askerler tarafından helikopterden atılan Servet Turgut’un ailesini ziyaret etti. Babacan, köylülere yapılan işkencelerin hesabının sorulması gerektiğini belirtti.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Van İl Teşkilatı’nın açılışını yaparak esnafla bir araya geldi. Babacan, esnaf ziyaretinden sonra 11 Eylül'de Van'ın Çatak ilçesinde operasyon düzenleyen askerler tarafından gözaltına alınan ve daha sonra helikopterden atılan Servet Turgut’un ailesine ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin ardından Babacan bir otelde partisinin 1. Olağan Kongresi’nde katılarak açıklamalarda bulundu.
‘YAŞAM HAKKINA SAYGI KALMADI’
Babacan, işkence fotoğraflarının ayan beyan servis edildiği bir ülke haline geldiklerini belirterek, ne can sağlığının ne de yaşam hakkına saygının kalmadığını söyledi. İşkencenin adeta bir ceza politikası haline dönüştüğünü aktaran Babacan, “Bugünkü iktidar, işkenceye sıfır tolerans ilkesiyle çıktığı yolda, işkenceciye sıfır ceza noktasına vardı. Bu da yetmezmiş gibi, yapılan işkencelerin alenen teşhiri ve adeta devlet tarafından sahiplenilmesi söz konusu olabiliyor. Arkadaşlar, Bakın, polis karakolunda çekilen işkence fotoğraflarının ayan beyan servis edildiği bir ülke olduk. Biz soruşturma yapılsın, kötü muamele cezasız bırakılmasın derken bir de fotoğraflarıyla adeta gurur duyarcasına paylaşılıyor. İnsan onurunu çiğneniyor. Kamu gücünü kullanan hiç kimsenin vatandaşa kötü muamele yapma hakkı yoktur! hele hele işkence yapmak gibi bir hakkı hiç yoktur arkadaşlar, olamaz! Son yıllarda Van’dan gelen işkence görüntüleri hepimizi derinden yaraladı” dedi.
‘KİMSEDEN HESAP SORULMADI’
2017 yılında Van Gevaş ilçesinde, mantar toplayan ve daha sonra gözaltında işkence edilen köylülerin servis edilen fotoğrafları hakkında da konuşan Babacan, yapılan işkencelerin hesabının sorulmadığını belirterek, “Biliyorsunuz; üç sene önce mantar toplayan köylüler gözaltına alındı, köylülere işkence yapıldı. İktidar medyası “Vanlı teröristler yakalandı” dedi ve işkence görüntülerini yayınladı. Bu nasıl bir zihniyettir ya? Masum insanları soydular, dövdüler, köylümüzün gururunu kırdılar. Sonra da kan revan içinde fotoğraflarını çekip tüm Türkiye'ye gösterdiler. Ama gerçek ortaya çıktı: İşkence yaptıkları insanlar, mantar toplamaya giden köylülermiş. Peki özür dileyen oldu mu? Bu hatayı yapanlardan hesap soran oldu mu? Olmadı. Peki, ne oldu? Ne yaptılar? Açın bakın ilgili kurumun internet sitesine. Açıklama hâlâ duruyor. Açıklamada “Gevaş ilçemizde iftar vakti gerçekleştirilen roketatarlı saldırının failleri yakalanmıştır” yazıyor. Hâlâ duruyor bu açıklama. Ne roketatarı, ne saldırısı? Adamlar mantar topluyordu yahu sadece! Bu gariban insanlara işkence yapanlara göstermelik bir dava açtılar. Birinci derece mahkemesi, yargılanan sanık hakkında beraat kararı verdi. Yani arkadaşlar, bu ülkede bir mahkeme, “işkence suç değildir” demiş oldu! Adeta “biz size terörist deyip iftira da atarız, öldüresiye de döveriz. Kimse de bizden hesap soramaz” dediler. Yazıklar olsun. Bu kararı veren hâkimler kimden güç alıyorlar? Peki o işkenceyi yapanlar kimden güç alıyorlar? Nasıl oluyor da bu kadar rahatça halkımızın onuruyla, gururuyla, haysiyetiyle oynuyorlar?” diye konuştu.
