyorlar. Bir mahkemeyi başka bir mahkemeye karşı operasyon yapmaya zorluyorlar” ifadelerinde bulundu.

‘TARİHE NOT DÜŞMEK İÇİN'

Fezlekelerine dahi baskında el konulduğunu anlatan Yüksekdağ, “İdareye dilekçeye yazdım, hadi şiirlerimi götürdünüz ama dava, siz benim dava dosyalarıma el koydunuz. Arama kararında bir çerçeve çizilmediği için ‘mahkeme tutanaklarında subliminal mesajlar olmadığını nereden bileyim’ deyip, her şeyi alıyorlar. Aslında size bir mahkeme bile çok açıktan bunu söylüyorlar. Bu bütün bir ülkenin toplumun hakkına, hukuka yapılmış bir saldırıdır. Rezil bir saldırıdır ve biz bu operasyonlar altında Türkiye’de birileri hukuk varmış oyunu oynuyor. Bize de bu oyuna katılma mecburiyeti sunuyorlar. Biz bu mahkemeye ilk çıktığımızdan itibaren adil yargılanmaya inanmıyorduk, bizi yargılayanları yargılamak için çıktık. İki nedenle ben bu duruşmalara çıkıyorum. Birincisi; bizi yargılayanları yargılamak ve tarihe not düşmek için, bundan 10 yıl sonra, 100 yıl sonra bunları okuyanlar, kimler olduğunu görsün, bilsin diye. Bundan 100 yıl sonra bu memleketin evlatları, bu memlekete direnenler olduğunu, özgür kadınlar erkekler olduğunu bilsin diye. İkinci neden güncel siyasete en azından umut olsun, tutacak bir dalı olsun diye, yargıya güveni kopmasın diye biz çıkıyoruz. Yoksa biz bu duruşmalara çıkmasak da biz hukuk marifetiyle hakkımıza kavuşmayacağız. Kadınların, gençlerin, esnafın, köylülerin mücadelesi ile biz hapishanelerden çıkarız. Ama bu siyasi iktidar utanmadan, sıkılmadan operasyon üzerine operasyon yapıyor” dedi.

‘BARAJLARI YIKA YIKA GELDİK’

Önder’den Soylu’ya Barış Gelsin ‘Helallik’ Kolay İş Önder’den Soylu’ya Barış Gelsin ‘Helallik’ Kolay İş

İktidarın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını yok saydığını belirten Yüksekdağ, “Siyasi iktidar açıktan ‘bunların bırakılmasına ve bunların önünün açılmasına izin vermeyiz’ diyor, sen mi açtın, biz sizin barajlarınızı, duvarlarınızı yıka yıka geldik. Yıktık, yine yıkarız, hala da yıkmaya devam ediyoruz. Bütün seçmenlerimize, halkımıza sayısız operasyon yaptılar. Gözaltılar açık aleni işkenceler… Buna rağmen senin iktidarın karşısında durmaya devam edeceğiz. Neden çünkü biz haklıyız. Beyefendi lütfetti, önümüzü açtı diye biz HDP olmadık. Bunu Tayyip Erdoğan ve HDP’ye düşmanlık edenler çok iyi bilsin” şeklinde konuştu.

Kaynak: MA