‘HUKUK DEVLETİNİN GEREĞİNİ YAPIN’
11 Eylül'de Van'ın Çatak ilçesinde operasyon düzenleyen askerler tarafından gözaltına alınan ve daha sonra helikopterden atılan Servet Turgut ve Osman Şiban’a dair konuşan Babacan, hükümete seslenerek şöyle konuştu:
“Bugünlerde hukuk reformundan bahsediyorsunuz, insan hakları eylem planı diyorsunuz. Haydi, hukuk devletinin gereğini yapın. Türkiye insan haklarının sistematik olarak ihlal edildiği bir ülke haline geldi. Vatandaşın canı, sağlığı, yaşamı onuru neyi varsa devlet elinde oyuncak oldu. Değerli arkadaşlarım, Çok yakın bir zamanda, yine Van’da yine ağır bir işkence utancı yaşandı. Biliyorsunuz, helikopterle gözaltına alınıp, işkence uygulanan iki vatandaşımızdan bahsediyorum. Partimizin yetkili kurulları, iddiaları yakından takip etti. Sağlıklı bir şekilde gözaltına alınan iki köylüden Servet Turgut, gördüğü işkenceye dayanamayarak 64 yaşında hayata veda etti. Kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Servet Turgut ile birlikte gözaltına alınan Osman Şiban ise gördüğü işkence ve kötü muameleden ağır yaralı olarak kurtuldu. Osman Bey'e geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Biraz önce arkadaşlarımızla beraber Servet Turgut’un evini ziyaret ettik. Eşini, altı kızını, bir oğlunu gördük. Başsağlığı diledik. Aile gerçekten perişan. Mersin’de bulunan Osman Şiban’ı telefonla aradık, ona ve yakınlarına geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Son derece üzgünüz. Servet Turgut ve Osman Şiban’a yapılanları açığa çıkarın, sorumluları yargılayın. 64 yaşındaki bir insanın ölümünü her yönüyle açıklığa kavuşturmak zorundasınız. Gereğini yapmazsanız, bu millet sizi, “ülkeye işkenceyi geri getiren iktidar” olarak hatırlayacaktır, unutmayın. Bugün arkadaşlarımızla yaptığımız ziyaret hepimizin içini yaraladı. Son derece üzgünüz.”
‘İKTİDAR SEÇİMLE KAZANMADIĞI BELEDİYELERE KAYYIM ATIYOR’
Kayyumlar atamalarına da değinen Babacan, iktidarın seçimle kazanmadığı her belediyeye kayyım atadığını dile getirdi. Hukukun ayaklar altında olduğunu söyleyen Babacan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Seçilmiş belediye başkanlarını makamlarından indirip yerine atanmış kişileri oturtuyorlar. Halkın iradesi, seçme ve seçilme hakkı ayaklar altında. Seçimler adeta bir aldatmaca haline getirilmiş. Sadece belediye başkanları görevden alınmıyor, belediye meclisleri de çalışmaz hale getiriliyor. Vatandaş oy vermiş, birilerini meclise seçmiş, birilerini başkan seçmiş; kimin umurunda! Şunu açıkça görüyoruz. İktidarın kayyum politikası, seçimlerde kazanamadığı yönetimleri başka yollarla ele geçirme arayışına döndü. Arkadaşlar; seçimlere ve seçim sonuçlarına saygı gösterilmesi, demokrasinin temelidir. Bizim sözünü verdiğimiz Türkiye’de, bağımsız ve tarafsız yargıdan başka hiç kimse, seçilmiş bir insanı görevden alamayacak. Çünkü seçilmişlerin güvencesi, seçmen iradesinin güvencesidir. Biz, seçmen iradesinin her türlü iradeden üstün olduğuna inanıyoruz. Seçmen iradesi gasp edilemez! Biz, demokratik zemini daraltanlara, meşru siyaset kanallarını tıkayanlara karşı, ısrarla siyaseti savunacağız.”
‘ANADİL HAKKI ÇATIŞMA HALİNE GETİRİLEMEZ’
4 üniversitede Kürt Dili ve Edebiyatı bölümleri açıldığını ama öğretmen atamasının neredeyse yok denecek kadar az olduğunu belirten Babacan, insanların anadilinin, çatışma haline getirilemeyeceğini söyledi.
Kaynak: MA